AKPARTİ YENİLENMELİDİR
Selman Soğukpınar
14 Haziran 2015 Pazar 11:35
7 Haziran’da yapılan genel seçim sonucunda kim ne söyler, kim ne yazarsa yazsın.
Ortada açık ve aleni bir durum vardır.
2002 yılında kurulan Akparti Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde girdiği bütün seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başarmıştır.
Bunun Lamı , Cimi yok bu bir siyasi parti açısından gerçek manada başarıdır.
Ancak ortada bir gerçek daha vardır.
7 Haziran seçimlerinde Akparti % 41 oy alarak birinci parti olmuş, ancak tek başına iktidar, hükumet olma milletvekili sayısını elde edememiştir.
Diğer taraftan rakamlara baktığınız zaman eğer bir parti % 49’lardan, % 47’lerden % 41’lere düşmüş ise buda elbetteki başarısızlıktır.
Özetle Akparti kendi hedefinin ve aldığı başarıların altına düşmüştür.
Şimdi bunun analizini, tahlilini ve öz eleştirisini yapmakta teşkilatlara ve partideki yetkili kişi ve kurullara düşmektedir.
Bütün şer odaklarının karşı cephede yer almasına rağmen alınan sonuç aslında kötü değildir.
Ancak birçok bölgede sandıklara sahip çıkılamadığı ve Akparti içerisinde küskünlüklerin kırgınlıkların meydana geldiği de açık bir şekilde su yüzüne çıkmıştır.
Bunu gizlemek böylesi bir sorun yoktur, demekte açıkça belirtmeliyim ki Akparti’ye yapılacak en büyük ihanettir.
Kim ne söylerse söylesin, Akparti teşkilatlarında yanlışlıklar yapılmıştır.
Açık ve net yazıyorum.
2011’den sonra il, ilçe kongrelerinde, yerel seçimlerde ve milletvekili adaylarının belirlenmesinde Akparti kendini var eden küllerini savurmuş, dava neferlerini küstürmüştür.
Makamları teslim alan dava neferleri yerine, Makamlara teslim olan birileri tercih edilmiştir.
Bu davanın asıl sahipleri teşkilatlara dahi sokulmayarak, adeta yolun karşısında ki kaldırımdan il ve ilçe binalarına bakar hale getirilmiştir.
2002 yılında yola çıkan yolcular 2011 yılından sonra yolculuk esnasında birileri tarafından arabadan indirilmiş ve geriye dönüp bakılmamıştır.
2002 de aldığı üç kuruş maaş ile partisi ve davası için her türlü fedakarlığı yapan yeri geldiğinde cebinden harcayan teşkilat mensuplarından, maaşla çalışan teşkilat mensuplarına dönüşen bir teşkilat yapısında başarı elde etmek mümkün değildir.
Bir insanda dava duygusu ve bilinci bittiği an nefis, enaniyet ve menfaat duygusu başlar.
Dünküleri ve dünkülerin yaptıklarını yok sayanlar, burun kıvıranlar bugünkü gelinen noktanın tek sorumlularıdır.
Dünü unutanlar yarınları inşa edemezler.
Parti yönetimine ve teşkilat yönetimlerine girebilmek için bilmem ne diplomalı olunacak şartını koymak yanlıştır.
Yönetime girecek adam kamuda görevli olmayacak bilmem hangi vasıflarda olacak gibi ve benzeri karar ve tavırlar kaybetmenin sebepleri içerisindedir.
Davanın ve davacının şartı olmaz.
Dava ve gönül insanlarına diploma sorulmaz.
Bilmez misiniz ki;’’Ne adamlar vardır, üzerinde elbise yok, Ne elbiseler vardır içerisinde adam yok..’’
Kravat takıp, kalite takım elbiseler giymek veya zengin olmak bir davayı yüceltmez.
İslam davası Arabistan çöllerinde bir hurma ile bir yudum zemzem ile var olmuş, sonrada bütün alemi kaplamıştır.
Yine açık yazacağım.
Geçmişte bizzat görev aldığım Refah Partisi ve Fazilet Partisi zamanında söyledim diye birileri bana kızıyordu.
Kızdılar ama sonunda ben haklı çıktım.
Şimdide bana kızanlar olacaktır.
Ama derdimiz var, dertliyiz.
Yanlışları ortaya koyamaz isek doğruları bulamayız.
Geçmişte Rahmetli Erbakan Hocama gidip parti ve teşkilatlarda hiçbir sorun yok diyerek her olumsuzluğu güllük, gülistanlık gösterenler, bugün aynısını Sayın Davutoğlu’na yapmışlardır.
Var olan sorunları, var olan küskünlük ve dargınlıkları yok hükmünde göstererek her şeyi pembe renkte göstermişlerdir.
Açıkça birileri bu davanın Lideri Sayın Erdoğan ve Akparti Genel Başkanı Sayın Davutoğlu’na ve bu davaya ihanet etmişlerdir.
