EVET’İN GÜÇLÜ AYAK SESLERİ…
Vahdet Nafiz Aksu
13 Nisan 2017 Perşembe 12:45
Bugün yanıma, yıllarca siyasetin üst katlarında dolaşmış, sayısız seçime tanıklık etmiş bir dostum geldi.
Hoşbeşin ardından “Beyefendi her zamanki gibi çok şıksınız” der demez, tebessüm etti:
- Artık 3 takım elbisem daha var, kravatlar da senden olsun mu?”
- Olsun, olsun da… Önce elbiseler nereden, hele onu anlat!
Anlattı:
- Hüseyin Abiyle referandum için bahse tutuştuk. Yüzde 58’in üstünde EVET çıkarsa 3 takım elbisem gardıropta. Evetler bunun altında çıkarsa ben ona alacağım.
- Evet oylarının bu kadar yüksek çıkmasını temenni mi ediyorsun, yoksa gerçekten inanıyor musun bu rakama? Kamuoyu yoklamaları bu kadar yüksek sonuçlar vermiyor.
- İnandığımı söylüyorum, temennim yüzde seksen. Bırak sen o şirketleri, hesap kitap ortada… AK Parti 1 Kasım 2015 seçiminde yüzde 50’ye yakın oy almıştı. MHP’nin 2015 seçiminde aldığı oyla birlikte yüzde 60’ı rahat rahat geçiyorlar. Gelelim hayırcılara; CHP’nin oyu yüzde 25. Buna HDP’nin yüzde 10’luk oyundan hadi 7 sini ekle, etti mi yüzde 32... Buna MHP’den, 5 ekle, saadetten 1 ilave et... En baba rakam böylece 38...Haydi iki de benden olsun taş çatlasa yüzde 40…
- Ama şunu unutma, seçim ittifaklarında iki kere iki dört etmez… Seçmen, öyle toplamaya, çıkarmaya gelmez her zaman. Sosyolojik kaymalar her zaman mümkündür.
- Kayma hep o yana olacak değil ya, bu yana çığ gibi gelecekler de var, onu da hesaba katarsak benim elbiseler garanti. Sen kravatları hazırla.
***
Arkadaşımın iman derecesinde bir iyimserlikle savunduğu rakamı yüksek buldum, ama daha önce de yazdığım gibi referandumda evet çıkacağına ben de inanıyorum.
Bunun birçok sebebi var.
Birini söyleyeyim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kitlelere heyecan vermeye devam ediyor.
Meydanları doldurduğu gibi, sandıkları da tıka basa dolduran güçlü bir lider, O.
Muhalefet liderleri de halk ile benzer güçlü bağlar kurmayı başarmadan bu tablonun değişmesi mümkün değil.
Şunu bilmek lazım.
Erdoğan ile halkın, sokağın dili aynı, tavrı aynı, edası, sevdası aynı.
Cumhurbaşkanı, ‘halk gibi yapmıyor’. Doğal hali, halkın ahvali ile tamı tamına örtüşüyor.
Savunduklarını yaşıyor, yaşadıklarını savunuyor.
Diğer liderler böyle yapmıyor demiyorum.
Yeterince yapamıyor, bir ayar tutturamıyor, diyorum.
Kodları tam çözemiyorlar, frekans ayarlarında eksik kalıyorlar.
ELİTİST sol gelenek, öteden beri halkı kendi kalıbına sokmaya uğraşıyor.
Bazen alenen, bazen inceden ince toplum mühendisliği yapıyor.
Halka dar elbiseler dikiyor, hoşlanmadığı şapkalar dayatıyor.
Halk girmiyor o kalıba, giymiyor o elbiseyi.
Erdoğan ve Erdoğanlar halkın yoğurduğu, şekillendirdiği adamlar.
Halkı şekillendiren değil.
Bir sloganları bu gerçeği çerçeveliyor: Milletin Adamı.
***
Lenin’in altını çizdiğim bir sözü var: “Bir doktrini en kestirmeden rezil etmenin yolu, onu toyca savunmaktır.”
Doktrin sözcüğünü çıkarın, HAYIR’I yerleştirin.
Kılıçdaroğlu sonlara doğru tezlerini toyca savundu.
Hele şu darbe meselesinde.
Halkın, milli vicdanın, meydanların kabul ve hilafına…
Darbeye darbe diyor, lakin kontrollü darbe gibi ucube bir sıfat takarak.
Başına bomba yağmış, kahpe kurşunlarla taranmış vatandaş “Darbenin kontrollüsü mü olurmuş arkadaş” diye öfkeleniyor, homurdanıyor.
Bir hoyrat manivela ile makas değiştirip, milletin yolundan çıkıveriyor.
Kadroları da öyle, galiz küfürlerden daha incitici denize dökme beyanatları falan.
Elinle bu oku attıktan sonra, ağzınla kuş tutsan nafile…
Sıcağı sıcağına kamuoyu araştırması yapmışlar.
Halkın yüzde 81,2’si Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz darbe girişimini “Kontrollü Darbe” olarak tanımlamasını fevkalade yanlış bulmuş.
Halkın yüzde 81,2’nin yanlış bulduğu sakat ve gülünç bir tezi ısrarla savunacaksın, sonra da mucizevi referandum zaferi bekleyeceksin.
İsmet Paşa, ötelerden yüzünü ekşitip şöyle diyor bunlara “Hadi canım sende.”
***
Velhasıl, arkadaşımın 3 takım elbise kazanmasına yetecek oranı bulamasa bile EVET’İN güçlü ayak seslerini müzmin muhalifler bile işitmeye başladı.
Erzurum Platformunun düzenlediği muhteşem mitingi izleyince bu kanaatim iyice pekişti, kati inanca dönüştü.
***
Sayın Kılıçdaroğlu’na bir fıkra ithafıyla noktalayalım, yazıyı.
Ankara'da bir fakültede okumakta olan Temel'in dersleri kötüye gitmektedir.
Sonunda sınıfta kalacağını anlayınca, hemen annesine bir telgraf döşenir:
"Sınıfta kalacağum, babami hazırlayasun..."
Ertesi gün gelen telgrafta şunlar yazmaktadır:
"Bupan zaten hazirdur, sen cendini hazırlayasun..."
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.