FAKİRİN SOFRASINA OTURUN AMMA ALLAH AŞKINA REKLAM YAPMAYIN
Selman Soğukpınar
19 Haziran 2016 Pazar 11:41
Âlemi İslam bir kez daha Ramazan Ayı ile şereflendi.
Ramazana hazırlık ayları olan Recep ve Şaban’ı ihya ederek gönüllere huzur, sofralara bereket, Rahmet ve mağfiret ayı Ramazana kavuştuk çok şükür.
Ramazan ayında huzura erelim, gönüller yapalım ve mazlumları sevindirelim derken maalesef geçmiş ramazanlarda yaşanan bazı nahoş olaylar günaha girmeye, kalpler kırmaya, insanları incitmeye sebep olmuştur.
Ramazan ayında özellikle siyasetçiler, yerel idareciler ve bürokratlar bazı hususlara çok dikkat etmelidirler.
Gönüller yapalım derken gönüller kırmayalım
Kaş yaparken göz çıkarıyorsunuz.
Bizden söylemesi.
Yaptığınız ibadete ve infaka riya katıyorsunuz.
Yardım edelim derken yardım yaptıklarınızı incitiyorsunuz.
Yardım paketi verelim, iftarda fakirin sofrasına oturalım derken kameralara, fotoğraf makinelerine poz vererek şov yapıyorsunuz.
İnsanlar fakir olabilir.
Yoksul olabilir.
Ama unutmayalım onlarında bir gururu var.
Belediyeler Türkiye’nin her yerinde imkânları nispetinde iftar çadırları kurdular.
Şimdi verdiğiniz bir tas çorbayı insanlara zıkkım etmeyiniz.
Tencerenin, yemek kazanının başına geçerek karşınıza kameraları alarak çorba dağıtıyorum hesabına şov yapmayın.
Yaptığınız bu şov iftar çadırına gelen mazluma yapılan zulümdür.
Yardım poşetleri dağıtırken gündüz vakti insanların kapısını çalarak bir mahallenin, bir sokağın sizin şovunuzu izlemesine müsaade etmeyiniz.
Biz sağ elle verdiğiniz sadakayı bile sol eliniz görmeyecek.
Emrini buyuran bir dinin mensupları ve şerefli bir Resulün ümmetiyiz.
İki tas çorba, 3 kilo makarna vereceğiz diye reklam edip insanların nefsini gönlünü incitmek ne dine, ne kitaba, nede insan olmaya yaraşır bir davranıştır.
Yapacaksanız gecenin bir yarısında yardımlarınızı gizli yapınız.
Kazanların başına geçmek yerine arka planda olup dua ediniz.
Âlem başkan görsün diye iftar sırasında bekleyenlerin arasında şov amaçlı sıralara girmeyiniz.
Yerel idarecilerin, seçilmişlerin, atanmışların ve sivil toplum kuruluşlarının ayrıca şu hususa da dikkat etmeleri gerekir.
Dünya üzerinde bir lokma ekmeğe muhtaç insanlar varken iftar davetlerinde israfa kaçarak günaha girmeyiniz.
İsraf sofraları kurarak sevap kazanırız derken günaha girip Ramazanın ecrini sevabını kaybetmeyiniz.
Bakın bu gün;
İslam coğrafyasında Müslüman Müslüman'ı Allahuekber diyerek katlederken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar zulüm altında inim, inim inlerken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Mısırda sadece ve sadece Müslüman olduğu için halkın önüne geçip İmam oldum bana tabi olan cemaate dediği için; Siyonist ve emperyalistlerin oyunu ile darbe yapılarak bizim için Medrese-i Yusufiyye olarak nitelediğimiz Mısır ceza evinde tutuklu bulunan Mursi ve imanlı arkadaşları zindanda üşürken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Filistin de, Gazzede Ayşe'ye, Fatma'ya, Hasan’a, Ahmet'e ve Mahmut'a Yahudi zulüm ederken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Suriye de Türkmendağı düşerken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Doğu Türkistan da kardeşlerimiz sudan bahanelerle katledilirken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Somali de, Arakan da ve Myammar da Müslüman kardeşlerimiz açlık, sefalet ve yoksullukla boğuşurken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Arif Nihat Asya Üstadımın yazdığı gibi;
Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed (s.a.v)
Ebû Cehil kıta’lar dolaşıyor' iken sizin ve bizim uykularımız kaçmalıdır.
