29 Kasım 2024
  • Erzurum-16°C
  • İstanbul12°C
  • Ankara6°C

EĞİTİMCİ YAZAR AHMET GÖKHAN YAZICI'NIN KALEMİNDEN...

Darbe...

Eğitimci Yazar Ahmet Gökhan Yazıcı'nın Kaleminden...

22 Temmuz 2016 Cuma 19:08

Gün olur asra bedel misali, binlerce yıllık bir mücadeleyi bir haftalık bir zamanla tekerüren özetlesin.!

Beyinlerin ürperdiği,yüreklerin dağlandığı, kanle revan gözyaşının yerle yeksan olduğu bir kıyamın adıdır belkide 15 TEMMUZ.

Anlamaya,algılamaya ve bu mihvalde bir farkındalık beklentisi ile olayları idrak etmek isteyende yoktur.!

Ağlanacak halimizi bile bir eğlence,şov ve dejarz aracına dönüştürebilmede pekte mahiriz sebep ve sonuçları ilede pekte oralı değiliz.! Bizlere biçilen rolde bu olsa gerek.

Darbe kalkışması öncesi,sırası ve sonrası yaşananları sebep ve sonuç ilişkisi ile incelendiğinde,irdelendiğinde belkide aklın ve mantığın izah edemeyeceği, eşyanın tabiatına aykırı husus ve süreçler vardır şüphesiz.

Darbenin olmasına zemin hazırayan öncesi süreçlerden tutun, darbe sırasındaki acemilik,basretsizlik,zaafiyet , ihmaller ile ihanet sürecini sadece ulusal ve uluslar arası iletişim araçları vasıtası ile çözmeye,anlamaya,algılamaya çalışmak ise reva görülen oranla ancak sınırlı kalabilir.

Çok şükür ki önce ALLAH diyen.! Önce Vatan diyen.! Önce Bayrak diyen.! Birileri binlerce yıllık Türk-İslam tarihinde ezelde de vardı, halde de var olan ki, olduğu ortaya çıktı, ebeden de var olacaktır inşaallah.

Asla hayallerini kirletmeyen, asla hayallerine ket vurmayan, ölümü bile korkutabilecek,ölüşleri bile kıskanılabilecek birileri çok şükür ki var elhamdülillah.

Bir şecere-i silsiledir onlar, dünyev-i hiç bir beklenti ve endişeleri yoktur, dünya ile işleride yoktur desek , belki dünya düzeni rollerine haksızlık olsada uhrevi iklimleri ile örtüşmektedir.

Belki bir derviş, belki biri bir meczup, belki biri bir seyyah, belki bir tüccar sosyal ve ictimai hayatları ile bir muammalar amma içinde yaşadıkları dünyaya, topluma,hayata ,tarihe ve olaylara tam hakimiyetle mukdedir bir realitelerdir aslında.

Tarihte belkide hiç padişah olmamışlardır, sultanlığı belkide tatmamışlardır. Tarihe şamil akılları ve mücadeleleri isimleri yıldızlaşıp tarih kitaplarında isimleri ve mücadeleleri ile ölümsüzleşmemişlerdir.!

Evlatlarına bırakacak şanları,şöhretleri, makam ve paralarıda belkide olmasada, milletine ve ümmetine yaşadıkları dönemi istikballerini ve istiklallerini hep miras bırakmışlardır.

Sadece kendileri için günü birlik yaşayamamaları, geleceği okuyabilmelerinden, istiklale üst akılları ile sirayet edebilme potansiyellerinden ve kabiliyetlerindendir.

Yaşadıkları çoğrafya da onlar için doğa asla boşluk kabul etmez ve anında ne pahasına olursa olsun doldurulmalıdır.

Misyon ve vizyonlarını sembolize edecek rol modelleri kendileri onlardan bile habersiz keşfederler, kimin nezaman nerede vede nasıl bir görev,misyon ve sorumluluk yüklenmesi gerekiyor ise irade eder,hazırlar ve sürüklerler.

Rol modeller şüphesiz onlar için fani olup vazgeçilmez değildir, alternatifleride her ihtimale karşı hazırdır. Üstlendikleri misyon ve görevleri yaptıkları ve hakkını verdikleri müddetçe vardırlar,

Ne şahtırlar,vezirdirler, müsteşardırlar ,ilah-i rızanın dışına çıktıkları, en büyük oyun kurucunun oyununundan uzaklaştılar mı bir hiçtirler.!

