19 Ocak 2025
  • Erzurum0°C
  • İstanbul10°C
  • Ankara7°C

EKONOMİDE YENİ DÖNEM! CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN CANLI YAYINDA MÜJDELERİ DUYURDU...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomi reform paketini İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde açıkladı.

Ekonomide yeni dönem! Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında müjdeleri duyurdu...

12 Mart 2021 Cuma 18:18

Erdoğan, "Açıklayacağımız reformların omurgasını, makroekonomik ve yapısal politikalar oluşturuyor. Esnaf kardeşlerime müjde vermek istiyorum. Kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, çay ocağı işletmecisi gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor ve beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz. Firmalar, istihdama kattıkları her bir ilave kişi için Kredi Garanti Fonu kefaletiyle 24 ay vadeli, ilk 6 ayı ödemesiz 100 bin liralık kredi kullanabilecektir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, reform  çalışmasının özünde ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde  büyütme amacı bulunduğunu belirterek, "Üretimde verimlilik artışı sağlayarak  potansiyel büyümemizi artıracağız. Reel ekonomiyi daha da güçlendirerek, ithal  girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran  yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz." dedi. 

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Ekonomi Reformları  Tanıtım Toplantısı"nın İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümünde  yapıldığını hatırlatarak, "Bu da bizim ekonomik bağımsızlığımızın inşallah  değişik bir yapısının açıklanmasına vesile olacak." ifadesini kullandı.
Türkiye ekonomisinin yarınlarını şekillendireceğine inandıkları reform  programının hazırlıklarının geçen yılın kasım ayından bu yana yürütüldüğünü dile  getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çalışmamızın özünde ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat  temelinde büyütme amacı bulunuyor. Üretimde verimlilik artışı sağlayarak  potansiyel büyümemizi artıracağız. Reel ekonomiyi daha da güçlendirerek, ithal  girdi kullanımını azaltmış, katma değerli üretimle ihracatta yeni rekorlar kıran  yerli ve milli bir ekonomi hedefliyoruz. Programın hazırlıkları sürecinde  arkadaşlarımız, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya  gelerek tüm talepleri ve teklifleri dinledi. Sık sık ekibimle, heyetimle bir  araya geldim ve değerlendirmeleri bu şekilde yaparak son şeklini verdik."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sonrası katılımcılara, büyükelçilere  ve uluslararası camiaya da kitapçıkların dağıtılacağını bildirdi.
 
 
Bakanlıklar ve AK Parti'nin ilgili birimleriyle program başlıklarının  masaya yatırıldığını, etkili ve kalıcı çözüm yollarının açık yüreklilikle  tartışıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz de bu süreci en başından itibaren takip ettik, yönlendirdik ve  nihai şeklini verdik. Toplantının İstiklal Marşı'mızın kabulünün 100. yılına denk  gelmiş olması da ayrı bir gurur vesilesidir. Türkiye'nin, bu 3 kelimenin altını  özellikle çiziyorum, istihsal mücadelesini, istiklal ve istikbal mücadelesi kadar  önemli görüyoruz. İşte bu anlayışla tam da İstiklal Marşı'mıza yakışır şekilde ve  aynı ruhla yaşadığımız devrin ihtiyaçlarına göre şekillendirdiğimiz yeni yol  haritasını milletimizle paylaşıyoruz. İnşallah bu yol haritasını milletimizle,  kurumlarımızla, iş dünyamızla tüm paydaşlar hep birlikte hayata geçireceğiz.  Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için gece  gündüz çalışarak hedeflerimize mutlaka ulaşacağız. Allah'ın yardımı ve  milletimizin desteğiyle o günlerin çok yakın olduğuna yürekten inanıyoruz."
 
 
"Türkiye'yi istikrar ve güven esasına göre geliştirmenin,  büyütmenin, güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yakın tarihe bakıldığında  ülkelerin ekonomilerinin en çok siyasi istikrarsızlıklardan ve güven ikliminin  bozulmasından etkilendiğinin görüldüğünü belirterek, şunları söyledi:
"İki kavram çok çok önemli. Bu, istikrardır ve güvendir. Biz de bu  tespitten hareketle, 2002 yılında ülkenin yönetimini devraldığımızdan beri  Türkiye'yi istikrar ve güven esasına göre geliştirmenin, büyütmenin,  güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye, uzunca bir dönem koalisyonların  yol açtığı istikrarsızlıkların, terör ve kaos ortamının tetiklediği güvensizlik  ikliminin ağır bedellerini ödemiştir. Bu tablo, ülkemizin uluslararası siyasi,  ekonomik, sosyal krizlere de hazırlıksız yakalanmasına yol açmıştır. Tek başımıza  iktidarda bulunduğumuz hükümetlerimiz döneminde de bu sıkıntıyı hep gördüğümüz  için sürekli tetikte olduk. Dirayetli yönetimimizle 2009 küresel krizi gibi 2013  sonrasındaki pek çok siyasi, sosyal, ekonomik, bütün bu sarsıntıları başarıyla  göğüslemeyi ve ülkemizi 2023 hedeflerinin rotasında tutmayı başardık. Esasen  ülkemizin yönetim sistemini değiştirme talebimizin gerisindeki en önemli sebep,  eski yönetim sisteminin kırılganlıklarının yol açtığı tehlikeleri yakından görmüş  olmamızdır."
 
 
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Ekonomi Reformları  Tanıtım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Cumhur İttifakı'nın anlayış birliği ve  milletin desteğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek, Türkiye'yi bu  kırılgan siyasi iklimden kalıcı olarak kurtardıklarını söyledi.
 
Artık bu ülkede hiç kimsenin, hiçbir kesimin, hiçbir odağın, millete  rağmen devleti ve toplumu yönetme hevesine kapılamayacağını vurgulayan Erdoğan,  milletin yarısından fazlasının desteğini alarak göreve gelen hiçbir yöneticinin  de layüsel davranma, ülkenin çıkarlarına aykırı hareket etme, insanları herhangi  bir sebeple ayrıştırma, dışlama şansı olmadığını aktardı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir başka ifadeyle demokratik ve ekonomik  kalkınmanın temel şartlarından biri olan siyasi istikrarı kurumsallaştırdık. Bu  aynı zamanda güven ikliminin tesisini de kolaylaştıran bir adım olmuştur.  Türkiye, bölgesel ve küresel nice krize rağmen gücünü koruyor. Hedeflerine  yürümeyi eğer sürdürebiliyorsa işte bu sayededir." diye konuştu.
 
