25 Nisan 2024
  • Erzurum14°C
  • İstanbul20°C
  • Ankara23°C

TEKSTİLKENT’TE YAŞANANLARIN ARDINDAN…

Ömer Faruk Kızılkaya

24 Ocak 2021 Pazar 11:26

99 depremlerinden yeni çıkmıştık. Veli Göçerlerin asıl yüzlerini, reklamlardan farklı olarak depremde yıkılan binalardan hareketle görmüştük ve yaralarımızı sarmaya başlamıştık.  Artık durumumuzu anlatan fıkralar ortaya çıkmaya başlamıştı. İstanbul Boğazı'na üçüncü köprü de o zaman gündemde yoktu ama fıkraya konu olmuştu:

Bir Japon, bir Amerikan, bir de Türk mühendis ortak bir projeyle Boğaz'a üçüncü köprüyü inşa edecekler. Köprü biter, tam açılışın yapılacağı sırada köprü, herkesin gözü önünde büyük bir gürültüyle yıkılır. Bunun üzerine Japon mühendis, hemen sorumluluğun kendisinde olduğunu, projesinde hata yapmış olabileceğini söyleyerek harakiri yapar.

Peşine Amerikalı mühendis, çeliğinin ve diğer malzemelerinin yıkıma sebebiyet vermiş olabileceğini söyleyerek hemen intihar eder.

Herkes bizim Türk mühendise bakmaktadır. Bizimki pişkin pişkin:

-Çok şükür ki çimento koymamışım. Yoksa ben de kendimi suçlayıp intihar etmek zorunda kalacaktım, der.

 Yukarıda anlattığım fıkranın kehaneti tuttu. Yıllar sonra bir köprü daha yapıldı ve yapım aşamasında intihar olayı yaşandı. O dönemde Habertürk yazarları Burhan KAZMALI -Gökhan ARTAN bir yazı hazırlamışlardı. Bir bölümünü veriyorum:

(...)Japon mühendis Kishi Ryoichi’nin boğazını ve bileklerini keserek yaşamına son vermesi Japonların onur intiharlarını yeniden gündeme getirdi. Harakiri (seppuku, karnı yarmak) Japonların en çok bilinen intihar şekli. “Onur intiharı” olarak nitelendirilen ölüm şeklini seçerek yaşamına son veren Kishi Ryoichi gibi intihar eden pek çok Japon bulunuyor. İşte onlardan bazıları:

2014’te kök hücre araştırmaları yapan bilim adamı 52 yaşındaki Yoşiki Sasai’nin çalışmalarında bilimsel yanıltıcılığı olan 2 bulgu belirlendi ve bu nedenle derin bir utanç duyduğunu dile getirerek intihar etti.

2007’de hakkında mali yolsuzluk iddiaları bulunan Japonya Tarım Bakanı Toşikatsu Matsuoka (62) intihar etti.

Japonya’nın liman kenti Kobe’de 1995’te meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremden sonra kurtarma ve yardım çalışmalarında yaşanan aksaklıklar nedeniyle, kentin su işleri müdürü Takaşi Nakanişi intihar etti. Kentin yeniden imarından sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Tagumi Ogava açıkta kalan halka ev yetiştiremediği için kendini yaktı.

1945’te Japon Milli Eğitim Bakanı Haşida Kunihiko, 2. Dünya Savaşı’nda işlenen suçlardan dolayı savaş suçlusu ilan edilmesi üzerine siyanür içerek intihar etti…

Erzurum’da geçen yıl inşaatı tamamlanıp büyük ümitlerle çalışmaya başlayan Tekstilkent’in, duvarlarda çatlama ve tabanda çökme olması sebebiyle hizmeti durdurmuş. Daha yeni yapılmıştı oysa!

Yüzlerce işçi, işten çıkarılmış. (Şimdi çıkar biri, "İşten çıkarmadık, ücretsiz izne çıkardık." der. Ben sonuca bakarım: O insanlar işsiz kaldılar; sigortaları yatmayacak, maaş alamayacaklar. Gerçek olan, budur! Buna uydurulacak kılıflarla ilgilenmiyorum.)