Herşey altın tepsi ile önlerine sunulmuştur çünkü akıl sınırını zorlayanlar tarafından onlara, kendilerinin bile haksızlık olarak nitelendirdikleri olaylara maruz kalmalarının; vardır bir hikmeti ve bunu yaşadıkların da sonucunu kestiremezler ve belli bir süre mağduriyeti yaşamakla mükelleftirler,

Anlamak isterler anlayamazlar taki akabinde bu mağduriyetin bir devletin ve milletin kaderiyle münhasır bir istiklal meselesi olduğu gerçeğiyle yüzleştiklerinde tefekkür ve sadakatle teslim olup kendilerine düşen rol modelliği yapar ve sadece yaşarlar.

Hiç alakasının olmadığı görevlerde birden kendilerini bulup mütekabil temsil yetenekleri ile sadece görev ve sorumlulukları yapar,yaşar ve temsil ederler.

Binlerce yıllık Türk İslam tarihinde Milletin ve Devletin bekası ,özgürlüğü ve istiklali adına üstlenilmiş her görevin ve görevlininde bi şekilde sosyal ve içtimai hayatına sirayet eden kaderlerininde üstünde bir kader olduğu gibi akıl ve iradelerininde üstünde bir irade ve akıl vardır şüphesiz.!

Ve son darbe kalkışmasının öncesi,sırası ve sonrası yaşanan olaylarda da öne çıkan kahramanlarında üstünde bir üst aklın ve iradenin olabileceği açısından da yaklaşmak pekte yabana atılacak bir ihtimal değildir.

Özellikle ülkemizdeki son 7 haziran seçimleri akabinde oluşan siyasi kaos ve belirsizliğin ortadan kaldırılıp, ülkenin gerek ulusal, gerekse uluslararası darboğazdan kurtarılması adına dün izledikleri politikaların aksine once ülkem düşüncesi etrafında eksen kayması olarak nitelendirile bilecek siyasi hamle ve yöntemlerin belirleyicisi olarakta,

Bu gün yaşadıklarımızı asgari zararla atlata bilmek ve Müslüman Türk Milletini zor kazandığı bu çoğrafyada ilelebet payidar kılma aklı ve iradesinin ipoteği olarakta görebiliriz.

Evet Ülkemize ve Milletimize Hasım devletlerin ve güçlerin istihbarati örgütleri eli ile organiza edilen ve sağladıkları moral ve motivasyon ile cesaretlendirilip içimizdeki bazı ihanet şebekelerini dinamize ederek darbe yapmaya çalışan dahili ve harici şer odaklarının bozulan oyunlarının hikayesine birde bu açıdan yaklaşmak lazım.

Ve bu tür ihanet şebekelerine yönetmek istedikleri her çoğrafyada hami ve destekçi olan ABD’nin izlediği stratejinin daha iyi anlaşılabilmesi için cemaamati kısmende olsa tanımaya çalışalım.
Muhterem Gönül Dostlarım;

Altdaki satırları yaklaşık bundan 3 yıl once yazmıştım, hamdolsun düşene bir tekme atma fıtratımızda yoktur.!

Cemaatin siyasi tarihimiz içerisinde her iktidar döneminde güçlünün yanında yer alıp güçlü ile birlikte güçlendiği, görünürde güçlüye ram ve oyuncak olarak kullanılırken aslında her iktidar erkini kullandığı dönemlerde birçok aydın gibi altı çizilsede, bizleri o gün anlayamayanların ülkenin bu günlere gelişinde ve ödenen bedellerin vebalini taşıdıklarınıda önemle altını çizerek,

Aslında Milli mücadele ve kuruluş sürecinden günümüze kadar dönem dönem ötelenmiş Mustafa Kemal Atatürk ile Saidi Nursi Hocanın , devrim ve inkılapların teorik ve pratiği üzerine başlatılan inanç ve değerler adına başlatılmış bir mukabelenin , zamana ve güce ve güçlüye endekslenmiş sabır küpü bir versiyonudur.

Bir dönemin Milletin inanç ve değerlerine ket vurma sürecine haklı bir refleks olarak filizlenmiş, Öğretisini aldıkları hocalarının çile, sıkıntı ve bedel çerçevesindeki takdire şayen mücadelesi ile Millet vicdanında karşılık bulmuş, müstevlileri aracılığı ise günümüzde gurup ve hami güç menfaatlerinin doğrultusunda Milletin ve Milleti var eden değerlerin dahi önüne geçebilmiş..! bir mücadelenin adıdır.!

