26 Kasım 2024
  • Erzurum-8°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara0°C

‘EKOLOJİK DENGENİN KORUNMASINDA SANATIN ROLÜ’

Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç. Dr. Önder Yağmur ile Doktora öğrencisi Yıldız Özer tarafından ‘Ekolojik dengenin korunmasında sanatın rolü’ başlıklı bir etkinlik düzenlendi.

‘Ekolojik dengenin korunmasında sanatın rolü’

31 Mayıs 2022 Salı 18:59

Bilim merkezinde yapılan etkinliğe çok sayıda dinleyici katıldı.

‘Ekolojik dengenin korunmasında sanatın rolü’ konusu üzerinde konuşan Doç. Dr. Önder Yağmur,  Sanayi devrimi ile gelişen teknolojik ilerleme, insanlığın refahı için büyük bir gelişme olarak ifade edilir ve bu gelişme, insan hayatını kolaylaştırmak ve üretim artışına endeksli bakış açısı ile hem doğal kaynakların tüketilmesini diğer yandan da aşırı üretimden ve tüketimden kaynaklı atıklar çevre kirliliğine katkı sağlamıştır.’ dedi.

Doç. Dr. Yağmur, şunları söyledi:

‘1900’lü yılların başında gerçekleşen sanayi devrimi beraberinde, ekolojik sorunların ortaya çıkmasında ve artışında önemli bir rol oynamıştır. Sanayi devrimi ile gelişen teknolojik ilerleme, insanlığın refahı için büyük bir gelişme olarak ifade edilir ve bu gelişme,  insan hayatını kolaylaştırmak ve üretim artışına endeksli bakış açısı ile hem doğal kaynakların tüketilmesini diğer yandan da aşırı üretimden ve tüketimden kaynaklı atıklar çevre kirliliğine katkı sağlamıştır. Çevrenin kirletilmesinde insanın doğa ilişkisi bağlamında insanın doğa üzerinde insanmerkezci bir bakış açısının hakim olduğu anlaşılmaktadır. Bu süreç içinde doğanın tahakküm altına alınması ve onun varlıklarını sömürmeye onu hor kullanmaya doğru yönelmesiyle: hava, su, toprak kirliliği; biyolojik çeşitliliğin azalması, zararlı kimyasallar; soyu tükenen canlılar, ozon tabakasının zarar görmesi; küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi küresel çevre sorunlarının oluşmasına neden olurken bu durum, günümüzde giderek daha ciddi boyutlara ulaşmıştır. 

Bu anlamda ekolojik bozulmanın ekosistem üzerinde yaratmış olduğu olumsuz etkilerinden biri olan küresel ısınmanın yaratmış olduğu sera gazlarının birikmesi sonucu yeryüzünün ısınmasının etkilerini yaşamaktayız. Bu noktada bilim insanları  yerküremizin her bölgesinin aynı ölçüde ısınmadığını, Akdeniz havzasındaki ülkelerin küresel ısınmadan daha fazla etkilendiğini belirtilmektedir ve Türkiye de ki ısınmanın dünya ortalamasının iki katına yakın olduğu belirtilmektedir. Bundan dolayı Türkiye’nin kurak ve yarı kurak alanlarındaki, özellikle kentlerdeki su kaynakları sorunlarına yenilerinin ekleneceği; tarımsal ve içme amaçlı su gereksiniminin daha da artabileceği; buzulların erimesinden kaynaklanan akışın zamanlamasında ve hacmindeki değişiklik, su kaynaklarını, tarım, ulaştırma alanlarını etkileyebilirliği; deniz seviyesi yükselmesine bağlı olarak, Türkiye'nin yoğun yerleşme, turizm ve tarım alanları durumundaki, alçak taşkın-delta ve kıyı ovaları ile haliç ve riva tipi kıyıları sular altında kalabilir olacağı söz konusudur. Araştırmacılar, küresel ısınmanın neden olduğu Asya’daki devasa buzulların küçülmesiyle yüz milyonlarca insanın suya erişmede sıkıntı yaşayabileceğini belirtmektedirler. Ayrıca küresel ısınma buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının kayması gibi değişikliklere de neden olacaktır. Ayrıca bu olumsuzluklardan sadece biz değil   bizim dışımızdaki canlılarında aynı ölçüde etkileneceği ve ekosistemin işleyişinde de bozulmalar yaratmaya başladığı da gözlemlenmektedir. Bu kapsamda yapılan proje ile ekosistemin bozulmaya başladığının habercisi olan küresel ısınmanın etkilerinden olan buzulların erimesinin olumsuz sonucu üzerinden toplumların iklim sistemleri üzerindeki tehlikelerini önlemede doğa üzerindeki davranışlarımızı ve yaşam biçimlerimizi değiştirmede bir farkındalık yaratmak istenilmektedir.

 1960’lı yıllardan sonra ekolojik konulara olan farkındalığın artışı ve çevrenin korunmasına dair bilimsel alana ilişkin veriler sanat alanında küresel ölçekte iyileştirici bir yaklaşımı savunan ekolojik sanatın ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Ekolojik Sanat, tahribata uğramış alanları onarmak, çevresel konulara kalıcı çözümler bulmak, bu konuda toplumu eğitmek, doğaya dair toplumsal bilinç uyandırmak, teknoloji karşısında doğayı görünür ve değerli kılan bir bakış açısıyla zarar görmüş mekânları yeniden kazanmak, restore etmek gibi rol üstlenmiştir. Çoğu zaman sanatçının bu rolü sorunlara kesin çözümler bulmak olmasa da insanı düşünmeye sevk etmesi yeterli olmuştur. Bu bağlamda bu proje kapsamında toplumu ekolojik bir bozulma yaratan küresel ısınmanın etkilerinden biri olan buzulların erimesi ile birlikte tatlı su kaynaklarının önemli ölçüde yok olması ve de toprağın ısınmadan dolayı verimsizleşmesine neden olacağı ekolojik yıkımın ele alındığı bir sanat projesi ile ekolojik bilinç oluşturma amacı hedeflenmektedir.

Bilim Erzurumda gerçekleştirilen proje ile insanlarla birlikte tüm canlıların geleceğini nelerin beklediğinin anlaşılması ve bu anlamda alınabilecek önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesinin önem arz ettiği vurgulanarak küresel ısınmanın önlenebilmesi için yapılması gereken önlemler konusunda ailelerle birlikte daha çokta çocukların bilinçlenmesi ve farkındalıklarının artırılması amaçlanmaktadır. Bu anlamda gerçekleştirilen proje ile, küresel ısınmadan dolayı oluşacak ekolojik bozulmanın önüne geçebilmek ve farkındalık yaratmak amacı ile insan doğa birlikteliğinin yeniden kazanılması anlamında sanatın doğanın korunmasında ve onarılmasında üstlendiği rolün önemini vurgulamak, bu projenin özgün değerini oluşturmaktadır. Bu proje ile bu merkeze çocuklarını getiren ailelerle beraber çocuklarla soru cevap şeklinde yapılan ankette küresel ısınma hakkında farkındalık yaratıldığı gözlemlenmiştir. Bundan dolayı bu proje sanat aracılığı ile küresel ısınmanın ne olduğu hakkında özellikle çocukların belleğinde yerini alacaktır diyebiliriz.’

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.