ERZURUM’UN GÖÇ GERÇEĞİ..

Şehrimiz Erzurum’un neden çok fazla göç verdiğini anlamak için gerek sosyal gerekse ekonomik sorunlarının temeline inmek ve 1980’li yılların rakamlarına bakmak gerekir.

Erzurum 1980’li yıllara kadar nüfus sayısında artış yaşamıştır.

1980’li yıllardan sonrada nüfusta düşüş başlamıştır.

Nüfusumuzun en hızlı düşüş süreci ise 2000 yılından sonraki on yıllık süreçte yaşanmıştır.

Son on yılda yaklaşık 200 bin göç vermiş bir şehir yapısı açıkça ortadadır.

Bunun sebeplerine ve sonuçlarına iyi bakmak ve bununla ilgili iyi analizler yapmak gerekir.

Erzurum’daki göç sorununun birden fazla sebepleri vardır.

Bu durumun ortadan kaldırılması için göçe sebebiyet veren unsurların ortadan kaldırılması artık elzem hale gelmiştir.

1980 yılından sonraki zaman dilimini sadece göç bağlamında da değerlendirmemeliyiz.

Bu süreç içerisinde şehrin ekonomik yapısında da hızlı bir düşüş dikkatleri çekmektedir.

Erzurum 1980’li yıllara kadar sadece bölgenin değil aynı zamanda Doğu Anadolu’nun sayılı ticaret merkezlerinden birisi idi.

Günümüzde ise maalesef acı bir gerçek ki bu şehir kendi ekonomik ihtiyacına dahi cevap veremez duruma gelmiştir.

Şehirde toplanan vergiler şehrin giderlerinin ancak %2’lik dilimini karşılamaktadır.

Buda demektir ki basit tabirle cepten yemeye devam ediyoruz.

Ekonomik anlamda yaşadığımız bu düşüş aslında verdiğimiz göçün başlıca sebeplerinden birisidir.

Şehrimizde fabrika bacaları tütmediği için insanlar istihdam alanı bulamamaktadır.

Eğer buna birde devlet kanalı ile istihdam alanları açılmaz ise belki büyük bir iddia ama bu şehir bir gün köy olacaktır.

10 yıl sonra 200 bin kişinin daha bu şehirden göç ettiğini düşündüğümde iddiamda yanılmadığımı göreceğim ki bunu düşünmek bile istemiyorum.

Fakat gözüken köyde kılavuz istemiyor.

Hangi siyasetçi ne derse desin, bu şehirde ekonomik düşüş ve işsizliğin önüne geçilmediği müddetçe göçü durdurmak da mümkün olmayacaktır.

Ortada bir gerçek var ki, yıllardır söylenir.

Dile getirilir.

Teşvik paketleri, hibe programları açıklanır ama yinede hiçbir özel müteşebbis şehrimize uğramaz.

Bazen de uğramak isteyen olur onlarda daha önceki makalelerimde yazdığım gibi emlakçi zihniyetli bazı siyasiler tarafından Erzurum hava sahasından geri çevrilirler.

Bazıları da Erzurum’un yerini dahi haritada bilmeden 7 ay kar esareti altında orada ne yatırımı yapacağım diye bangır, bangır bağırırlar.

2011 kış oyunları ile Erzurum kış turizmi konusunda büyük bir sıçrama yaşamıştır.

Ancak buda yaramıza merhem olmadı.

Çünkü bizler yeni olimpiyatlar, yeni turnuvalar beklerken bu yıl birçok turnuvaların üst üste iptalini görünce bu işin yaramıza merhem olmayacağını anladık.

Bu iptallerin sebebini ve sebep olanların bahanelerini anlamak ise mümkün değildir.

Bu hususta şahsen başka bir düşüncemde şudur.

Bana göre birileri şahsi menfaatleri ve makamları uğruna Erzurum’un yarasına merhem sürmemek için ellerinden gelen bütün ihaneti sergiliyorlar.

Yetkililerin ve siyasi iradenin bu iptallere karşı bir tavır takınmaması da anlaşılır gibi değildir.

Son yıllarda bana göre dikkat çekici en önemli ayrıntılardan biriside, köylerin boşalması ve şehre doğru belirsiz bir göçün olmasıdır.

Buda demek oluyor ki bu şehrin ekonomisinin ana unsuru olan tarım ve hayvancılığın artık tükenme noktasına geldiğidir.

Köylü artık bağından bahçesinden ümidini keserek yeni ve belirsiz arayışlara girmiştir.

Zaten Erzurum da son yıllarda bitme noktasına gelen canlı hayvan varlığı ile tarımsal üretimde yaşanan sorunlar kendi durumunu gözler önüne sermektedir.

Sonuç olarak tarafsız bir değerlendirme yapacak olursak Erzurum da yaşadığımız göç sorunundan gelmiş geçmiş tüm siyasi iktidarlar sorumludur.

Bugün ki siyasi iktidar özellikle sayın sağlık bakanımız çağrı merkezlerini Erzurum’a getirerek işsizlik sorununa çözüm bulmaya gayret gösterse de buda maalesef işsizlik sorununun ortadan kalkmasına yeterli gelmiyor.

Devletin sosyal imkânlarından milleti yaralandırmakla kömür, gıda vb. malzeme yardımı yapılarak bu sorunların çözülemeyeceği ve göçün engellenemeyeceği açıkça ortaya çıkmıştır.

Şehrin seçilmişlerinin ve atanmışlarının bu gerçeklerle bir an önce yüzleşerek bu sorunların çözülmesi ve göçün durdurulması için gereken adımları atmaları ve çözüm bulmaları tek dileğimizdir.