Yaklaşık 40 yıllık bir emeğin, hizmetin ilmek ilmek insanların yüreğine ve beynine işlendiği dünya çapında işlerin başarıldığı, milyar dolarlarca bir kaynağı yönetebildiği, aşağı yukarı doğrudan ve dolaylı yoldan milyonlarca insanın cazibe merkezi olabilmiş, sabır ve çalışma ile devletin bir çok kademesinde eğitim aracılığı ile karşılık bulabilmiş bir sistem hareketiydi..

Yerlerinden yurtlarından uzak, binlerce kilometre uzaklarda, karın tokluğuna, düşük kazançlarla, zahmet ve meşakkatle dünyanın dört bir yanında eğitim ve tebliğ hizmetini yapmaya çalışan samimi dava adamlarının omuzlarında bayraklaşan bir fetih hareketinin güya kendisiydi.!

Bir çok teşkilatçı ve yöneticinin imrendiği, az zaman,az para, az insan ile kısa sürede organize olabilme kabiliyetine sahip sistematik bir örgütlenme yapısı olduğu günümüzdeki darbe kalkışımı ilede ispatlandı.

Belki de İslam ın ve Allah Kelamının dünyanın dört bir tarafına beşeri sistem ve kaynaklar eşliğinde, ulaştırabilecek, insanların yüreğinde ve beyinlerinde kansız bir devrimi gerçekleştirebilecek bir ihtilal hareketiydi. Taki kanlı bir ihtilalle neye hizmet ettikleri ortaya çıktığı günümüze dek.

Fakat bu işte bir harikuladelik veya tabiri caizse mantıksızlık söz konusu idi.

Onlarca yıllık bir mücadelenin, sabrın,birikimin, potansiyelin, tabandaki samimiyet ve itikadı, bir kalemde heba edecek,hiçe sayacak, bir anda kendi değerleri ile çeliştirecek hamlelere sürükleyecek, milli ve manevi haklı gerekçeleri bile boşa çıkarabilecek bir tarafta haklı sebepler olmalıydı.

Ve Son darbe girişimi ile samimiyet ve sadakat nişanesi tabanlarının çok ağır bedeller ödeyebileceği bu serüvene sürükleyecek dünyevi ve uhrevi haklı gerekçeler olmalıydı lakin yoktu çünkü hiçbir mazaret kendi milletine kurşun sıkma alçaklığından, ihanetinden onlar için önemli değildir.

Öncesinde Hükümet ve Cemaat arasında ki bir mücadele boyutunda yaşananların bizce mantıklı iki gerekçesi olabilirdi.Birincisi bir akıl tutulmasıdır, ikincisi ise hadiseyi yukarda sevk ve idare eden bazı yöneticilerin üstlenmiş oldukları misyon ve figüratif vizyon gereğidir.

Son birkaç yıldır, Ülkemizde gerçekleşen cemaat ve hükümet arasındaki birilerine göre hakimiyet mücadelesi, kimilerine göre küresel güçlerin Ortadoğu yu yeniden dizayn etme çalışmasının Türkiye restleşmesi, kimilerine göre ise Yeni Türkiye yi kurma ve kontrol etme kavgası olarak değerlendirilebilecek olan bu süreci

Ülkemizde yaşanmış ve yaşatılmakta olan olay ve olguları sebep ve sonuç ilişkisi ile değerlendirmeye çalıştığımızda cemaatin figuratif bir şekilde üstlenmiş olduğu son iki darbe girişimi uluslararası taşeron bir örgüt yapılanması olduğunun yegane örneğidir.

Bu cemaatin dünyanın bir çok ülkesinde hızla yükselmesi, bulunduğu devletlerin yönetiminden destek alması ve yine konuşlandırıldıkları ülkelerin idari ve zihni anlayışları ile çelişmeden,çatışmadan, zaman ve sabra dayalı güçlenmesi gökten zembille inmiş bir kutsaliyet ve uhreviyetten ziyade;

ABD’ nin super güçlük iddasını bir yüzyıldaha öteliyebilmesi, kontrol etmek ve yönetmek istedikleri çoğrafyaların idari yapılanmasını yetiştirmekle mükellef bir örgüt olarak

Bir taraftan ABD ve ona paydaş Hristiyan ve Yahudilerin dini ve dünyevi menfaatlerinin önünde yükselen iki değer olan İslamın ve Türklüğün yaşadığı çoğrafyaları kontrol etmek ileri figuratif vizyonlarıdır.

