EĞİTİMCİ YAZAR AHMET GÖKHAN YAZICI'NIN KALEMİNDEN...
İNSANI YAŞAT Kİ.! DEVLET YAŞASIN.!
26 Ocak 2017 Perşembe 19:37
Anayasa değişikliği beklentileri ve tercihleri ile alakalı Teşbihte hata olmaz ama bizimkisi müşrik kurnazlığı ve aymazlığından başka bir şey değil;
Şöyleki; aslında ne inanma nede samimiyetle ilişkilendirilemeyecek olan bir kurnazlıkla efendimizin yanına gelirler
Ona ve iddasına inanmak şartı ile bir insan iradesini aşacak olan ay'ı ikiye bölme mucizesini pişkince talep ederler.!
Müşriklerin samimiyetsiz niyetler gereği inanmayacakları bilinsede
Efendimizin duası, Cenab-ı Allah'ın iradesi ile mucize vuku bulacak lakin samimiyetsiz yüreklerine nasip olmayacak iman üzre
Mucizeye farklı anlam ve mana yüklemeye çalışarak sebepleri ilahlaştırıp inançsızlıklarına kendilerince haklı zeminler oluşturacaklardır.!
Bu büyük mucizeye rağmen inanama güçlüğü çekmelerinin sebebi Efendimize sorulduğun da ise
Efendimiz; " Ben onlara işaret parmağımla ay'ı gösterirken, onlar kerameti bende arayıp sadece benim işaret parmağıma baktıkları İçin kaybettiler, sebebi hilkati benimle ilişkilendirip inançsızlığa sürüklendiler.!"
Anayasa değişikliği teklifinin millet iradesine havale edildiği bu süreçte
Kerameti liderlerimizde arayıp , onların samimiyeti, samimiyetsizliği, mahkumiyeti, mecburiyeti, zaruriyeti vesaire olumlu veya olumsuz kanaatleri ile amel edersek sonuç ne çıkarsa çıksın kaybeden Millet olur.!
Nitekim sosyal ve içtimai hayatımızı belirleyen ve kurallara bağlayan hayati nitelikte ki Anayasa maddelerini oylarken
Okumadan, incelemeden, halde ve gelecekte hayatımıza tesirleri irdelenmeden evet veya hayır demek, iradesizliğin ve basiretsizliğin bir diğer ifadesi olup sonuç ne çıkarsa çıksın;
Milleti kutuplaşmanın ötesine geçiremeyecek, özlenen milli birlik ve bütünlüğü tesis edemeyecek ve kısır çekişmeler eşliğinde Ülkemizi ve Milletimizi 21.yüzyılın öncelikli ihtiyaçlarına ve problemlerine cevap üretemeyecektir.
Evet veya Hayır deyişimizi liderlerimizin, popçu,topçu, yayıncı vb gibi toplumda ön plana çıkmış veya çıkarılmış yıldız şahsiyetlerin, yine millete kanaat önderliği yapabilecek nitelikteki, dini,siyasi ,akademik,entellektüel vb gibi aydın yazar çizer kanaat önderlerinin iki dudağına endekslemekte belkide hayati bir meseleyi basitleştirmenin ve istenilen karşılığı bulamayışına bir sosyal gerekçede olabilir.
Tarafların tercihleri noktasında çeşitli rütüelleri kullanarak oluşturmaya çalıştıkları manüpletif algı ile muhtevadan ziyade sonuç odaklı, kemiyetten öte keyfiyeti ön plana çıkardığı aşikardır.
Ve tarafların bu maniplasyon çabaları zor ve sıkıntılı bir dönemden geçen milleti ve siyasi fikir hareketlerini
Kutuplaşmanın,ötekileşmenin, ayrışma ve farklılışmanın eşiğine iyice sürükleyebilecek evet ve hayır bloku etrafında ki birleşme, bütünleşme ülke birliğinin ve bütünlüğünün önüne geçip sekteye uğramasınada sebep olabilecektir.
Aslında sağcısından solcusuna, fikri,inanci sosyal, kültürel temelli ideolojik hareketlerin varoluşundan günümüze kadar sorgulama süzgecinden geçirdiği mevcut yönetim sistemimizin ve anayasal kuralların
Ve insanımızı bi şekilde mutlu ve müreffeh kılamamış, içeride sefalete, dışarıda mahkum ve mecburiyete sürüklemiş, müstemleke yönleri ile güçlüye ve batıya kuyrukluk zilleti ile hep bağımlı kılmış mevcut sistemin çağın öncelikleri ve ihtiyaçları oranında değişmesi, yenilenmesi bir elzemken
Hain 15 temmuz darbesi sonrası oluşan birlik ve beraberlik sinerjisi ile ,toplumun bütün kesimlerinin katılımını ve karşılığını sağlayacak milli bir mütaabakatla sağlanması mümkünken
Eksik ve sorgulanabilir yönleri ile mevcut anayasal değişikliğinin alelacele millet iradesine getirilmesi toplum nezdinde kabulünün ve karşılığının önüne geçebilecektir.