 
Yeni yönetim sisteminin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar  boyunca ülkede istikrar ve güven ikliminin teminatı olacağına inandıklarını  vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İnşallah yeni ve sivil anayasayla birlikte bu yönde ihtiyaç duyulan  bazı adımları atacağız. Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de etkileyen  koronavirüs salgını hem 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de  yeni yönetim sistemimizin adeta bir sınamasına dönüşmüştür. Hamdolsun sağlıktan  üretime, güvenlikten sosyal dayanışmaya kadar her alanda bu sınamayı başarıyla  verdik. Elbette sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz ama bunların hiçbiri de üstesinden  gelinemeyecek hususlar değildir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki tabloya  baktığımızda Türkiye'nin bu kriz sürecinde olumlu yönde nasıl ayrıştığını daha  iyi görebiliyoruz. Mesela 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3,5 küçüldü. Küresel  ticaret yüzde 10'a yakın daraldı. Uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 42  azaldı. Küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek  seviyesini gördü. Gıda fiyatları dünya çapında son 6,5 yılın, metal fiyatları ise  son 9,5 yılın rekorunu kırdı. Salgının yıkıcı etkileri henüz sona ermediği gibi  her geçen gün yeni tehditler ortaya çıkıyor."
 
 
"Analizler 2023 yılına kadar dahi 85 yoksul ülkenin aşıya  ulaşamayacağına işaret ediyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aşı ve ilaç alanındaki  gelişmelerin elbette umutları artırdığını dile getirerek, şunları aktardı:
"Bununla birlikte 100'ün üzerinde ülkenin hala aşıya erişememiş  olmasını dünyadaki eşitsizliğin ve adaletsizliğin çarpıcı bir örneği olarak  hafızalarımıza nakşediyoruz. Üstelik yapılan analizler 2023 yılına kadar dahi 85  yoksul ülkenin aşıya ulaşamayacağına işaret ediyor. Halbuki aşı ve ilaç adil bir  şekilde tüm ülkelerin kullanımına açılmadıkça dünyanın zenginlerinin de huzur  bulamayacağı, büyük ekonomilerin istikrar kazanamayacağı ortadadır.
 
"Ekonomisini büyütebilen nadir ülkelerden biri olmayı başardık"
Erdoğan, "Peki dünyada bunlar yaşanırken Türkiye ne yaptı?" diye  sorarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendini nasıl farklılaştırdı? Eğer böyle bir şey sorarsanız cevabımız  gayet basittir. Öncelikle hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için devletimizin  tüm imkanlarını seferber ettik. Elimizdeki imkanları kendi vatandaşlarımızla  birlikte tüm dostlarımız ve kardeşlerimizle de paylaştık. Güçlü sağlık altyapımız  ve herkesi kapsayan adil sosyal güvenlik sistemimiz sayesinde hiçbir insanımızı  salgın karşısında çaresiz ve tek başına bırakmadık. Sosyal destek  programlarımızın kapsayıcılığını genişleterek, şartlarını kolaylaştırarak,  işlemlerini hızlandırarak, ihtiyaç sahibi herkesin yanında olduk. Böylece  salgının ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal tehditlere karşı güçlü bir direnç  sergiledik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı koordinasyon ve  yönetim kapasitesiyle proaktif, esnek ve etkili politikaları hayata geçirerek  Türkiye'yi pek çok ülkeden olumlu yönde ayrıştırmayı başardık. Hepsinden önemlisi  Türkiye'nin her türlü farklı senaryoya hazırlıklı olduğunu ve hızlı hareket  edebildiğini tüm dünyaya gösterdik. Salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8  oranında büyüdük. G20 ülkeleri arasında ekonomisini reel olarak büyütmeyi başaran  iki ülkeden biri olduk ve Çin'in ardından 2. sırada yer aldık. Özellikle yılın  ikinci yarısında aldığımız tedbirler ve ekonomiyi canlandırmaya yönelik destek  paketlerimiz sayesinde dünyada ekonomisini büyütebilen nadir ülkelerden biri  olmayı başardık. Sanayimizdeki üretim çeşitliliği, değişikliklere adapte olabilme  kabiliyetimiz ve yetkin insan kaynağımız en büyük avantajlarımızdır."
 
 
Diğer yandan üzerine daha güçlü biçimde odaklanmaları gereken hususlar  olduğunu da bildiklerine işaret eden Erdoğan, "İktidarlarımız döneminde  karşılaştığımız her problemin üzerine nasıl çözüm odaklı bir şekilde ısrarla  gitmişsek, bugün de aynısını yapıyoruz. Ülkemizi güçlendirecek reformları hayata  geçirecek adımları hiç tereddüt etmeden atıyoruz." dedi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planı'nı açıkladıklarını  hatırlatarak, bugün de hem özel sektörü teşvik edici hem de kamu tarafını  disipline edici unsurlar taşıyan Ekonomik Reformları kamuoyunun takdirine  sunduklarını söyledi.
 
"Bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik, görmezden  gelmedik"
Reform programıyla güçlü yönleri perçinlerken sorun gördükleri alanlar  için de gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan çözümler getirdiklerini vurgulayan  Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik, görmezden  gelmedik. Değişimin, dönüşümün, gelişmenin ve tekamülün hayatın bir gerçeği  olduğuna, dolayısıyla süreklilik içerdiğine inanıyoruz. Yıllardır hep bu  anlayışla çalıştık, şimdi de aynı hissiyatla milletimizin huzurundayız. Salgınla  mücadeleyi kazanmakta kararlı olduğumuz 2021'i ortada vadede nitelikli büyüme  dönemine girişin de hazırlık yılı olarak değerlendiriyoruz. Türkiye, salgın  sonrası özellikle bu dönemin ekonomik yapılanmasına uygun şekilde sürdürülebilir,  güçlü ve kaliteli bir büyümeyi mutlaka ama mutlaka yakalayacaktır. Büyümenin  toplumun her kesiminin refahını artıracak istikamette gerçekleşmesi olmazsa  olmazımızdır. Bu süreçte tüm politikalarımızı makroekonomik istikrarı  güçlendirecek, verimliliği temel alan rekabetçi yatırımları ve üretimi  destekleyecek şeffaf ve öngörülebilir bir yönetim anlayışıyla hayata  geçiriyoruz."
 
 
 
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Ekonomi Reformları  Tanıtım Toplantısı"ndaki konuşmasında, güçlü, sağlam ve her türlü şoka karşı  dirençli bir ekonomiye giden yolun makro ekonomik istikrarın tesisinden ve  devamlılığından geçtiğini söyledi.
 
İstikrarı sürdürmek için makro politikalar yanında bir dizi yapısal  tedbirin ve dönüşümün gerçekleştirilmesinin şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu  sebeple açıklanacak reformların omurgasını makro ekonomik ve yapısal  politikaların oluşturduğunu kaydetti.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, makro ekonomik istikrar kapsamında kamu  maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına  odaklandıklarını dile getirerek, "Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal  yapının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, iç ticaretin  kolaylaştırılması, rekabet politikaları, piyasa gözetimi ve denetimini reform  kapsamımıza aldık." diye konuştu.
 
