1939 ERZİNCAN DEPREMİ VE NÂZIM HİKMET...
Fevzi Budak
05 Temmuz 2017 Çarşamba 17:59
29 Aralık 1939 gecesi, son bin yilda Anadolu'da görülen en büyük depremle, Erzincan sarsıldı. Askerî kışlanın duvarındaki saat, depremin olduğu anı ve saniyeyi kaydedercesine, sarsıntı anında ve gecenin ikisinde durdu ve tıpki Erzincan gibi, sessizliğe gömülerek sustu.. 7.9 ölçeğinde ve şiddetinde gerçekleşen deprem sonucunda, Erzincan tarifsiz bir felâket ve acı yaşadı.
Hâfızalarda onarılmaz ve silinmez izler ve acılar bıraktı..32. Bin 962 kişi enkaz altında ve soğuktan hayatını kaybetti. 126 bin 720 bina taamen yıkılarak kullanılamaz ve oturulamaz hale geldi. Erzincan tâbiri câiz ise, hâk ile yeksân oldu. Deprem sonrası yeniden kurulan ve inşa edilen şehir, bugünkü yerine kuruldu
Türk dilinin büyük şairi Nâzım Hikmet, dönemin şartlarında, ama yine de haksız biçilen, 30 yıllık hapis cezâsını çekmek üzere hapishânededir. Böylesi târifsiz ve anlatılması güç felâketi, kelimelerle resmedercesine nâkışayan ve mısralara döken ve ''Kesemden verceğim bir şeyim yok, yüreğimden vereyim'' dediği "Kara Haber" başlıklı kederli, ama müzikal akışlı enfes şiirini yazdı.
Sanki depremi bizzat yaşamış ve hayâtta kalabilmış gibi, kaleme aldığı, eşsiz anlâtımlı ve duygu yüklü bu ağit türü "Kara Haber" şirini, şiir sever dost ve arkadaşlarımla paylaşmak ve yaşanmış bir felâketi hatırlatmak istedim.
Kara Haber
Erzincan'da bir kuş var
Kanadında gümüş yok
Gitti yarim gelmedi
gayrı bunda bir iş yok.
Oy dağlar dağlar, dağlar...
Aldı ellerine kanlı başını
Karın ortasında Erzincan ağlar...
O ağlamasın da kimler ağlasın
Kar yağar lapa lapa
tipidir gelir geçer...
Yan yana sırt üstü yatan ölüler
akşam olur tandıramaz
ateşini yandıramaz
Gün ağarır şafak söker
kimsecikler gitmez suya
ezilmiş başlarıyla ölüler
vardılar uyanılmaz uykuya
Ses edip geceye beyaz taşından
kışlanın saati çaldı ikiyi.
Ne çabuk lahzâda bitti yaşamak
Kimisi altı aylık,
kimisi sakalı ak,
kimi on üç, on dört yaşında;
kimi yola gidecek
kimisi mektup bekler
yan yana, sırt üstü yatan ölüler...
Yayıkta yağ vardı, dövülemedi,
akpeynir torbaya koyulamadı,
hasret gitti ölüler
dünyaya doyulamadı...
Uyanıp kaçamadılar,
kuş olup uçamadılar
açıldı kuyular, kimse inemez
Erzincan Beygiri rahvandır amma;
ölüler ata binemez.
yan yana, sırt üstü yatan ölüler...
NÂZIM HİKMET
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.