Ilımlı islam ve dinler arası diyalog safsatası ile islamı sadece vicdanlara ve dünyevi hayata hapsetmek, diger taraftan gaza ve cihad şuurundan uzak müslümanların yetiştirilerek kendisine her noktada hami olan devletlerin ve dinlerin yüksek menfaatlerine özde hizmet hareketidir.

Konuşlandırıldıkları ülkelerde en önemli araçları eğitim ve eğitim kurumlarıdır. Yıllarca devam edecek sabır küpü bir mücadele ile bulundukarı ülkelerin geleceğinde söz sahibi olabilmesi muhtemel siyasetçilerin,iş adamlarının,bürokratların çocuklarını vede zeki gelecek vaadeden çocukları yetiştirmek ve ABD nin yüksek hizmetlerine hazır ve nazır konuma getirmekle görevlendirilmiş bir hizmet hareketidir.

Bir çok ülkede uzun yıllardır devam eden bu süreç sonunda meyvelerini vermiş her ülkede sözde, türkçe türkü ve ilahiler ile sembolleştirilen özde ise o ülkeyi ilerde yönetmek üzere gizl bir planla yetiştirilen gayr-i milli ve gayr-i islami bir ABD kadro hareketidir.

Gücü elde edebilmek için hakkı ve batılı temsil etse de etmese de güçlüye ram olabilecek,

Marjinal grup menfaatlerinin, her türlü Milli ve Manevi menfaatlerin önüne geçebilecek, Öğretilerinin vasiyeti niteliğinde İslam ı sadece kendi ve onlara hükmeden güçlüye göre yorumlayabilecek,

Mahkum ve mecbur oldukları gücün ve güçlünün onlara reva gördüğü figüratif emelleri ve kendi menfaatleri çerçevesinde içtihadı bir din oluşturma garabetini içerisinde bulunabilecek, bir zihniyet ve anlayışla

Kendinden olmayanlara karşı İnsan-i ve İslam-i anlayışlardan uzak ,Millete ve Devlete hasımhane tutum ve uygulamalara tenezzül ederek aslında ABD’nin Batının, NATO’nun kontrol etmekte güçlük çektiği ve onlara göre kontroldan çıktığı,

Türkiye Cumhuriyeti Devletini ülkesi ve millet ile ele geçirmek, kontrol ve yönetimini tekrar kendisine hami olanlara devretmek için yapılmış bir kalkışma hareketidir.

Ve belkide konuşlandırıldıkları ülkeler açısındanda ibretle değerlendirilmesi gereken paralel figuratif devlet yapılanmasının engellendiği durumlarda ne denli hunhar bir katliam örgütüne dönşebilecekleri ülkemizdeki son terörize darbe kalkışması önemli bir ölçek ve örnektir.

Muhterem Gönül Dostlarım;

Yakın siyasi tarihimizde bir çok iktidar tarafından süsbanse edilmiş, güçlenmesine vesile olunmuş, ulusal ve uluslararası arenada meşruiyeti sağlanmış ve sağlamlaştırılmış,

Devleti idare edenlerin bu desteği ve ilgisi karşısında millet vicdanında hızla karşılık ve anlam bulmuş bu harekete,

Millette,devlet erkanıda iyi niyetlede olsa destek vermiştir. Yeşerdikleri ve güçlendikleri dönemlerde başbakanlardan bakanlara ,milletvekillerinden, iş dünyasına, bürokratik kademelerden sosyal ve ictimai hayatın her nüvesinde karşılık ve destek bulmasına sebep olan süreçleri bu darbe paranoyasını atlattıktan sonra sağlıklı bir toplum mühendisliği anlayışı ile irdelenmesi sorgulanması önemli bir zaruriyettir.

Diğer taraftan, devlet ve millet olarak bi şekilde güçlenmesine dolaylı yoldanda olsa vesile olduğumuz bu örgütün Sayın Cumhurbaşkanınında ifade ettiği gibi, tabanı: ibadet, ortası: ticaret, yukarısıda: ihanet hareketidir.