Toplumun daha elzem maddi ve manevi problemlerine köklü çözüm odaklı saiklerden ziyade mevcut siyasi fiili duruma meşruiyet sağlama çabası iyiniyetle olsada taraflarca ileride süpekile ve süistimal edilebilecek,bu probleme kaynak unsurlarda devamlılık söz konusu olduğu müddetçe de hadiseyi asli mecrasından uzaklaştırabilecektir.
Şayet ülkemiz ve milletimiz olmakla-olmamak, birlikle-bölünmek aralığında kritik bir eşiğe getirildi ise
Ülkenin dışarıdan ve içeriden ihanet hançerlerini ard arda yediği bir hayati dönemeçte sekarat haline sürükleniyor ise
Mısırın,suriyenin,ırağın,libyanın,filistinin vb müslüman ülkelerin akibetinin bize kader olarak reva görülmeye çalışıldığı bir ölüm kalım mücadelesinin içerisinde ise
Haklı gerekçelerin,izahı mümkün maddeler ile zenginleştirip, ülkeyi ve milleti birlik ve baraberliğe odaklayabilecek,
İnsanımızı 21. yüzyılın gerçeklerine ve önceliklerine uyarlayabilecek, Muasır medeniyetler seviyesini süratle yakalayabilecek,
Tam Bağımsız Lider Ülke Türkiye idealini bütün müesseseleri ve dinamikleri ile yeniden inşaa ve tanzim edebilecek her nevi sistem ve anayasa değişikliği elzemdir fakat bu hayati mesele bir kaç madde ile geçiştirilemeyecek, bir oldu bitti ile savuşturulamayacak kadarda önemlidir.
Böyle bir hayati meselenin 15 temmuz hain kuşatması ve kalkışmasının akabinde oluşan milli birlik etrafında toplumun bütün kesimlerinin mütabakatını sağlıyabilecek nitelikte
Şahsi ve siyasi menfaatlerin ötesinde, milletin ve devletin yüksek menfaatleri gözetilerek Anayasanın ve mevcut neyi güdü belli olmayan sistemin değiştirilmesine yönelik reformlar elbetteki kabulü ve toplumsal karşılığı söz konusu olabilecekken
Ohal şartlarının yol açtığı toplumsal psikolojinin pekde sağlıklı değerlendirmeye ve oylamaya sebep olmayacağı bir realitedir.
Unutmayınız ki bir insan ve toplum korktuklarının ve bilmediklerinin düşmanıdır, kendisini ve geleceğini korkuya, endişeye,kaygıya sürükleyen her nevi sosyal olay ve olgunun, ortamın biran önce bitmesini sağlayabilecek bir fırtına öncesi sessizliktedir.
Şayet bir toplum rengini net ortaya koyamıyor ise, koyanların güçle odaklı bukalemunluğu baş göstermiş ise, bir toplumun aydınları yazmaktan,konuşmaktan omurgalı tutum ve davranış sergilemekten, düşünmekten, korkar hale gelmiş ise ortada sistem ve anayasa değişikliği gerçeğinden de öte ve daha büyük problem var demektir.
Ve bu toplum sürat le tedavi ve rehabiliteye muhtaçtır.
Bu endişe ve kaygılar ile ileri bir tarihte oylanacak anayasa değişikliği referandumunun, şahsi ve istikbali bir korku,savunma, kaygı,endişe içeren ruh haliyle oylanacağının, sonuca da bu ruh halinin tesir edeceğinin ve sonuç ne olursa olsun uzun vadede pekte olumlu sonuçlar doğurmayacağını ifade edebilmek içinde pekte müneccim olmaya gerek yok diye düşünüyorum.
Sonuç ne çıkar ise çıksın ister evet ister hayır olsun bir sonraki adım 2019 'u beklemeden yeni bir anayasa ve sistem değişikliğini milli bir mutabakatla sağlayabilecek, toplumun bütün kesimlerini sürece dahil edip beklenti ve problemlerine çözüm üretebilecek ve millet iradesi ile oylandıktan sonrada anında hayata geçirilecek köklü,kalıcı, devamlılığı ve sürekliliği söz konusu olabilecek değişimin gerçekleştirilmesi bir zaruri yettir.
Ve özellikle önümüzdeki referanduma size bahşedilen akıl ve irade eşliğinde yaklaşıp söz konusu değişiklik arz edecek ve sonraki hayatımıza sirayet edecek maddeleri okuyarak ve özümseyerek, sebep ve sonuç ilişkisi ile sosyal ve ictimai hayatınızla bağlantı kurarak oylamanız bir bilinç,kültür ve omurga meselesi olduğunun özellikle altını çiziyorum.
15 Temmuz gecesi harici ve dahili düşmanlara ve aslında bu milleti seven ve sevmeyen herkese ve herkesime millet olabilme iradesini gösteren Türk Milleti bu referandumda da özgür iradesini ortaya koyacak ve istiklal ve istikbaline ipotek koymaya çalışanlarada tarihi bir ders verecektir inşaallah.
Milletini mutlu ve müreffeh kılamayan, özgür ve bağımsız yaşatamayan, korku ve endişeye sürükleyen, içeride sefalete ve hüsrana, dışarıda mahkumiyete ve zaruri yete sürükleyen her nevi sistem ve zihniyet başarısızlığa ve değiştirilmeye mahkum ve mecburdur vesselam
selam-saygı-dua
Ahmet Gökhan Yazıcı
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.