Diğer taraftan aradan geçen 13 yıla rağmen birileri Akparti kadrolaştı bütün makamlara koltuklara kendi kadrolarını oturttu diyenler yalan söylemektedirler.
Vallahi de Yalan...
Billahi de Yalan..
Akparti halen daha kendisine hakaret eden, bu dava ve bu parti ile uzaktan yakından alakası olmayan riyakar kişi ve şahıslara makam ve unvan vermiş vermeye de devam etmektedir.
Yapılan il ve ilçe kongrelerinde partiye sızan bazı menfaatçiler, yüreklerine değil, yakalarına taktıkları rozeti adeta kendilerine kalkan ederek olmadık işler yapmaya başlamışlardır.
Yerel seçimlerde gerek belediye başkanlarının belirlenmesinde ve gerekse meclis üyelerinin belirlenmesinde aynı şekilde yanlışlar yapılarak, dava neferleri ve yüreğinde davayı taşıyanlara değil, millete renkli gözlüklerle bakan, kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan havanın rengine göre makam aracına binen bazı kişilere mühür verilmiştir.
Yine Milletvekili seçimlerinde adayların belirlenmesinde yanlışlar yapılmış, küskünlük ve kırgınların yüreği feth edilmemiş, birçok teşkilat mensubu ve milletvekili adayları çalışmak, seçmeni kucaklamak yerine, düğünler de halay çekmeyi, havalar serin olmasına rağmen şemsiye altına serinlemeyi, doğuda ve güneydoğuda soba başında patates közlemesi yemeyi ve sanal ortamlarda yakasına taktığı rozet ve ellerinde ki bayraklar ile poz vermeyi seçmiştirler.
İsim vermeyeceğim bazı illerde teşkilatta bulunan insanları sanal ortamda resimlerinde dahi görünce Anadolu deyimi ile tüylerim dikenleniyor.
Yazık diyorum..
Kimlere kaldı bu dava diyorum.
Bunu bütün samimiyetimle belirtiyorum.
Bakınız ;Yaşadığım ilde bir seçim dönemi geldi geçti.
Ama bu davadan kimse bizim ne kapımızı çaldı, nede elimizi sıktı.
Sadece yapılan toplantı ve konferanslarından büyük bir keyif alarak katıldığım, İslam gençliğinin yetişmesinde çok büyük faydası olan Birlik Vakfının’toplantısında iken bir aday adayının danışmanı olan tanımadığım bir kardeşimiz Birlik vakfı başkanımız ile sohbet ederken şu cümleyi sarf edince ‘’Çalmadık kapı, Sıkmadık el bırakmadık’’ dayanamadım araya girmek zorunda kaldım.
‘’Vallahi benim ne kapım çalındı, nede elim sıkıldı.’’
Deyince herkes sustu, yandan bir kartvizit uzatıldı bana ben tanımıyorum meğerse yanımda bir vekil aday adayı varmış.
‘’Efendim ben Aday adayıyım.’’dedi..
Bende sadece gülümseyerek ‘’ Hayırlı olsun’’ dedim.
Bu sadece ülkemin geleceği ve umudu olan 2023 ,2071 hedefleri olan davada o kadar çırpınışa rağmen benim yaşadığım bir olaydır.
İnanın böyle onlarca binlerce hal ve durum vardır.
İşte bütün bu durumlar sonuçta Akparti’ye ikincilik olmasa da tam bir birinciliği de getirmemiştir.
Seçim sonrası Sayın Davutoğlu’nun Akparti yenilenecek, Yola devam edilecek söylemi durumun tahlil ve analizinin yapıldığını gereğinin yapılacağı yönündedir.
Ve benim yazdıklarımı açıkça doğrular bir söylemdir.
Evet Akparti teşkilatları yenilenmelidir.
Bu söylem ile Sayın Davutoğlu bana göre birçok teşkilatın ve yönetimin değişeceği sinyalini açıkça beyan etmiştir.
Akparti olası bir seçim durumu olsun yada olmasın teşkilatlarını yeniden ayağı kaldırması dava neferlerinin yollara düşürmesi için bunu yapmak zorundadır.
Aksi takdirde şer odaklarına karşı güçlü bir mücadele azmi yine sağlanamayacaktır.
Bir diğer meselede hükumetin durumudur.
Eğer bugün ki seçim sonuçları doğrultusunda illa bir hükumet kurulacaksa şahsi fikrim bu hükumetin adı Akparti - MHP hükumeti olmalıdır.
Bunun dışında bir yaklaşım yanlış olacaktır.
Sayın Sayın Davutoğlu ve Sayın Bahçelinin bu konuda geçmişte Rahmetli Erbakan İle Rahmetli Türkeş’in yaptığı ittifak gibi el ele vermesi ülkemizin ve milletimizin faydasına olacaktır.
Böylece İnşallah istikrar sürecek, zalimlerin ve vatan hainlerinin sevinci kursaklarında kalacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.