Soruşturma ve yargılama sürecininde bu ayrımlar eşliğinde zalimle- mağdurun, hainle-mazlumun, yaş ile kurunun, birbirinden ayırt edilerek hukuk kuralları çerçevesinde yapılması, toplumsal kutuplaşmanın önüne geçme, ülke birlik ve beraberliğinin tesis edilebilmesi, devletin devamlılığı ve sürekliliği açısından da bir diğer zaruriyettir.

Özetle:

Oryantalist batının asırlardır bir cariye misali kullandığı Türk İslam çoğrafyasını kendi menfaatleri adına yeniden dizayn etmek, kontrol ile yönetmek üzere:

İstihbarati örgütleri aracılığı ile kurdukları bu ve benzeri örgütler aracılığıyla ortadoğu ve kafkasya da belkide birdaha çıkmamak ve her nevi yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmek üzere kalmaya çalışmanın bir tezahürüdür bu kalkışma.!

Oyun yeni değil özellikle son çeyrek asrın dünyaya sirayet eden en önemli hamlesidir.

Bütün islam aleminin dün olduğu gibi bugünde ümidi olan Türk Devletinin bu tür müdahalelere maruz kalmasının bir çok darbede ki temel zihni altyapısı da budur.

Ve asırlardır kritik bir çoğrafyadan cihanşumul bir imparotorluğa yükselen Türk Milleti tarihte benzer birçok bedelleri bu çoğrafyada vermiştir.!

Ve olası tekerrürlerin önüne geçebilmek içinde lehte ve alehte, olumlu ve olumsuz her ihtimali göz önüne alarak ,zehride,panzehiride üreten ve yöneten üst akıl tarihte olduğu gibi bu süreçtede olay öncesi,sırası ve sonrası süreci kontrol edebilmiş,yönetmiş ve tarihe tanıklık edebilecek bir bağımsızlık duruşunu milletle, yöneticiler ile beraber sergiliyebilmesi bu kritik dönemecin en önemi mihenk taşıdır.

Belki bazı ihanet yardakçılarının bilerek tiyatro nitelendirmesi ile bu omurgalı duruşu basite indirgemeye çalışsada, bu aslında feto örgütüne karşı kazanılmış yalın bir başarı değil, bu çoğrafyadaki birçok etnik ve dini kökenli terror örgütlerini yıllardır kullanan ABD’ye NATO’ya ve paydaşları Hristiyan ve Yahudi unsurlara atılmış bir tokattır fakat tam anlamıyla kazanılmış bir zafer değildir.

Olağan üstü standartlara ülkenin çıkarılmasıda tehlikenin önem ve ehemmiyeti açısından anlamlı ve gereklidir.!

Ülkesi ve Milleti ile Son Türk Devletinin güzide kurumları ile beraber itibarını ayaklar altına alan,küçük düşüren, devleti uluslararası arenada zor ve güç duruma düşürecek her türlü yapılanma, hareket, tavır ve duruştan uzak durup, binlerce yıllık devlet ve millet olabilme mutakabiliyetine binaen partiler ,inançlar, fikir ve zihniyetler üzerinde birlik ve beraberliğimize ne pahasına olur ise olsun sahip çıkabilmemiz bizlerin mutlu ve bağımsız olarak yaşayabilmemizin tek reçetesidir.

Olayları anlayabilmemiz,çözebilmemiz için sadece anı temsil eden ve gözlemleye bildiğimiz yol, yöntem uygulama ve silüetleri ile algılamaya çalışırken

Olayları ta öncesinden, sonrasına kadar üst akıl ile ön gören hesap eden, zehride panzehiride kontrol etmeye çalışan irade ve onların yüklediği misyonu harfi harfine yerine getiren siyasi ve bürokratik rol modellerle,

Hayallerini kirletmemiş, en büyük imkan İMANDIR inancı ile 2 rekat abdest alıp, ölümü korkutabilecek bir inanaç ve kararlılıkla ölümü kıskanılacak Demokrasi Şehitleri bu mücadele ve mübadelenin kahramanlarıdır.

“Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda kendini tarihe verenlerindir.!”

inancı ile şehadet şerbetini içen bütün resmi ve sivil; Demokrasi Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Vatan Sağolsun.!

selam-saygı-dua

Ahmet Gökhan Yazıcı

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.