 
İlk reform alanının risklere karşı daha güçlü bir kamu maliyesi  yapısını oluşturmak olacağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Son 18 yıldır hep olduğu gibi önümüzdeki dönemde de güven ve  istikrara dayalı mali disiplin en temel önceliğimizdir. İkide bir 'fiyat  istikrarı, fiyat istikrarı' diyorlar ya biz onu atıp bir kenara koyduk. Şimdi  yeni dönem az önce anlattığım gibi aslında dört temelin üzerinde bina edilecek.  Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu amaçla harcama disiplini, kamu borç  yönetimi, vergi düzenlemeleri, kamu alım ihaleleri, kamu özel iş birlikleri ve  kamu iktisadi teşebbüsleri gibi hususları kapsayan yeni politikaları şimdi bu  dönemde hayata geçiriyoruz. Harcama disiplini konusunda önceliği vatandaşa hizmet  etmenin en önemli aracı olan bütçe politikalarına veriyoruz. Meclis'in bütçe  hakkının kapsamını genişletirken şeffaflık ve hesap verebilirliği artırıyoruz.  Bunun için iki önemli politika değişikliğine gidiyoruz. İlk olarak döner  sermayeleri gözden geçiriyor, verimli olmayanları kapatıyor ve diğerlerini de  kademeli şekilde merkezi yönetim bütçesine, dolayısıyla Meclis denetimi kapsamına  alıyoruz. İkinci olarak bütçe dışında gerçekleştirilen özel hesap uygulamalarını  acil ve zorunlu olanlarla sınırlandırarak bu kriterleri karşılamayanları yine  kademeli olarak kaldırıyoruz. Böylece bütçede birlik ilkesini güçlendirmiş  oluyoruz."
 
 
"Kamuda taşıt alımı ve kiralanması gibi harcamalara sınırlama  getiriyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, israfa kesinlikle tahammülleri olmadığı için  kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri  hayata geçireceklerini belirterek, "Kamuda taşıt alımı ve kiralanması, temsil ve  ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz." dedi.
 
Bunların ayrıntılarının kamuoyuna duyurulacağını dile getiren Erdoğan,  takibinin de yakından yapılacağını anlattı.
 
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bir gereği olarak kamu  kurumlarının teşkilatlanmasını, yönetim verimliliği ve etkinliği ilkeleri  çerçevesinde güçlendireceklerini belirterek, kamu personeliyle ilgili iş ve  işlemlerin tek bir idare tarafından yönetilmesini sağlayacaklarını kaydetti.
 
 
Mahalli idarelerde mali disiplini güçlendirecek düzenlemeler
Kamu idaresinin bir bütün olduğu anlayışıyla merkezi yönetimin yanı  sıra yerel yönetimlerle de tasarrufçu bir bakış açısının oluşmasını  hedeflediklerini ifade eden Erdoğan, mahalli idarelerde mali disiplini  güçlendirecek ve borç stokunun artmasını önleyecek düzenlemeler yaptıklarını  söyledi.
 
Buradan sağlanacak kapasite artışıyla merkezi yönetim üzerindeki  finansal yüklerin de hafifletileceğini vurgulayan Erdoğan, harcama alanında en  temel hassasiyetlerden birinin de devletin sunduğu sosyal yardımların ihtiyaç  sahibi ailelere ulaşmasında en ufak bir adaletsizliğin yaşanmaması olduğunu  belirtti.
 
Bunun için merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal yardım verilerini  Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi'ne entegre ederek veri paylaşımının  sağlanacağını dile getiren Erdoğan, "Şeffaflığı artırmak gayesiyle bütçe  sonuçlarını, politika gelişmelerini ve hedeflerimizi üç ayda bir Kamu Maliyesi  Raporu'yla milletimizle paylaşıyoruz. Halkımızın ödediği her bir kuruş verginin  nerelere harcandığını çok daha net görebilmesi için maliye politika  uygulamalarını yakından takip edebilmesini temin ediyoruz." şeklinde konuştu.
 
 
"Nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünlerde pek çok ülkenin milli gelirinin  katbekat üzerine çıkan borçlarının sıkıntısıyla uğraştığını, Türkiye'nin kamu  borcunun milli gelire oranının ise yüzde 41 seviyesinde olduğunu söyledi.
 
Buna karşılık Avrupa Birliği ülkelerinin borçluluk ortalamasının yüzde  90'a yakın olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yıllardır uyguladığımız mali disiplin geleneği sayesinde güçlü bir  borç yönetimi çerçevesine sahibiz. Borç yönetimini bütçe finansmanı için  borçlanmanın yanında borç stokunun yapısını da idare etme yaklaşımıyla  yürütüyoruz. Bu çerçevede borç stokunun dış şoklara karşı duyarlılığını  azaltabilmek için döviz cinsi borçların toplam borç stoku içerisindeki payını  düşürüyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak Türk lirası cinsi  senetleri kullanacağız. Borçlanmanın ortalama vadesini piyasa şartlarıyla uyumlu  olarak artırıyoruz. Hazine nakit yönetimini de daha güçlü hale getiriyoruz. Bunun  için hazinenin kullanımı dışında kalan kurumların hesabını tek hazine kurumlar  hesabı sisteminde toplayarak nakit yönetiminde verimliliği sağlıyoruz."
 
 
"Vergi politikalarını sadeleştiriyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin risk primini düşürerek  borçlanma maliyetlerini aşağıya çekecek politikaları tahkim ettiklerini  belirterek, kamu maliyesinin gelir tarafını oluşturan vergi politikalarını hem  sadeleştirdiklerini hem de öngörülebilirliği artıran adımlar attıklarını  kaydetti.
 
Esnafa güzel bir müjde vermek istediğini belirten Erdoğan, şöyle devam  etti:
"Salgın döneminde esnafımızın ne gibi zorluklarla mücadele ettiğini  biliyoruz. Reform paketimizde dar gelirli küçük esnafımıza yönelik bir vergi  muafiyeti de yer alıyor. Basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı,  tuhafiyeci, marangoz, tornacı, çay ocağı işletmecisi, terzi ve tamirci gibi  yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan  yükümlülüklerini de kaldırıyoruz. Kapsama giren esnafımızı çok ciddi olarak  rahatlatacağına inandığım bu kararın şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Vergi  Usul Kanunu'nu kayıt dışılığı azaltacak ve vergiye uyumu teşvik edecek şekilde  güncelliyoruz. Güncelleme sonrasında mükelleflerimizin noter tasdiki, muhafaza ve  bildirim gibi yükümlülükleri önemli ölçüde hafifletilmiş olacaktır. Vergi  cezalarında uzlaşma kapsamını genişletiyoruz. Elektronik defter ve elektronik  belge kullanımı uygulamasını kademeli olarak yaygınlaştırarak vergi kayıp ve  kaçağını azaltıyoruz. Vatandaşlarımız vergi dairesine bizzat gitmeden işlemlerini  dijital ortamda yapabilsinler diye 7 gün 24 saat hizmet verecek Türkiye Dijital  Vergi Dairesi uygulamasını başlatıyoruz."
 
 
Uluslararası yatırımcıların vergi konusunda karşılaştıkları sorunları  da reform kapsamına aldıklarını anlatan Erdoğan, bu çerçevede ortaya çıkabilecek  muhtemel sıkıntıları engellemek amacıyla Çifte Vergilendirmeyi Önleme  Anlaşmalarını revize ettiklerini bildirdi.
 
