ANNELERİMİZ BAŞIMIZIN TACI, GÖNLÜMÜZÜN SULTANIDIR
Selman Soğukpınar
14 Mayıs 2017 Pazar 13:23
Onlar bizim varlık sebeplerimizdir.
Onlar ki bizi dokuz ay karnında taşıyıp günlerini ve gecelerini helak ederek büyüten canımız, ciğer paremiz, vefakâr ve cefakâr Annelerimiz.
Onlar ki Cennet ayaklarının altına sarılmış gül taneleri.
Şunu da hemen belirtmeliyim ki dünya düzeninin kuruluşundan kaynaklanan kader inancımızın gereği olarak takdir sahibinin takdiri gereği birçoğumuzun Annesi hayatta iken birçoğumuzun da Annesi ebediyete göçmüş durumda.
Bütün Annesi ebediyete intikal etmiş kardeşlerimin Annelerine Rabbimden rahmet diliyorum.
Hayatta olan bütün Annelerin de o öpülesi ellerinden öpüyorum.
Bu dünya böyle bir varmış bir yokmuş.
Yazılmış bir senaryonun oyuncuları olarak dünya filminde birilerimiz oynamaya devam ederken birilerimiz için film son bulmuş durumda.
Bundan dolayıdır ki daha birkaç gün önce aramızda olan Saygıdeğer eşimin Annesi Muhterem kayın validem bu Anneler gününde maalesef aramızda bulunmamaktadır.
Buradan Fevziye Anneye bir kez daha rahmet diliyorum.
Sevgili dostlarım bu önemli günde yıllar önce okuduğum ve ibret aldığım Hz. Peygamber zamanında yaşanmış bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Peygamberimiz (s.a.v) zamanında yaşamış sahabelerden Abdurrrahman bin Evfa şöyle anlatıyor;
‘’Ölüm döşeğinde olan bir genç vardı. Ölmek üzere olduğu halde, bir türlü son nefesini veremiyor, şahadet getiremiyordu.
Bu durumu cihan sultanı HZ.MUHAMMED(S.A.V). Efendimize anlatmaya karar verdik...
- Ya Resul Allah.
Ölmek üzere olan bir genç var. Bir türlü şahadet getiremiyor, dili çözülmüyor.
HZ.MUHAMMED(S.A.V). Bunun üzerine şu soruları sorar:
- Bu genç namaz kılar mıydı?
Genç adamı tanıyanlar şöyle yanıtladı:
- Kılardı ya Resul Allah.
İçki içmez, kumar oynamazdı.
Allah resulü bunu üzerine genç adamın evli olup, olmadığını ve komşularıyla olan ilişkisini sordu.
Yanındakiler, adamın evli olduğunu ve komşularıyla da sorunu olmadığını söyleyince cihan sultanı şöyle dedi:
- Annesi var mıdır?
Vakti zamanında annesinin gönlünü hoş tutmuş mudur?
Bunun üzerine cihan sultanının yanındakiler kısa bir süre sessizlikten sonra:
- Hayır, Ya Resul Allah.
Annesine karşı asi bir evlat idi,
Karısı uğruna annesinin gönlünü çok kırıp, incitti.
Diye yanıt verdiler.
Bunun üzerine Hak Resulü:
-Beni hemen o yaşlı kadına götürün. Dedi.
Yaşlı kadın, çalan kapısını açtığında HZ.MUHAMMED(S.A.V) 'i karşısında görünce, ağlamaya başladı.
- Hoş geldin YA RESULALLAH.
Adımına rahmet olsun.
Nedir senin buraya kadar yorulmana sebep olan?
Deyince.
Peygamberimiz şöyle dedi:
-Senin bir oğlun varmış.
Şu an ölüm döşeğinde son nefesini vermeye uğraşırmış.
Nasıldı oğlun sana karşı?
Memnun musun evladından?
Hakkın ona helal midir?
Dedi.
Yaşlı kadın ağlayarak başlar konuşmaya;
- Hayır ya Resul Allah!
Hakkım evladıma helal değildir.
Beni hep üzüp, incitmiştir.
Kalbimi kırmıştır.
Evlendikten sonra, karısıyla birlikte olup, beni ihmal etmiş, hatırımı sormamıştır.
Hak Resulü, yaşlı kadına şöyle dedi:
-Tamam anacım.
Madem hakkını helal etmiyorsun, gel bu işi bu dünyada iken çözelim.
Hak resulü, yaşlı kadını da alarak, ölmek üzere olan, genç adamın evine gider.
Yanındakilere dönerek;
-Bahçeye büyük bir ateş yakın.
-Ortasına da büyük bir kazan koyun!
-Daha sonra o hasta genci yatağından çıkarıp getirin, bu kaynar kazana atalım.
Deyince, yaşlı kadın hemen atılır...
- Ya resul Allah ne yapıyorsun?
Evladımı gözlerimin önünde mi yakacaksın?
HZ.MUHAMMED(S.A.V.) yaşlı kadının tepkisi üzerine ona dönerek:
-Neden anacım?
Sen evladına hakkımı helal etmem dedin.
Bu dünyada ben yakmasam, öbür dünya da evladın senin gözünün önünde işte aynı bu şekilde yanacak.
Ana hakkını helal ettirmeyenin cezası budur.
Deyince, yaşlı kadın ağlayarak;
-Tamam ya, Muhammed (s.a.v) tamam.
HAKKIM EVLADIMA BİN DEFA HELAL OLSUN.
Dedi.
Yaşlı kadın sözünü tamamlar tamamlamaz, ölüm döşeğindeki genç adam şakır, şakır Kelime-i Şahadet getirmeye başladı.
Ve bu genç etrafındakilerin gözyaşları içinde son nefesini vererek Hakkın rahmetine kavuştu.’’
İşte muhterem okuyucularım bu hikâye bütün insanlığın ders çıkaracağı bir hikâyedir.
Anne Hakkı bu kadar mühimdir.
Anne hakkının önemini çok güzel anlatan bu hikâye umarım farkında olmadan Anne yüreğini sızlatan, Annelerini üzen ve inciten bütün kardeşlerim için bir ders olur.
Allah hikâyedeki evlatlardan olmayı hiç kimseye nasip etmesin.
Bütün Annelerin ellerinden öpüyorum.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.