EFSANELERİ İLE ÜNLÜ AĞRI DAĞI, NİÇİN GEÇİT VERMEZ?
Kadir Sabuncuoğlu
Bir zamanlar Pensilvanya'ya gitmek modaydı.
Siyasete ve bürokraside önemli yerlere talip olmak isteyenler, ABD'nin bu kentine gider Fethullah Gülen'den icazet alırdı.
Son olarak Erzurum'dan giden iki siyasetçinin hoca efendiye ait iki ’beyaz takke’ ile döndükleri, 'paralel' olayından sonra bunları sakladığı hatta ‘imha ettiği’ konuşuluyor.
Sanıyorum, şimdi o iki siyasetçi yine aynı partiden milletvekili adayı olmak için başvurdu.
Neyse konumuz onlar değil.
PENSİLVANYALI ASTRONOT
Bir başka ünlü Pensilvanyalı'dan söz etmek istiyorum.
Astronot James Irwin.
Duymayanlar için ABD'li James Irwin'i (1930-1991) tanıtayım:
'Apollo 15' uzay aracı ile ay'a inen sekizinci astronot ve 'Ay taşıtını' ilk kullanan astronot olarak bilinir.
Albay olan Irwin daha sonra NASA'daki görevlerinden ayrılarak, Hristiyanlık'la ilgili 'Yüksek Uçuş' adlı bir vakıf kurdu ve Ağrı Dağında Nuh'un gemisi'ni arama çalışmalarını başlattı.
‘Nuh'un Gemisi Ağrı Dağında’ olduğuna inanan Irwin'i Türkiye'ye getiren isim ise Erzurumlu Yücel Dönmez'di.
ABD'de uzun yıllar gazetecilik yapan, ressam Yücel Dönmez astronot ve ekibini Erzurum'a getirir, buradan Ağrı'ya götürürdü.
Birlikte dağa çıktıkları için en iyi fotoğrafları o çeker, bilgiyi o toplar ve Günaydın Gazetesinde atlatma haberi ile Türkiye'nin gündemine otururdu.
Diğer gazeteciler ise mesleki deyimle adeta 'nal toplardık.'
İşte bu ikinci Pensilvanyalı yüzünden ben Ağrı Dağına çıktım, fotoğraf çektim, haber yaptım.
HABER İÇİN AĞRI'YA ÇIKILIR MI?
Sanıyorum 1982 yılıydı, astronot Ağrı'nın şapka buzulunda kayarak düştü ve yaralandı.
İşte öyle bir olay sonrası Atatürk Üniversitesi tarafından her yıl 30 Ağustos'ta düzenlenen ‘Zafer Haftası Ağrı tırmanışı’na katıldım.
Alaattin Karaca başkanlığındaki tırmanışa çeşitli üniversitelerden 100'e yakın üniversiteli katılmıştı.
Önce Gürbulak karayolu kenarındaki Eryılmaz Otelin bahçesine çadırlarla kamp kurduk.
Sonra katırlar önde biz arkada Doğubayazıt'ın Eli Köyünden tırmanışa başladık.
Kimler yok ki kafilede?
Dönemin Mediko Sosyal Daire Başkanı Yaşar Günay, Prof. Dr. Metin Karadağ, Folklör uzmanı Atilla Ağrılı, Ortopedist Dr. Ali Hoşcanoğlu, Öğretim üyesi Yavuz Gonca ve de Müslüman Baki hatırladıklarım.
YAŞO'NUN ÖZVERİSİ
Ağrı Dağının 3 bin 200 metre yüksekliğine ana kamp kuruldu.
Patates közlemesi eşliğinde geceleri yapılan söyleşiler bir harikaydı.
Neyse uzatmayalım, gece yarısı yollara düştük ve 30 Ağustos sabahı 4 bin 200 metreye tırmandık.
‘Fotoğraf makinesi sanki gülle gibi’, taşımakta zorlanıyorum.
Kol saatinin de çok ağır olduğunu orada fark ettim.
Şapka buzulların olduğu yerde bivaklara sığındık.
Zirve karşımızda ama tipi yüzünden gidemiyoruz.
Karaca'nın kararı ile biz o gün zirve yapamadan şapka buzullardan indik.
Kayak yapmayı bilenler, karlı bölgelerden ‘kelebek gibi uçarak iniyor.’
Ben de kayak bilmediğim için oturarak kaymayı denedim.
Kısa sürede öyle hıza ulaştım ki, bu kez de duramadığım için telaşlandım.
Sağ olsun Yaşar Günay ağabeyi taşlara çarpmak uğruna kendini tehlikeye attı ve beni kurtardı.
CEHENNEM VADİSİNDE DÖRT GÜN GEÇER Mİ?
Şimdi bu anı nereden aklıma geldi, derseniz aktarayım.
Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Alaattin Karaca 12’si yabancı 39 dağcı ile geçen 6 Şubat günü Ağrı Dağına kış tırmanışı yaptı.
Iğdır tarafından yapılan tırmanışa katılanlar deniz seviyesinden 2 bin 950 metre yüksekliğe çıkarak kamp kurdular.
Sonra, sonrası berbat.
Çadırlarını 'Cehennem Vadisi’ yaylasında kuytu bir köşeye kuran dağcılara, fırtına ‘aman’ vermedi.
Saatteki hızı 80 kilometreye ulaşan fırtınanın dinmesini için tam dört gün çadırda beklediler.
Efsaneleri, türküleri ile ünlü kutsal Ağrı dağı, çıkışa izin vermedi.
Baktılar fırtına iki gün daha devam edecek, "Doğadan güçlü değiliz. Geri dönmekte erdemliktir" diyerek Ağrı’dan indiler.
HİÇ TRAFİK KAZASI YOKTUR
Iğdır’da konaklayacakları üniversite misafirhanesine Erzurum’dan AFAD ekibinin geldiğini gören dağcılar, ‘bıyık altından güldüler.’
Çünkü AFAD ekibi, ‘mahsur kalma’ olasılığına karşı dağcıları kurtarmaya gelmişti.
Ağrı Dağının zirvesini adeta ‘su yolu’ yapan TDF Başkanı Alaattin Karaca, "Biz dağın dilinden anlarız. Bir başka sefere diyerek Ağrı’dan indik" diye konuştu.
Zaten Alaattin Karaca'nın hiç bozmadığı prensiplerinden biridir.
Hem kendisini ve hem de arkasında taşıdığı gruptakileri hiç riske atmaz.
Yıllar önce bizi nasıl zirve yakınından döndürdüyse, dün de 39 dağcıyı hiç riske atmadan sağ salim aşağı indirdi.
Onun için usta dağcı Karaca'nın (nazar değmesin) tanık olduğum 40 yıllık dağcılığında hiç 'trafik kaza' haberi yoktur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.