Birden fazla ülkeyi ilgilendiren vergi meselelerinde karşılıklı  anlaşma yöntemini daha yoğun şekilde kullanacaklarının altını çizen Erdoğan,  şöyle konuştu:
"Yatırımcı güvenini ve vergideki öngörülebilirliği artırmak amacıyla  Peşin Fiyatlandırma Anlaşmalarını yaygınlaştırıyoruz. Kamuya süresinde ödenmeyen  borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesini sağlayarak,  vatandaşlarımızın sıklıkla karşılaştıkları problemlerden birine daha çözüm  getiriyoruz. Vergi denetiminde standart, öngörülebilir ve haksız rekabeti önleyen  modellere geçiyoruz. Bu sayede vergi incelemelerinde sektörler ve konular  itibarıyla ortaya çıkabilen farklı uygulamaları ortadan kaldırıyoruz. Özellikle  dijitalleşmenin getirdiği hızdan faydalanarak, mükelleflerimizin uzun süreye  yayılan denetimlerden kaynaklanan sıkıntılarını da çözüyoruz. Elektronik  tebligat, elektronik inceleme, elektronik tutanak ve elektronik raporu içeren  Dijital Vergi Denetimi Sistemini geliştirerek, vergi inceleme sürelerini  kısaltıyoruz."
 
 
Kamu alım ihalelerine yeni sistem
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu harcamalarıyla ilgili en önemli  reformlardan birini de kamu alım ihalelerinde yaptıklarını belirterek, şöyle  devam etti:
"Kamu alım ihalelerinde yeni ve dijital bir sisteme geçiyoruz. Önemli  ölçüde azaltacağımız kamu alım ihalelerindeki istisnalardan muhafaza edilecekleri  de disiplin altına alıyoruz. Ayrıca Sektörel Kamu Alımları Kanunu'nu çıkarmak  için de hazırlıklara başlıyoruz. Kamu ihalelerine katılacak firmaların liyakat ve  yetkinliklerini ihaleden önce objektif şekilde tespit ederek, kamuoyuyla  paylaşıyoruz. Dijital olarak işleyecek bu sertifikasyon sistemi herkese açık  olacaktır. Bu sistem üzerinden yapılacak ihalelerin daha hızlı, daha kolay ve  daha az maliyetle gerçekleştirilmesini temin ediyoruz. Kamunun ekonomide ölçek  oluşturma gücünden azami seviyede faydalanmak istiyoruz. Bu çerçevede kamu  alımlarını yerli ürünlere yönlendirerek, yurt içi sanayinin gelişmesine,  çeşitlenmesine ve büyümesine katkı sağlıyoruz. Stratejik sektörlerdeki ürünler  için yerliliği artıracak ve teknoloji transferini sağlayacak alım garantilerinin  önünü açıyoruz. Kamunun ithal ürün kullanımını azaltmak için Sanayileşme İcra  Komitemizin çatısı altında Merkezi İzleme Sistemi kuruyoruz. Oluşturacağımız  ihale şartname havuzlarıyla kamu alımlarına standart getiriyoruz."
 
 
Kamu Özel İşbirliği Kanunu
Erdoğan, kamu-özel işbirliği projelerinin en somut örneğinin şehir  hastaneleri olduğunu ve bu uygulamanın başarısının tüm dünyanın takdirini  kazandığını söyledi. Bu uygulamayı bir üst seviyeye taşımak amacıyla Kamu Özel  İşbirliği Kanunu'nun çıkarılmasını planladıklarını anlatan Erdoğan, şu  değerlendirmede bulundu:
"Böylece yatırımcıların tek bir kanun ile muhatap olmasını, projelerin  hukuki altyapısının güçlendirilmesini, sektörler ve projeler arasında öncelikli  hale getirilmesini, süreçlerin daha öngörülebilir hale gelmesini hedefliyoruz.  Kamu iktisadi teşebbüslerimizi günün ihtiyaçları ışığında reforma tabi tutmak  üzere bir çalışma başlatıyoruz. Amacımız mevcut kamu iktisadi teşekküllerimizden  güçlü ve rekabetçi küresel şirketler çıkartmaktır. Hatırlanacağı üzere 2009  küresel krizini takip eden dönemde uyguladığımız politikalarla tüm dünyada takdir  edilen bir başarı elde etmiştik. Bu dönemde de hayata geçireceğimiz kamu maliyesi  reformları sayesinde, yine pek çok ülkeden pozitif yönde ayrışarak yeni bir  başarı hikayesi yazmakta kararlıyız. Bu sene için yüzde 4,3'ten yüzde 3,5'e  revize ettiğimiz bütçe açığı hedefine, mali disiplinden taviz vermeden  ulaşacağız."
 
 
"Hedefimiz tek haneli düşük enflasyon oranlarına ulaşmaktır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgının devam etme riskini göz  ardı etmediklerini, bütçede bu amaçla var olan mali alanı yeteri kadar  genişleterek, salgın ve benzeri fevkalade durumların gerektirdiği ihtiyaçları  karşılamak için kullanacaklarını söyledi.
 
Erdoğan, enflasyonla mücadele konusunda yürütülecek çalışmaları da  şöyle sıraladı:
"Öncelikli gündem maddelerimizden birisi de enflasyonla mücadele  olacaktır. Hedefimiz tek haneli düşük enflasyon oranlarına ulaşmaktır.  Yatırımlarda öngörülebilirliği azaltan, vatandaşımızın günlük hayatına olumsuz  etkileri olan enflasyonla mücadeleyi ilk kez vermiyoruz. Biz bir dönem yüzde  100'leri geçen enflasyonu son olarak yüzde 30'lar civarından alıp tek hanelere  düşürmüş bir yönetimiz. Enflasyondaki yükselmenin hem yapısal hem de dönemsel  sebepleri vardır. Küresel gıda fiyatlarındaki yükselişe biraz önce değinmiştim.  Ülkeler bu sene dünya genelinde beklenen kuraklık ve salgının sürüyor olması  sebebiyle gıda stoklarını artırma eğilimindeler. Bu durum gıda fiyatlarında  öngörülebilirliği azaltıyor, Gıda Komitesinin politika önerilerini  şekillendirebilmesini ve piyasanın etkin çalışabilmesini temin için veri akışını  sağlayacak bir erken uyarı sistemi kuruyoruz. Erken uyarı sistemi üzerinden  özellikle üretim, toptan ve perakende aşamasında gıda zincirinin tamamı anlık  olarak takip edilerek raporlanacaktır. Sistemin getirdiği anlık veri akışı  sayesinde karar alma hızımız artacaktır."
 
