DEĞERLERİMİZ YOK OLUYOR..
Selman Soğukpınar
Son yıllarda gençliğimizin neden bu kadar ahlaki ve manevi değerlerden uzaklaştığını konuşur, yazar, çizeriz.
Evde Anne, Baba tanımayan, okulda öğretmene karşı gelen ve sokakta toplumun değerlerini alt üst eden bir gençliğin neden bu hale geldiğini sorgulamamız gerekir.
Ahlaki ve manevi değerlerine sahip bir çocuk yetiştirmek için toplumun her bireyine görevler düşmektedir.
En başta evde ailesinden, sonra eğitim gördüğü okulundan daha sonrada toplumdan alacağı örnekler çocuğun yetişmesinde etkin faktörlerdir.
İşin en başında ki aile hayatımıza baktığımız zaman; Baba işten gelip TV kumandasını eline alıp bir odaya çekiliyor yâda kahvehanenin yolunu tutuyor.
Anne hanım efendi bilmem altın günü şu günü toplantılarında vakit geçiriyor.
Bunları gözetleyen çocuklarda evde kendine en yakın hissettiği Televizyon yâda internet başında vakit geçirmeye başlıyor.
Bu çocuk artık kendine en yakın olan yoldaşlarını mecburen seçmiştir.
Peki, bizler çocuğumuzun kendine yakın olarak mecburen seçtiği yol arkadaşlarının ona neler kazandırıp neler kaybettirdiğini hiç düşündük mü?
Hayır…
O zaman gelin hep beraber biraz düşünelim.
Ben sizlerden ayrı olarak düşündüklerimi yazayım.
Günümüzde bütün Televizyon kanallarını tek, tek dolaştığımız da dizilerin, sinemaların, eğlence programlarının ve magazin programlarının tamamının Türk aile yapısını ve dünyaya örnek ahlak anlayışımızı temelinden dinamitleyen bir sürecin silahına dönüştüğünü açıkça gözlemliyoruz.
Cinsellik ve şiddet tamamen ön plana çıkarılarak bütün değerler alt üst edilmektedir.
Çocuklarımız tamamen şiddet ve cinsellik çemberinde adeta yok edilmektedir.
Adına reyting dedikleri bu bahaneye sığınılarak dizilere katılan cinsel sos(!) çocuklarımızı açıkça hedef almaktadır.
Çocukların psikolojisi bozulduğu gibi bilinç altıda bu zararlı materyallerle dolduruluyor.
Böylelikle de Siyonizm’in asırlardır hedefinde olan bu toplumu ahlaksızlaştırmak manevi dinamiklerden uzaklaştırmak çabasını başarıya ulaştırmış oluyor.
Ahlaksızlık toplumun normal yaşamıymış gibi meşrulaştırılıyor.
Baktığınız zaman dizilerin tamamında enişte baldızı ile hanım kocasının erkek kardeşi ile dayı yeğeninin hanımı ile cinsel ilişki kuruyor.
Hatta edepsizler daha da ileri gidiyorlar.
Evli iki eşin kocasının sağlık problemi nedeni ile çocuğu olmuyor diye koca erkek arkadaşını eve getirip yatak odasına kadar sokup hanımına bu arkadaşımla beraber olup çocuk yapacaksın diyor.
Ve bütün bu edepsizlik bu topluma ve bizim çocuklarımıza izlettiriliyor.
Bu konuda yetkili olan kurumlarda bu edepsizliği seyrediyor.
İşte aileler olarak yalnız bıraktığımız, ilgilenmediğimiz çocuğumuz kendine arkadaş olarak seçtiği televizyon tarafından açık bir şekilde zehirlendiğini görüyoruz.
Ama bizlerde onlarla beraber izlemeye devam ediyoruz.
Ve bu yatak sahneleri ile dolu diziler, çocuklara karşı cinselliğin normalleştirildiği, parçalanmış ailelerin, birbirlerine ihanet eden aile ferlerinin anlatıldığı dizi filmleri izleyerek bir cani, ahlaksız ve edepsiz fert olarak yetişiyor ve toplum içerisinde her an patlamaya hazır pimi çekilmiş el bombası misali dolaşıyorlar.
Kısacası bunun sonucunda da sevgi, saygı ve aile kutsiyeti gibi değerlerden uzak bir gençlik meydana geliyor.
Acaba bütün bunlardan televizyonlar mı suçlu?
Diye bir özeleştiri yapmak gerekir.
Akşam dizileri izleyip reytingleri %70 çıkaran bizler sabah arkadaşımızla sohbet ederken yuh arkadaş bu kadar edepsizlik de olmaz ki diyorsak.
Kusura bakmayın bizim işimiz Erzurum deyimi ile ‘’Öküzün gözüne sövüp tezeğe mübarek’’ demeye benziyor.
Yani bu davranış bizim samimi olmadığımızın açık göstergesidir.
Sonuç olarak bu işin en büyük sorumlusu biz ebeveynleriz.
Çünkü toplum olarak çocuklarımıza sahip çıkabilsek, o dizileri de %70 izlemeksek her hal de dizi yayından kalkar çocuklarda edepsiz yetişmezdi.
Demek ki çocuklarımızı ihmal ediyoruz.
Biz çocuklarımıza sahip çıkıp onlarla dost, arkadaş olabil idik.
Onlarda başka dost arkadaş arama gereği duymazlardı.
Milli ve manevi bir gençlik için unutmayınız önce ahlak gereklidir.
Ne güzel buyurmuş Nebi ‘’Şer bir çığır açanlar, bu şerde yürüyenler oldukça kıyamete kadar şerre ortak olurlar’’
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.