DİYARBAKIR EMNİYET MÜDÜRÜNÜN YAPTIĞI…
Vahdet Nafiz Aksu
İdeolojik gerekçelere dayanan terörizm, toplum teröristlerin amaçlarını benimsemediği takdirde, genelde silinip gider.
Fakat ortak etnik kökenden kaynaklanan terörizm, hele bir de asılsız tarihi iddialarla ateşleniyorsa, fiziksel baskı ile yok edilmeye en fazla direnç gösteren türdür.
Etnik, ulusal veya dini hınçlardan kaynaklanan terörizm en uzun süren ve kökünü kurutması en zor olanıdır.
Bu gerçeği kabul etmek kesinlikle terörizmi mazur görmek veya ona boyun eğmek değildir.
Kuşkusuz teröristlerin kendilerini ıslah etmek, doğru yola çekmek mümkün değildir ancak onları besleyen koşulları düzeltmek mümkün olabilir. Bu önemli ayırımı doğru yapmak gerekir.
Dünyanın önemli stratejistleri arasında yer alan Zbigniew K. Brzezinski'nin, 'The Choice-Seçim' adlı kitabından aldım yukarıdaki bölümleri.
11 Eylül Amerika’nın canını çok yaktı. Küresel fiyakasını bozdu.
Bu travma yöneticilere, aydınlara, akademisyenlere de yansıdı.
Terörizmle ilgili makale, kitap ve filmlerin sayısında artış oldu.
Alıntı yaptığımız kitap, ‘Amerikan hegemonyası ve küresel güvenlik’ konusunu analiz ediyor.
Kısa alıntılardan da anlaşılacağı gibi, sorunun bam teline parmak basıyor.
‘Kuşkusuz teröristlerin kendilerini ıslah etmek, doğru yola çekmek mümkün değildir…’
Bu tespitin altını bir daha çizelim.
Teröristin kendisini ıslah etmeye uğraşmanın, terörle mücadelenin bir parçası olamayacağını bilen biliyor.
Gelin görün ki; bizde şöyle bir yanılgı var. Teröristi affedersek, ıslah olur, gelir kuzu kuzu evinde oturur.
Boş hayal, fuzuli beklenti…
Neden?
Nedenini, Brzezinski’ye söyletelim;
‘Teröristler kendilerine has bir dünyada, haklı olduklarını zannettikleri patolojik bir inanç kozasında yaşarlar.
Şiddet onlar için bir araç değil, amaçtır. Yaşama nedenidir.
O nedenle ortadan kaldırılmaları şarttır.’
Teröristleri ortadan kaldırdık diyelim.
Bitti mi işimiz.
Hayır, asıl zor görev o zaman başlıyor.
‘Yerlerini başkalarının almamasını sağlamak için terörizme yol açan karmaşık siyasi, kültürel, etnik iddialar dikkatli bir siyasi stratejiyle zayıflatılmalıdır. Varoluş nedenlerinin siyaseten altları oyulmalıdır.
Peki, neden yıllardır kökünü kazamıyoruz terörün, ezer gibi oluyoruz, başını tekrar çıkarıyor ininden?
Adamcağız söyledi ya: ‘etnik kökenden kaynaklanan terörizm, hele bir de asılsız tarihi iddialarla ateşleniyorsa, fiziksel baskı ile yok edilmeye en fazla direnç gösteren türdür.’
Birincisi bu…
İkincisi, işin sırasını, önceliğini şaşırıyoruz.
‘Ortadan kaldırılmaları şart’ olanların ıslah edilebileceği zehabına kapılıyor; pişmanlık yasaları çıkarıyoruz, 'haydi dağdan inin ovada siyaset yapın' diyoruz. TBMM'ye mitili atanlar hariç, dağdaki inmiyor; bağdaki dağa çıkmaya devam ediyor.
Diyarbakır Emniyet Müdürünün yaptığı ‘ağlak’ açıklamaya bu açıdan baktığımızda söyleyebileceğimiz şudur:
Kendisi, ‘teröristleri ortadan kaldırmakla, imha ile’ görevli. İşi o.
‘Terörizmin varoluş nedenlerinin siyaseten altını oyma’ işini siyasetçilere bıraksın ve lütfen kendi işini yapsın!
Ağlanacak olana millet ağlıyor; analar, babalar, eşler, sevgililer yağmur yağmur göz yaşı döküyor zaten!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.