 
"Gıda bankacılığı sistemini cazip hale getirerek yaygınlaştırıyoruz"
Gıda tarafında kayıp ve israfın azaltılması için de harekete  geçtiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Büyük bir üzüntüyle belirtmek  isterim ki ülkemizde yılda 19 milyon ton gıda israf ediliyor. Üretilen sebze ve  meyvelerin en az yüzde 25'i, çeşitli sahalarda israf oluyor. Hizmet sektöründe  işletme başına israf, yılda 4 tonun üzerindedir. Bu gidişata dur demek için  harekete geçiyoruz. Tarlada ve hallerde kalan taze meyve ve sebzeleri piyasaya  kazandıracak mekanizmalar geliştiriyoruz. Bu ürünleri dijital tarım pazarına  dahil ederek hızla alıcılarla buluşmasını sağlıyoruz. Dijital tarım pazarı  sayesinde her ölçekteki çiftçi, ürünü için pazar bulabilecek, tüketici ve esnaf  da istediği kalitede ürün tedarik edebilecektir. Sebze ve meyvede zayiatı azaltan  soğuk zincirleri daha fazla destekliyoruz. Gıda bankacılığı sistemini cazip hale  getirerek yaygınlaştırıyoruz. Tarımsal üretimde öngörülebilirliği artırmak ve  fiyat dalgalanmalarının önüne geçmek için, sözleşmeli tarım mekanizmaları  geliştiriyoruz." şeklinde konuştu.
 
İşlenmemiş gıda fiyatlarında aracılık maliyetlerinin düşürülmesine  katkı sağlayacak Hal Yasası ile ilgili çalışmaları da hızla tamamladıklarını  belirten Erdoğan, "Yıllık cirosu 500 milyar lira olan gıda sektöründe yaşanan  israfı sadece yüzde 2 azaltsak, 10 milyar liralık bir tasarruf elde etmiş  olacağız. Bu gelişme, suni fiyat dalgalanmalarının da önüne geçecektir." dedi.
 
 
Enflasyonda risk oluşturan yapısal şokları değerlendirmek, gerekli  politikaları belirlemek ve yönetmek için Fiyat İstikrarı Komitesi'ni tesis  edeceklerini aktaran Erdoğan, "Hazine ve Maliye, Sanayi ve Teknoloji, Enerji ve  Tabii Kaynaklar, Ticaret ve Tarım Bakanlıklarının yer alacağı bu komitenin,  enflasyonla mücadelede etkinliği artıracağına inanıyoruz. Özellikle enflasyonla  mücadelede beklentilerin yönetilmesi ve enflasyon ataletinin kırılması da özel  bir öneme sahiptir. Bu amaçla, kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatlardaki  artışlar, gerçekleşen enflasyon yerine hedef enflasyona göre yapılacaktır." diye  konuştu.
 
Erdoğan, finansal istikrarın sağlanması ve finans sektörünün  geliştirilmesinin de öncelikli konular arasında olduğunu dile getirdi.
 
 
Türk Bankacılık Sistemi'nin sermaye yeterliliği, likidite, karlılık ve  aktif kalite gibi finansal sağlamlık göstergelerinde, pek çok ülkeye kıyasla  güçlü bir görünüme sahip olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sektörün sahip olduğu gücü koruyup, bağışıklığını daha da  kuvvetlendirmek istiyoruz. Salgının gecikmeli yansıyabilecek olumsuz etkilerini  şimdiden bertaraf etmek ve bankacılık sektörünün aktif kalitesini daha da  iyileştirmek üzere bazı tedbirler alıyoruz. Bu tedbirlerin başında, sorunlu  kredisi bulunsa da yaşama şansı olan şirketlerin doğru yönlendirilmesi geliyor.  Sıkıntı yaşayan şirketlerin hayatta kalabilmelerini temin için bankacılık  sektöründe operasyonel yeniden yapılandırma ve firma rehabilitasyon  fonksiyonlarının oluşturulmasını teşvik ediyoruz. Ayrıca, sorunlu kredilere  yönelik Girişim Sermayesi Fonlarının kurulması amacıyla mevzuat altyapısı  oluşturuyoruz. Varlık yönetim şirketlerinin rekabetçi ve kurumsal bir yapıda  faaliyet gösterebilmeleri için, bu şirketlere uygulanan damga, harç ve kaynak  kullanımını destekleme fonu kesintisi istisnasını süresiz hale getiriyoruz.  Böylece, bankacılık sektörünün aktif kalitesini iyileştirirken, borçlular için de  daha hızlı, esnek ve düşük maliyetli çözümler üretilmesini sağlıyoruz."
 
 
"Uluslararası standartlarda bir katılım finans tahkim mekanizması  kuruyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer taraftan katılım finans sektörünün  gelişimini hızlandıracak yeknesak bir kanuni düzenleme hazırladıklarını, bu  düzenlemeyle katılım finans sektörü tek çatı altında toplanırken, sektöre yönelik  bir Merkezi Danışma Kurulu'nun da hayata geçtiğini anlattı.
 
Uluslararası standartlarda bir katılım finans tahkim mekanizması  kuracaklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Finans sektörünün kurumsal altyapısını geliştirmek için de bir dizi  adım atıyoruz. Bu maksatla ülkemizin tüm kredi ve risk verilerinin toplandığı  Risk Merkezi'ni yeniden yapılandırıyoruz. Kartlı ödeme sistemleri alanında  ülkemizin markası olan TROY'u, ayrı bir şirket çatısı altına alıyoruz. Amacımız,  bu alanda muadilleriyle rekabet edebilecek güçlü bir yerli markanın oluşmasını  sağlayarak, dışarıya ödediğimiz komisyonları azaltmaktır. Dijital paranın  ekonomik, teknolojik ve hukuki altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz.  Tüketiciyi koruyacak bir gözetim mekanizması tesis ederek, bankalarla müşterileri  arasındaki ilişkileri daha şeffaf bir yapıya kavuşturuyoruz."
 
 
"Çevreye duyarlı yatırımların finansman imkanlarını  çeşitlendiriyoruz"
Finans sisteminin bir diğer sacayağı olan sermaye piyasaları alanında  da önemli düzenlemeler yapacaklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şirketlerin finansman ihtiyaçlarını öz kaynakla yapmalarını teşvik  ederek, halka arz süreçlerini kolaylaştırıyoruz. Sermaye piyasalarında ürün  çeşitliliğini artırmak için Proje Finansmanı Fonu ve Projeye Dayalı Menkul  Kıymetlere ilişkin düzenlemeleri tamamlıyoruz. Böylece altyapı, ulaşım, enerji,  haberleşme ve sağlık alanlarındaki projelerin sermaye piyasaları yoluyla da  finanse edilmesini sağlıyoruz. Hatta bu yatırımlara vatandaşlarımızın da iştirak  edebilmesini mümkün hale getiriyoruz. Çevreye duyarlı yatırımların finansman  imkanlarını çeşitlendiriyoruz. Uluslararası finans piyasalarında yoğun talep  gören yeşil tahvil piyasasına dönük altyapıyı oluşturarak, bu ihraçları da teşvik  ediyoruz. Yenilenebilir enerji, temiz içme suyu, karbon emisyonunu azaltan  elektrikli ya da hibrit ulaşım araçları gibi yatırımlar, bu tür ihraçlarla  finanse edilebilecektir. Reel sektör şirketlerimizin tahvil ihraçlarını  özendirmek için Tahvil Garanti Fonu kuruyoruz. Bu fon, herhangi bir temerrüt  durumunda yatırımcılara paralarının bir kısmını alma garantisi verecektir.  Sağlanan garanti sayesinde, hem tahvil ihraç eden şirketler daha düşük maliyetle  tahvil çıkarılabilecek, hem de yatırımcı talebi artacaktır."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şirketlerden kısaca özetlediği bu imkanlardan  en iyi şekilde faydalanarak, işlerini geliştirmelerini, büyütmelerini ve  istihdamı artırmalarını beklediklerini ifade etti.
 