Peki, bir iki yıllık binanın bu şekilde hatalar vermesi normal midir? Bence hayır! Zira bina yapılmadan önce zemin etüdü yapılır. Gerekli yerlerden onaylar alındıktan sonra işe başlanır. Bunun mazereti olmaz. Tabi ruhsatlarda, raporlarda kirli işler olmadıysa! Sizce olmuş mudur?

Sahi, Atlama Kuleleri de yapıldıktan 1 sene sonra yıkılmıştı. Bir akademisyenimiz sohbet esnasında bana “oranın zemininin sağlam olmadığını ve tesisin göçebileceğini söylediğini, ona rağmen yapıldığını” söylemişti. Ne oldu? Yeniden yapıldı ama yeniden yapılma konusunda şeffaf davranıldı mı? Mesela kim yaptı ve neye karşılık yaptı, para aldı mı, gibi soruların cevabı verildi mi? Ben belge görmedim, görsem de yaşananlardan sonra doğruluğuna inanmam.

Geçen yıl bir jeoloji profesörümüz Olur’da yapılan devasa baraj için (Tortum Gölü’nden büyük) su sızıntısı olduğunu, zamanında kendisinin projedeki bazı konulara karşı çıktığını ama birilerinin bildiğini okuduğunu söylemişti. Sorun olursa ne olacağını, nereleri haritadan silebileceğimizi düşünebiliyor musunuz? Kesin olacak, demiyorum/ diyemem ama ben vatandaşım ve duyduğumun hissettirdiğine bakarım.

Bir akademisyenimiz de Pirin Kayaları’nda yapılan cam terasa itiraz ettiğini, oranın ileride sorun yaşatacağını söylediğini hatırlıyorum.

1850’lerdeki bir Rus haritasında Köse Mehmet Mahallesi ile Çayırtepe Mahalleleri arasından başlayan sazlığın Kahramanlar Mahallesi’ne (Karaz) kadar devam ettiğini görüyoruz. (Merak eden bana ulaşırsa haritayı gönderirim.) Orada bir kuş cenneti olduğunu, sazlığın 1950’lerde kurutulduğunu ancak yine de kuşların oraya geldiklerini, Tortum Yolu’nun (gidiş yolunda) sağındaki bölümün sit alanı yapıldığını, solundaki alanın ise çeşitli ayak oyunları ile site sokulmadığını başka bir akademisyenimizden öğrenmiştim. Ornitoloji turizmi için son derece önemli olan bu alanlarda inşaat başlatılması ne kadar doğrudur? Orada yapılan kapı (Hiçbir estetiği olmayan bu kapının şehre ne kattığını merak eden inşallah sadece ben değilimdir.) ve tabelasından sanayi sitesi olacağını anladığımız şantiye ne kadar doğru çalışmalardır? Kazılan temel çukurlarındaki suyun yaz kış kuruduğunu gören var mıdır?

Yazıya dönecek olursak:

Yanlış anlaşılmasın, sözüm inşaat şirketine değil sadece! Onlara o yeri gösterenlere, oranın zemininin sağlam olduğuna dair raporu yazana, projeyi çizene, imza atan mühendise, destek veren yetkiliye... Bu olayın hesabını sorabilecek misiniz, soramazsanız istifa edebilecek misiniz? (Bizde böyle intihar mintihar olmaz. Yanlış anlamayın, onursuzluğumuzdan değil; intihar bizim dinimizde haram. Peki, intihar haram da kul hakkı, devlet malına tecavüz, sahtekarlık, yolsuzluk… haram değil mi? Ama pardon, unutmuşum: Umreye gidersin defter kapanır. Kamera karşısında iki de yardım yaptın mı tamamdır. )

Erzurum’da usul bu. STK yöneticilerinden akademisyenlere kadar herkeste bunu gördüm: Söyler, bir şey yapmadan zamana bırakırlar. Eylem gerçekleşirse de ortaya çıkar, “Ben demiştim, ben yapmıştım.” derler. Ben de sözümü söyledim, inşallah korktuklarım başımıza gelmez.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.