23 Kasım 2024
  • Erzurum-1°C
  • İstanbul17°C
  • Ankara10°C

BURASI MUŞ’TUR, İNSANI HOŞTUR..

Selman Soğukpınar

25 Eylül 2016 Pazar 10:12

Tarihi bilinmez. Aslında bilinir de herkes kendine göre değişik bir tarih söyler.

Kaynaklardan edindiğim bilgilere göre tarihte Osmanlı Yemen çöllerinde zorlu bir savaşa tutulmuştur.

Divanlar kurulur, savaş ve şartları haftalar boyu tartışılır durulur.

Sonunda çözümün Yemen ellerine vilayetlerden birinde oluşturulacak bir alayla gidilmesinin mümkün olduğuna karar verilir.

Düşünülür ki; bir tek vilayetten birlik oluşunca bunlar hep akraba ve hısım olacakları için birbirlerine bağlılığı ve dayanışmaları ile savaş alanından kaçmaları söz konusu olmaz.

Haberler salınır.

İstek olmasına olur da Osmanlının istediği gibi olmaz.

Değişik vilayetlerden çıkan gönüllü sayısı da yeterli olmaz.

Bu sırada Muş’tan Bulanık, Malazgirt ve Varto’dan bir ses yükselir Osmanlıya; “hepimiz varız, gönüllüyüz yemen çöllerine gitmeye”

Haber iletilir.

Yetkililer bakar sayı yeterli, karar verilir ve Yemen çöllerine Muş’tan oluşturulan bir redif alayı gönderilir.

Muş ilinden Yemen’e çok sayıda genç “ölürsek şehit kalırsak, gazi oluruz” diyerek askere gitmiştir. Yemen’in öldürücü sıcağı ve düşmanı ezici çoğunluğu nedeni ile gidenlerin hemen hepsi geri dönmemiş şehit düşmüştür.

Yemenden gelemeyen o isimsiz kahramanlardan Muş’ta kalan sevgililerin sesi, özlemi, elemi ve de acısıdır.

Burası Muş’tur Türküsü..

 

‘’Havada bulut yok bu ne dumandır.
Mahlede ölüm yok bu ne şivandır.
Bu yemen elleri ne de yamandır .!!

 

Ano Yemen’dir gülü çemendir.
Giden gelmiyor acep nedendir.
Burası muş’tur, yolu yokuştur.
Giden gelmiyor acep ne iştir.’’Demiştir.

Gerçekten de mehlede ölü yoktur çünkü cenazeler Yemen’dedir.

Bulutsuz ağustos gününde ki duman ise cenaze evleri için yemek yapmak üzere yakılan ocakların dumanıdır.

Kimilerince nakaratının "Burası Muş'tur, yolu yokuştur." şeklinde, kimilerince "Burası Huş'tur, yolu yokuştur." şeklinde, kimilerince de "Bura Muş'tur, havası Hoştur" şeklinde olduğu iddia edilmektedir.

Bu konunun açıklığa kavuşması için görevlendirilen kişiler tarafından 5 sayfalık bir rapor hazırlanmıştır.

Hazırlanan raporda Birinci Dünya Savaşı için Yemen'e gönderilen askerlerin tamamı Muş'tan seçilir. Bu Türkü'nün Yemen'den geri dönmeyenler askerler için bestelendiği raporda yazılmıştır.

Bana soracak olursanız ‘’Burası Muş’tur. Yolu yokuştur, havası da insanı da çok ama çok hoştur.’’

Burası şerefli ecdadımız Anadolu’nun kapısını açıp yurt edindiği kutsal vatan toprağıdır.

Görevimiz gereği ülkemizin her bir köşesine yolumuz düşüyor.

Gittiğimiz her yerde o yöremizde ki insanlarımız ile hasbihal ediyor.

Dertleri ile hemhal oluyor, elimizden geldiğince dertlerine deva olmaya çalışıyor onu da beceremez ise insanımız ile gönül bağı kuruyoruz.

Onların o güzel yüreğinde zerre olmaya çalışıyoruz.

Çavuş Dağı'nın kuzeydoğu eteklerinde Muş Ovası’nın kenarında kurulmuş olan bu güzel kentin insanını açıkçası yürekten tebrik ediyorum.

Bu şehir ve bu şehirli kardeşlerimiz sultan Alpaslan ile adeta özdeşleşmiştir.

Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu öncülüğünde tamamlanan ve temeli atılacak olan tesislerin açılış ve temel atma merasimi için gittiğimiz Muş ilimizde vatandaşımızın gözlerinde gördüğüm o dur ki Sultan Alpaslan’ın torunlarının devletine, bayrağına ve hükûmetine yürekten canla başla bağlı olduğu hiçbir hain terör örgütünün de bu milleti ve bu kutsal vatan toprağını bölemeyeceğidir.