 
"Bireysel Emeklilik Sistemini çok daha geniş kesimlere  yaygınlaştırıyoruz"
Finansal sektörün sigortacılık ayağını da ihmal etmeyerek, Bireysel  Emeklilik Sistemi'nin derinleşmesine ve gelişmesine katkı sağlayacaklarını  belirten Erdoğan, "Sektörün 18 senede gösterdiği performans, sistemin halkımız  nezdindeki konumunu güçlendirmiştir. İçinden geçtiğimiz dönem bize, bu alanda  yeni reformların vaktinin geldiğini gösteriyor. Bireysel Emeklilik Sistemini çok  daha geniş kesimlere yaygınlaştırıyoruz. Nüfusumuzun yüzde 25’ini oluşturan 18  yaş altındaki çocuklarımızın sisteme girebilmesinin önündeki engelleri  kaldırıyoruz. Böylece, tasarruf alışkanlığının ve finansal okur-yazarlık  bilincinin küçük yaşlardan itibaren kazandırılmasını teşvik ediyoruz.  Çocuklarımızın geleceğini güvence altına almak için, bu süreci yüzde 25 devlet  katkısıyla destekleyerek, kamunun üzerine düşen sorumluluğu da yerine  getiriyoruz. Sandık, vakıf ve dernek gibi kuruluşlardaki emeklilik  birikimlerinin, 2023 yılı sonuna kadar Bireysel Emeklilik Sistemine aktarımına  imkan veriyoruz. Ayrıca sistemi; eğitim, sağlık ve hayat sigortaları gibi çeşitli  tasarruf ürünleriyle entegre ederek, uygun maliyetler ve devlet destekleriyle  vatandaşlarımızın hizmetine sunuyoruz." diye konuştu.
 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sermaye ve finans piyasalarında bir diğer  önemli adımı genç girişimciler için attıklarına dikkati çekti.
 
Türkiye'nin teknolojiyi odağına alan girişimlerde ciddi bir  potansiyele sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, "Öyle cevval gençlerimiz var ki  oyundan biyoteknolojiye, fintekten siber güvenliğe kadar pek çok alanda, gelecek  vadeden teknolojiler geliştiriyor, yenilikçi işlere imza atıyorlar. Gururumuzu  kabartan bu gibi projeler aksamasın ve girişimcilik ekosistemi belirli bir  olgunluğa erişsin diye kitle fonlaması platformlarını hayata geçiriyoruz."  ifadelerini kullandı.
 
  
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Ekonomi Reformları  Tanıtım Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, cari açıkla mücadelede 3 temel  politikayı takip edeceklerini belirterek, "İlk olarak, yapısal cari açığa  odaklanıyoruz. İkinci önceliğimiz, ihracatın tabana yayılmasını sağlayarak,  potansiyeli olup hiç ihracat yapmamış KOBİ'leri ihracata teşvik etmektir. Üçüncü  ve son alanımız ise sanayide yeşil dönüşümü desteklemektir." dedi.
 
"Bu temel politikaların detaylarına girmeden önce dikkatinizi 1962  yılından bugüne ülkemizin ihracat serüvenine çekmek istiyorum." diyen Erdoğan,  görüntüde takip edilen alanın adının ürün uzayı olduğunu, hangi malların ihraç  edildiğinin, sektörlerin ve hatta bu sektörlerin birbirleriyle ilişkisinin  buradan izlenebildiğini kaydetti.
 
 
Erdoğan, 1962'de çoğunlukla tarım ürünleriyle sınırlı sayıda maden  ihraç edildiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Yıllar itibarıyla ihracatın niteliğindeki değişime baktığımızda  1960'larda ve 1970'lerde pek bir dinamizm göremiyoruz. Devamında 1980 sonrası  dönemde ihracatta çeşitlilik artmaya başlıyor. Bu dönemde ihracat sepetimize  tekstil, ana metaller ve bazı kimyasal ürünler dahil oluyor. Siyasi  istikrarsızlığın hakim olduğu 1990'larda ihracatımız da aynı kaderi paylaşıyor.  Bizim iktidarımızla birlikte 2002'den sonra ise ihracatımızda görülmemiş bir  hareketlilik başlıyor. Makine ihracatı, beyaz eşya ihracatı, ekipman ihracatı  hızla artıyor. 60 küsur sene sonra nihayet bu dönemde sanayide büyük bir  gelişime, üretimde ve ihracatta kayda değer bir çeşitlenmeye şahitlik ediyoruz.  Hemen arkamda Türkiye'nin ürün uzayını izleyebiliyoruz. Bu başarıyı takdir  etmekle birlikte yeterli görmüyoruz. Sanayide ithal ara malına bağımlılığımızın  yüksekliği ve teknoloji yoğunluğunun arzu ettiğimiz seviyelerde olmaması  sebebiyle ihracatımızın kilogram başına değeri düşüktür. Yapısal cari açıkla  mücadele işte bu yüzden önemli, işte bu yüzden gereklidir."
 
 
"Cumhurbaşkanlığına bağlı Sağlık Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz"
"Sanayimizde kapasite artışı sağlayacak ve rekabet gücümüzü bir üst  basamağa taşıyacak adımlar atıyoruz." diyen Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Özellikle kredi garanti fonu teminatıyla 5. ve 6. bölgelerde  yapılacak imalata dayalı ithal ikamesini sağlayan ve ihracatı önceleyen  yatırımlara uzun vadeli cazip kredi destekleri veriyoruz. İmalat sanayimizi,  küresel değer zincirlerine daha güçlü bir şekilde entegre etmek üzere hedef  ülkeler özelinde destek programlarını uygulamaya koyuyoruz. Yenilikçi ve güçlü  bir sağlık endüstrisinin geliştirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanlığına bağlı Sağlık  Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz. Bu yeni bir adım. İlaçtan aşıya medikal  cihazlardan biyoteknolojik ürünlere kadar pek çok stratejik malzemenin yurt içi  imkanlarla rekabetçi bir şekilde geliştirilmesi ve üretilmesi çalışmaları bu  Başkanlığın sorumluluğunda yürütülecektir."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni gelişen teknolojilerde de söz sahibi olmak  istediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bilindiği gibi dijital dönüşüm ve yapay zeka temelli tüm  teknolojilerin tabanında yazılım bulunuyor. Ekonomide rekabet gücü kazanma, doğru  veriye ulaşma, veriyi analiz etme ve en uygun çözümleri geliştirme konusunda da  yine yazılım teknolojilerine ihtiyaç duyuyoruz. Ülkemizin bu alandaki  kabiliyetlerini geliştirmek, genç istihdamını teşvik etmek ve küresel rekabet  gücü kazanmak için Cumhurbaşkanlığı himayesinde bir de Yazılım ve Donanım  Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz. Bu iki yeni yapı tıpkı Savunma Sanayinde  olduğu gibi sağlıkta ve yazılımda yerlilik oranlarının artmasına hizmet ederek,  yurt içi ekosistemi besleyecek ve ülkemize yeni üstünlük alanları  kazandıracaktır."
 
