BİRİLERİ BİZE, GÖRGÜ VE NEZAKET KURALLARINI ANLATSIN
Kadir Sabuncuoğlu
- Valim binlerce öğrencinin duası mı, ahı mı?
- Şu çatı bi çocuğun başına düşse sorumluluk kimin olcak?
- Kardesim, lütfen reklam yapma. Valim lütfen tatil olmasın, sevgilerle.
- Buse vurur öldürürüm seni.
- Kanka ama.
- Sayın valim bu kadar twitter aktifi kızın okulu istemesi ergenlik ve dikkat çekme çabası değilde nedir?
- Senin ben ...
- Kadir şu an bi Erzurum kulağımı çınlatıyo, ben gidiyom. Bu ne ya bi insana bu kadar şey yapılmaz ki?
- Peki bizim yarın 3 sınavımız var ve tatil diye çalışmadık. Hem elektrikler kesik iken nasıl çalışabilirdik ki?
- Kına yak bir yerine.
- O zaman bizi umutlandırıp çalıştırmadığın yazılıya gel gir vali bey amca.
- Vali amca dua almak yerine binlerce kişiden beddua yedin.
- Eh be vali amca bu soğukta hiç mi için sızlamaz bizi okula gönderirken.
- Valim bi camı açıp dışarı bakar mısın? Allah rızası için, sonra bir daha düşünseniz falan.
- Az önce fotoğrafına baktım valicim, çok tatlı insansın neden bizi üzüyon?
- Komşu şehirlerin valileri tatil yapmış ama sen vali amca, reva mı bu bize?
- Vali amca ya, et şu okulları tatil sende rahatla bizde.
- Yarın uçupta kayıp ilanlarında resmim olursa sebebimsiniz.
- Kafamıza çatılar düşşün bakalım nolcak ona göre tatil ederiz diyosun yani vali beyciğim.
- Valim tatil etme biz ne soğuklar gördük.
- Sayın valim gaza gelme eğitim aksamasın.
YÜZ KIZARTAN MESAJLAR
Yukarıdaki diyaloglar, bir oyundan alınan replikler değil.
Yoğun kar yağışı nedeniyle okulların tatil edilmesi ya da edilmemesi için Vali Ahmet Altıparmak'a sosyal medya üzerinden gönderilen mesajlar.
Mesaj gönderenlerin büyük bir bölümü de ortaokul veya lise öğrencisi.
Sanki sıradan arkadaşlarıyla yazışıyorlar.
Geleceğimiz olan gençlerin mesajlarını okurken onların yerine benim yüzüm kızardı ve utandım.
Kızlı erkekli gençlerimizin, bizim çocuklarımızın 'yüzleri kızarmasın' diye isimlerini vermedim.
Böyle diyalogları kendi aralarında yapabilirler, bu onlar için ‘normal’ olabilir.
Ama herkese açık sosyal medya üzerinden, büyüklerin, daha önemlisi kentin bir numaralı yöneticisinin önünde görgü ve nezaket kurallarından yoksun olarak yapılması beni rahatsız etti.
Bazıları bu durumu gençlerin 'özgüveni' olarak nitelendirebilir.
Ancak bu ‘özgüven’ değil, ‘özgüven patlaması’.
‘Patavatsızlık, ukalalık, terbiyesizlik’ daha başka nasıl olur?
BU SORULARIN YANITINI KİM VERECEK?
Oysa her kesimle diyalogu seven Vali Altıparmak önce "Gece geç vakitlerde alacağımız son Meteorolojik verilere göre okulları tatil edip etmeyeceğimize karar vereceğiz" demiş, ardından takipçileri olan gençlere şu mesajı yollamıştı:
- Sevgili gençler, gönlüm, okulları tatil ederek sizleri memnun etmekten yana. Ancak meteorolojiden aldığımız verilere göre tatil edemiyoruz.
Bu mesajların altında kopartılan fırtınaya bakar mısınız?
Ben gençlerin sayfalar dolusu mesajlarından bir bölümünü aldım.
Şimdi şu soruların yanıtını bulmamız gerekir:
Sevgili öğretmenlerim; ‘öğrencilerin bu hale gelmesinde sizin payınız var mı?’
Sayın velilerim; ‘çocuklarınızın bu durumundan haberiniz yok mu?’
Sokak diline teslim olmuş gençler, son sorum size:
“Siz bir kentin valisine nasıl mesaj gönderileceğini hala öğrenemediniz mi?”
Şu öğüt unutulmamalıdır:
-Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi siz de başkasına yapmayınız.
ANDINIMIZI NE ÇABUK UNUTTUK
Hani her sabah okullarda neşe içinde söylerdik:
“Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçükleri korumak, büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir…”
Aslında cadde veya sokakta yürürken çocukların ‘annelere yönelik küfürleri’ bu durumun sinyalini veriyordu.
O zaman başta Milli Eğitim olmak üzere okulda yönetici, öğretmen ve velilere büyük sorumluluk düşüyor.
Bu yaşadıklarımıza, ‘Andımız’ açısından bakarsak ‘küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak’ ilkesini çoktan unuttuğumuzun bir göstergesi değil mi?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.