ERZURUM VALİSİNİN HABERİ VAR MI?
Esat Bindesen
Tarihi eserler, tarihe mal olmuş yapılar bir şehrin kimliğidir.
O eserlere bakarak yaşadığın şehrin geçmişini de öğrenmiş ve görmüş olur insan.
Tarihçi değilim,
Sanat tarihçisi de değilim.
Ama tarihi eserlerin korunması konusunda her insan gibi bende büyük bir hassasiyet taşıyorum.
*
Bu hassasiyet içerisinde Erzurum’a şöyle bir göz atıyorum.
Gördüğüm manzara hiçte iç açıcı görünmüyor.
Tarihi eserlerimiz ya pislik içerisinde,
Ya da yıkılma ile karşı karşıya kalmışlar.
Bence tarihi eserlere karşı bu vurdumduymazlık o şehrin sahipsizliğinin de göstergesidir.
Ama doğruyu söyleyecek olursak,
Erzurum tarihi eserlere bakma, bakım ve onarımı konusunda geçer not alamıyor maalesef.
*
Geçen gün yolumuz Köşk Aile Bahçesine düştü.
Gerçi her zaman gidip gördüğümüz bir mekan.
Ama bu sefer Çay bahçesinin işletmecisi, Erzurum’un sevilen yüzü Hayrettin Kotangil, namı diğer Heyro Babanın o güzel sohbetini , farklı cephelerden olaylara bakışını dinlemek için değil, bahçe içerisinde bulunan Atatürk Köşkü’nü merak ettiğimiz için gitmiştik.
Hani derler ya ‘Gitmez olsaydık’
O tarihi binayı görünce inanın içimiz sızladı.
Atatürk Köşkü yıkılma ile yüz yüze kalmış.
Tarihe ev sahipliği yapan bu bina ne yazık ki bir kenara iteklenmiş.
Ne arayanı var,
Ne de soranı…
Yetkilisi kimdir?
Buranın restorasyonunu kim yapar?
Hangi kurum veya kuruluş bu işten sorumludur?
Bunları bilemiyorum ama, Atatürk Köşk’üne el atılmazsa çok yakın bir zaman içerisinde o binayı yerinde görmek mümkün olmayabilir.
Tarihi eserler bir çocuk gibidir.
Her daim bakım lazım,
İlgi lazım…
Öyle bir kenara bırakıp, görmemezlikten gelmek,
Tek başına bırakmak,
Haberdar olmamak bir anne ve babanın evladına yaptığı ihanetin aynısıdır.
*
Köşk Aile Bahçesini şehrin huzur mekanı haline getiren,
Gözde bir mesire yerine dönüştüren Heyro Baba’nın da bu işten müşteki olduğundan hiçbir şüphe duymuyorum.
Hayrettin Bey,
Tarih bilinci olan birisi.
Köşk’e sadece ticarethane olarak bakmıyor,
Tarihi bölümlerine de göz bebeği gibi bakıyor.
Tarihi dokuyu korumak için elinden geleni yapıyor.
Ama onun özeni, dikkati elbette yetmez.
İşe ilgili kurumların el atması gerekiyor.
Ama kimin umurunda köşk?
Kimin umurunda tarih?
Kimin umurunda tarihi eser?…
Şu an o aile çay bahçesi gözde bir mekan olmuşsa,
Aileler kışın ağır ve çetin geçtiği Erzurum’da üç ay gibi kısa süren bir yaz sezonunda hava almak için o mekanda güvenli bir şekilde oturabiliyorlarsa,
Şehre gelen bakana, bürokrata, siyasetçi ye bu mekanı insanlar göğüslerini gere gere gösterebiliyorsa inanın bunun altında yatan tek sebebin bahçenin işletmesini yapan Heyro Baba’nın ciddiyetidir.
Burada çok açıkça şunu söyle biliriz.
‘Yiğidi öldür ama hakkını yeme’
*
Bizde bir söz daha vardır,
‘Kız kocayınca dayısının başına kalır’ diye.
Yıllardır Atatürk Köşkü’nün hal ve hatırını soran kimse olmamış,
Ne durumda?
Onarım gerekiyor mu? diyen bir yetkilisi çıkmamış.
Yani kız kocamış,
Bu işi kime demek lazım?
Bu konuda kimi rahatsız etmek gerek?
Bence ilin valisini.
*
Çalışmalarıyla,
Şehre bir şeyler katmanın gayret ve çabası içerisinde olan Erzurum’un değerli Valisi Sebahattin Öztürk’ün bu konuda dikkatini çekmek istiyorum.
Ve şundan da eminim ki,
Sayın Valinin bu konuda haberi olsa gereğini hiç vakit geçirmeden yapardı.
İhmal çizgisine gelmiş olan yetkilisi kimse onu defalarca uyarır,
İşi ciddi bir şekilde takip ederdi.
Neyse,
Sözü fazla uzatmaya gerek yok.
Sayı Valimizde böylece durumdan haberdar oldu….
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.