 
"EXİMBANK'ı ihtiyaçları ve uluslararası uygulamaları dikkate alarak  yeniden yapılandırıyoruz"
Erdoğan, cari açığı sürükleyen, özellikle tetikleyen faktörlerden bir  diğeri olan enerji alanında ham madde zengini bir ülke olmadıklarının ortada  olduğunu, bunun için enerjide dışa bağımlılığı azaltan politikaları etkin şekilde  uygulamayı sürdüreceklerini ifade etti.
 
Enerji verimliliği desteklerinin kapsamını genişlettiklerine işaret  eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Elektrik enerjisi depolama tesislerinin kurulmasına yönelik yasal alt  yapıyı tamamlıyoruz. Doğalgaz piyasasını yeniden yapılandırarak bu alanı  rekabetçi bir temelde geliştiriyoruz. Madencilik, petrol ve doğalgaz arama ve  üretiminde yatırım ortamını iyileştiriyor, yatırım güvencesini artırıyoruz. İhraç  ürünlerimizin daha hızlı ve daha düşük maliyetle pazarlara erişimi için yurt  dışında lojistik merkezleri kuruyoruz. Yeni nesil ihtisas serbest bölgelerini  faaliyete geçirerek, yüksek teknolojili mal ve hizmet üretiminde kümelenmeyi  teşvik ediyoruz. EXİMBANK'ı ihtiyaçları ve uluslararası uygulamaları dikkate  alarak yeniden yapılandırıyoruz. Aynı şekilde kredi garanti fonunu da katma  değeri yüksek üretimi ve nitelikli istihdamı uygun maliyetli selektif kredilerle  destekleyecek şekilde geliştiriyoruz."
 
"İŞKUR desteklerinde revizyona gidiyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin gücünü, genç ve nitelikli insan  kaynağından alan bir ülke olduğunu, "taşı sıksa suyunu çıkartacak" enerjiye  sahip, dinamik, üretken, kabiliyetli ve kıpır kıpır bir gençliği olduğunu  belirtti.
"Bu evlatlarımızın istihdamını artırmak ve yeteneklerini geliştirmek  için kolları sıvıyoruz." diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Mesleki eğitim merkezlerini gençler için cazip kılmak amacıyla  çocuklarımızın kalfalık döneminde aldıkları ücretleri yükseltiyoruz. Bu  merkezlerde eğitim gören öğrencilerin ücretlerini kamu olarak üstleniyor ve  sanayici üzerindeki yükü kaldırıyoruz. İş gücümüzü geleceğin alanlarına bugünden  yönlendirmek için il il sektörel beceri haritaları oluşturuyoruz. Geleceğin  mesleklerinde yeni iş imkanları oluşturmak için İŞKUR desteklerinde revizyona  gidiyoruz. Gençlerin dijital yetkinliklerini geliştirebileceği uzun dönem staj  programlarını destekliyoruz. Mevcut istihdam teşviklerinin etkinliklerini gözden  geçirerek mükerrerliğe sebep olan uygulamaları belirliyor, sistemde  sadeleştirmeye gidiyoruz."
 
 
"Salgının istihdam piyasalarında oluşturduğu tahribatı gidermek için  İlave İstihdam Finansman Desteği adıyla yeni bir destek modeli getiriyoruz."  diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni destek likidite sıkıntısı çeken mikro ve küçük ölçekli  firmalarımız bunlardan faydalanabilecektir. Buna göre firmalar istihdama  kattıkları her bir ilave kişi için kredi garanti fonu kefaleti ile 24 ay vadeli  ilk 6 ayı ödemesiz 100 bin liralık kredi kullanabilecektir. En fazla 5 kişiye  kadar olan bu uygulamada taahhüdünü yerine getiren firma ilave istihdam için yıl  boyunca ödediği sosyal sigorta ve işsizlik sigortası primlerini kredi finansman  maliyetinden düşebilecektir. Bir başka ifadeyle istihdam oluşturan firmalar  bankalardan çok daha düşük finansman maliyetiyle kredi kullanma imkanına  kavuşacaklardır. Nakdi ücret desteğinden yararlanıp çalışanını tekrar istihdama  dahil eden iş verenler gereken şartları taşımaları durumunda ilave istihdama  finansman desteğini de kullanabileceklerdir."
 
 
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Ekonomi Reformları  Tanıtım Toplantısı"nda, makro ekonomik istikrara ilişkin reformların yapısal  politikalarla tamamlandığını dile getirdi.
 
Yapısal reformların ilkini kamuda kurumsal yapının güçlendirilmesinin  oluşturduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ekonomideki tüm gelişmeleri yakından izlemek ve yönetmek amacıyla iki  yeni yapı kuruyoruz. Bunlardan birincisi, Cumhurbaşkanı Yardımcımızın  başkanlığında çalışacak Ekonomi Koordinasyon Kuruludur. İkincisi ise Hazine ve  Maliye Bakanımızın başkanlığında faaliyetlerini yürütecek Finansal İstikrar  Komitesidir. Yeni oluşturacağımız bu yapılarla ekonomi ve finans  politikalarımızda şeffaflığı, öngörülebilirliği ve koordinasyonu artırarak,  iletişim mekanizmalarını güçlendiriyoruz. Kamu yönetimine olan güveni en üst  seviyeye çekmek ve alınan kararların kalitesini artırmak için en üst düzey kamu  görevlerine atanmada aranan mesleki tecrübe şartlarını güçlendiriyoruz. Kamu  görevlileri kadrolarına bağlı pozisyonları dışında en fazla bir kurumun yönetim  veya denetim kurullarında görev alabileceklerdir."
 
 
Erdoğan, Türkiye İstatistik Kurumunun ilişkili kuruluş haline  dönüştürüleceğini belirterek, "Diğer yandan üretken yatırımların artmasını  sağlamak için özel sektörde öngörülebilirliği güçlendirecek adımlar atıyoruz.  Yatırımcıların kamu uygulamalarından kaynaklanabilecek risklerini en aza  indirerek, asli işlerine yani yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata  odaklanmalarını sağlıyoruz. Özel kesim yatırımlarını kolaylaştırmak ve  hızlandırmak için Yatırım Uyuşmazlığı Kurumunu faaliyete geçiriyoruz.  Oluşturacağımız bu yeni sistem sayesinde yatırımcının idareyle karşılaştığı  ihtilaflı konular hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulacaktır." diye konuştu.
 