Vatandaşımızın Sayın Bakanımıza ve ekibine göstermiş olduğu ilgi alaka bir yana Sayın Bakanımızın salona girmesi ile ayaklanan Muşlu kardeşlerimizin şanlı al bayrağımızı ellerinde coşkuyla sallarken gözlerinde ki vatan bayrak aşkını görünce açıkçası duygulanmamak elde değildi.

Ve içimden ‘’Ya Rabbi! Sen bu milletin birliğini kardeşliğini daim eyle.’’

Ve o gün bir kez daha inandım ki kim ne oyun kurarsa kursun Elhamdülillah bu millet bütün oyunları bozacak basirete kuvvete ve kudrete sahiptir.

Sayın Bakanımızı coşku ile karşılayan bu aziz millet dakikalarca Salonu Sayın Bakanımıza yapılan tezahüratlar ile inletti.

Sayın Bakanımız ki her ne şart ve koşul olursa olsun ülkenin her köşesine 14 yıldır yaptığı başta yatırım deyince akla ilk gelen ülkemizin en büyük yatırımcı kuruluşu gözbebeğimiz, mensubu olmaktan gurur ve şeref duyduğum DSİ kanalı ile ve diğer Genel Müdürlükler vasıtası ile ülkemizi adeta yeniden ihya etmeye devam etmektedir.

Sayın Bakanımızın yaptığı temel atma törenlerinde vatandaşa söz verdiği tesisi tam zamanında tamamlatarak o gün de gelip açılışını yapması ve milletin istifadesine sunması vatandaşın yüreğinde taht kurmasına vesile olmuştur.

Bugünkü törende de Muşlu kardeşlerimize Sayın Bakanımız tarafından verilen müjdeler bölge insanının yarınlara dair adeta umudu olmuştur.

Diğer taraftan Muş için çok büyük bir değer olmuş Muş’lu kardeşlerimizin anlatmakla yere göre sığdıramadıkları bir isim var ki resmen Muşluların ona olan hayranlığına bende hayran kaldım.

O isim Muş Valisi Sayın Seddar Yavuz.

Açıkçası ben Muş Valimizi gösterilen ilgi ve alakayı görünce elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz Erzincan valisi Rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nu hatırladım.

2015 yılının Ağustos ayında Muş’a vali olarak atanan Sayın Yavuz bu kısa sürede Muşluların yüreğinde öyle bir yer etmiş ki Sayın Valinin kürsüye konuşmak için çıktığında adeta yer ve gök ‘’En Büyük Vali Bizim Valimiz’’ sesleri ile inliyordu.

Sayın Valimize gösterilen bu ilgiyi merak edip, bulduğum her fırsatta vatandaşlarımıza sordum.

Duyduklarım Sayın Valimize yapılan tezahüratların hiçte boşuna olmadığını gösteriyordu.

Sayın Yavuz’u kısa bir araştırdığımda Eskişehir gibi Muş’tan farklı bir kültür yapısında dünyaya geldiği.

Devlet babanın parasız yatılı okulunda okuduğu ve Devlet görevine de ilk olarak Adıyaman’da kaymakam adayı olarak mülki idare amirliği görevi ile başlamış ve ardından, Harmancık, Aslanapa ve Güdül Kaymakam vekilliklerini yürüterek Çankırı Korgun Kaymakamlığına atanmış.

 

Ancak Sayın valinin bölge insanı ile bu kadar kısa zamanda samimi bağ kurması ve Muşlu kardeşlerimizin yüreğinde böylesine yer etmesinin ardında bana göre iki önemli gerçek var.

 

Bunlar Sayın Valimizin Muş Valiliğinden önce Diyarbakır Eğil Kaymakamlığı ve Şanlıurfa Siverek Kaymakamlığı görevlerini yürütmüş olmasıdır.

 

Geçmişi başarılarla dolu olan bu memleket ve millet sevdalısı güzel insan 2008 yılında Türk İdareciler Derneği'nin 2008 yılı "Yılın Kaymakamı" ödülüne layık görülmesi de tesadüf değildir.

 

Kendisini vatanına ve milletine hizmetkâr olarak adamak, milletin gönlünde taht kurmak zordur.

 

Bu her babayiğidin harcı değildir.

 

Hak edene Hakkını vermek ise bizim hayat felsefemizdir.

 

VESSELAM..

 

Bunu başarabilen Sayın Muş Valimiz Seddar Yavuz gibi Anadolu’nun Hormonsuz yiğit evlatlarına selam olsun.

 

Allah böylesi mülki idarecilerin sayısını çoğaltsın İnşallah..

 

Sonsöz’’ ’Burası Muş’tur. Yolu yokuştur, Havası da insanı da çok hoştur.’’

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.