 
"Nakdi teşvikler için seçici ve daha etkin desteklere yöneliyoruz"
Yatırım Teşvik Sistemi'nin sade, anlaşılır ve çok daha cazip bir  yapıya dönüştürüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları anlattı:
"Yeni teşvik sisteminde özsermaye ağırlıklı gerçekleştirilen yüksek  katma değerli ve bölgesel kümelenme öncelikleriyle uyumlu yatırımlara daha fazla  destek sağlıyoruz. Yatırım teşviklerinde uygulanan Sosyal Güvenlik Kurumu prim  desteği sürelerini gençlerin ve kadınların istihdamı durumunda artırıyoruz. Nakdi  teşvikler için de seçici ve daha etkin desteklere yöneliyoruz. Girişimcilere  özellikle yatırım döneminde daha yoğun destek sağlayarak projelerin daha çabuk  hayata geçmesinin önünü açıyoruz. Büyük yatırımlarda kısmi tamamlamayla birlikte  hak kazanılan yatırıma katkı tutarına yeniden değerleme yapma imkanı veriyoruz.  Böylece yatırımcımızın yararlanacağı teşvikin değerini koruyoruz. Ayrıca  yatırımların devletçe finanse edilen kısmının daha hızlı karşılandığı bir sistem  oluşturuyoruz. Bu kapsamda yatırıma bağlı olarak elde edilen devlet katkısının  diğer vergilerden de belirli oranlarda mahsup edilmesini sağlıyoruz. Devlet  desteklerinde kamu kaynaklarının etkinliğini ve verimliliğini artırmak için tüm  destek uygulamalarının ilke ve esaslarını belirleyen etki değerlendirmesi  yapılmasını mümkün kılan bir çatı mevzuat oluşturuyoruz."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç ticarette rekabetçiliği artıracak ve  ticareti kolaylaştıracak uygulamaların hızla hayata geçirileceğini vurgulayarak,  "Perakende ticarette haksız ticaret uygulamalarının ortadan kaldırılması amacıyla  AB mevzuatına uygun yeni düzenlemeler yapıyoruz. Ticaret sicili hizmetlerinde  dijitalleşmeyi geliştirerek şirket kuruluşlarının süratle tamamlanabilmesini,  şirketlerin hızlı karar alabilmesini sağlıyoruz." dedi.
 
 
"Piyasa gözetimi ve denetimi alanında da çok yenilikçi bir adım  atıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının daha  şeffaf ve profesyonel bir yönetim yapısına kavuşması için Kooperatifçilik  Kanununda düzenlemeler yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Dijital piyasalarda rekabetçi ve adil bir ortam oluşturarak büyük  platformların güçlerini kötüye kullanmalarının önüne geçiyoruz. Bu platformlarda  tutulan verilerin amacı dışında ya da rekabeti kısıtlayacak şekilde  kullanılmasını önleyecek tedbirleri alıyoruz. Dijital pazar yeri platformlarında  ürünlerini satışa sunan firmaların haklarını koruyacak özellikle düzenlemelere  gidiyoruz. Böylece en küçük girişimcinin dahi dijital piyasalarda faaliyetlerini  güvenle yürütebilmesini temin ediyoruz. Yurt dışına veri aktarılmasına yönelik  Avrupa Birliği düzenlemeleriyle uyumlu olarak kişisel verilerin korunması  kanununda değişiklikler yapıyoruz. Piyasa gözetimi ve denetimi alanında da çok  yenilikçi bir adım atıyoruz. Gözetim ve denetim sorumluluğunun farklı idarelere  dağılmış olması hem mükerrer işlemlere yol açıyor hem de hızlı hareket edilmesine  engel oluyor. Bunun için tüketicinin korunması, kayıtlılığın artması ve piyasada  haksız rekabetin etkin bir biçimde önlenmesi amacıyla bağımsız bir Piyasa Gözetim  ve Denetim Kurumu kuruyoruz. Piyasada adil ve rekabetçi bir ortam oluşmasını  temin edecek bu kurum, bağımsız düzenleme ve denetim yapma yetkisine de sahip  olacaktır. Ayrıca bu kurum çatısı altında, özel sektörün ve tüketicilerin de  temsil edildiği bir piyasa gözetimi ve denetimi koordinasyon kurulu da  oluşturuyoruz."
 
 
Erdoğan, görüldüğü gibi Ekonomik Reform Paketi'nin Türkiye'yi geleceğe  güvenle taşıyacak somut ve çözüm odaklı politikalar içerdiğini vurgulayarak,  "Burada özetle ifade ettiğim ve takvimlendirdiğimiz tüm reformları belirlediğimiz  sürelerde tamamlayacağız. Her 3 ayda bir gerçekleştireceğimiz reform takip  toplantılarıyla programın uygulama başarısını değerlendireceğiz." diye konuştu.
 
Türkiye'nin salgın sonrası döneme çok daha güçlü bir küresel aktör  olarak gireceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu hedefe giden yolun ekonomik temelleri güçlenmiş, şoklara karşı  direnç ve bağışıklık kazanmış, kamunun özel sektörü güçlendirerek destek olduğu,  mülkiyet haklarının güçlü bir şekilde korunduğu, verimliliği, rekabeti ve serbest  piyasa ilkelerini odağına almış bir yapıdan geçtiğini biliyoruz. Bugün sizlerle  paylaştığımız ekonomi reformları ve geçen hafta açıkladığımız İnsan Hakları Eylem  Planı gibi belgeler hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracak adımlardır. Bu  reformlar bizim için ne ilktir, ne de son olacaktır. Dünyanın ve ülkemizin  değişen şartlarına, milletimizin beklenti ve taleplerine göre ne gerekiyorsa  yapmayı, hangi adımlara ihtiyaç varsa atmayı sürdüreceğiz. Elbette reform  belgelerimizle ilgili tenkitler olacaktır. Biz yapıcı her türlü eleştiriyi  dikkate aldık, alırız. Hazırlık sürecinde tüm tarafların görüşlerini açık  yüreklilikle tartışmak suretiyle istişareyle hazırladığımız bu programın  Türkiye'nin programı olduğuna samimiyetle inanıyoruz. Küresel ekonominin tarihin  en zorlu dönemlerinden geçtiği böylesine zor bir dönemde ayakta kalabilmenin yolu  birlikten, beraberlikten, kardeşlikten, dayanışmaktan geçiyor. Birlikte üretecek,  birlikte bölüşecek ve hep birlikte güçleneceğiz. İşlerimiz bereketli, yolumuz  açık, geleceğimiz aydınlık olsun.
 
 
Programdan notlar
"Ekonomi Reformları Tanıtım Toplantısı"na TBMM Başkanı Mustafa Şentop,  Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri  Bakanı Süleyman Soylu, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Enerji ve Tabii  Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile, Çalışma ve  Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa  Varank, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kültür ve  Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy,  İletişim Başkanı Fahrettin Altun,  Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman,  İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, TÜMSİAD Başkanı Yaşar Doğan, ASKON  Genel Başkanı Orhan Aydın, bazı milletvekilleri, belediye başkanları, STK  temsilcileri katıldı.
 
 
 
 
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.