Müslüman odur ki; ''Din kardeşinin eline diken batsa acısını yüreğinde hissedendir.'' diye emir veren bir dinin mensupları olarak; İslam diyarlarında değil diken kardeşlerimizi kafirin kurşunları paramparça ederken sizlerin ve bizlerin değil o şahşahalı iftar sofralarında oturup poz vermek yediğimiz lokma boğazımıza takılmalı geceleri sabahlara kadar ümmeti Muhammedin sıhhat ve selameti için el açıp Rabbimize yalvarmalı elimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız.
Diğer taraftan kent meydanlarına kurulan etkinlik çadırlarında aşırıya kaçmayınız.
Bir taraf da kent meydanının çok yakınındaki camide teravih namazını eda edenler varken onları rahatsız edecek derecede çalınan çalgılarla insanların ibadetlerini yapmalarına engel olmayınız.
Bu hususlar gerek geçmiş yıllarda ve gerekse bugün ülkemizin her yerinde maalesef yaşanmış acı gerçeklerdir.
Belki bin defa yazdık söyledik.
Ramazan çalgı çalarak insanları eğlendirme ayı değildir.
Ramazanı eğlence ayına çevir meyiniz.
İnsanlar, gençler eskiden iftardan sonra teravih namazını hangi camide kılarımın hesabını yararken şimdilerde iftarı eder etmez hangi belediyenin hangi şov çadırına gidip hangi sanatçıyı dinlerimin hesabını yapıyor.
Bu bir vebaldir.
Buna sebep olanlar bu vebalin hesabını hakkın huzurunda veremezler.
Siyaseten yaptığınız hesaplara Ramazanı kurban etmeyiniz..
Özellikle Belediye Başkanlarımızdan rica ediyorum bu hususlara çok dikkat ediniz.
Ramazanda siyasi hesabı olanlar değil.
Ramazana sevdası olanlar bu aydan kazançlı çıkacaklardır.
Gafletten uyanın.
Bakın gönlümüz hüzünlü.
Türkmendağından yükselen ‘’ MEDET YA RAB, TÜRKİYE YETİŞ İMDADA’’ sesleri kulaklarımızı tırmalıyor.
Suriye’den yükselen ‘’ MAZLUMLARIN İNİLTİLERİ’’ ciğerimizi yakıyor.
Ne olur bırakın iftar sofralarında şov yapmayı.
Dua edin.
Şahsen aciz ve fakir bir kul olarak, kirli ellerim ve kirli ağzımla diyorum ki; Ya Rab Müslümanım deyip Müslümanlar katledilirken sessiz kalanlara,
LANET OLSUN!!!
LANET OLSUN!!!
LANET OLSUN!!!
Müslüman diyarlarındaki Krallar, Şahlar, Sulatanlar,
Sizler İbrahim Milletinin yanan ateşine odun taşımaktasınız bunu Rabbim karşılıksız bırakmayacaktır.
Bundan emin olun.
Vallahi Rabbimin gazabı yakındır.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa birliği denen küffar toplulukları Rabbimin Ebabil kuşları yakında gelecektir.
Bekleyin tufan yakındır.
Karıncanın sesine ses veren Rabbim Suriye’deki şehit edilen günahsız bebelerin hakkını sizden mutlak soracaktır.
Kâfirin kılıcına kın olan sözde Müslümanlar Ayşe’nin, Fatma’nın hakkı sizden mutlak sorulacaktır.
Çünkü mutlak Hâkim yalnızca Rabbimdir.
Âlemin Efendisi, Resulü Kibriya, Gönüllerimizin Sultanı Ya Muhammed (s.a.v)
Sultanımızın sultanları
Ya Ebubekir,
Ya Ömer,
Ya Ali,
Ya Osman,
Neredesiniz?
Uhut’ tan, Bedir’den, Hendek den gelir gibi geliniz, muhtacız size.
Müslüman din kardeşlerim.
Ne olur gece yarılarında yumuşak yataklarımızı terk edelim.
Ne olur kirli ellerimizi semaya açalım.
Ne olur ağızlarımız kirlide olsa dua edelim.
Rabbim birimizden içimizden bir günahsız kulunun duasını kabul edecektir.
Ve böylece zulüm duracaktır.
İçimizde ki yaşlı ve çocuklara dua ettirelim.
Çünkü Nebi Resulü Kibriya, Kâinatın Efendisi, Gönlümüzün Sultanı, Rehberimiz, Önderimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) buyurdu ki;
“İçinizde masum çocuklar ve beli bükük yaşlılar olmasaydı belalar başınıza sel gibi akacaktı.”
İnanın inşallah Rabbim onların duasını kabul edecek ve İslam âlemini belalardan kurtaracaktır.
Elbet mazlumların ahı arşı Rahmanı titretecek.
Rabbimin rahmeti Suriye’deki kardeşlerimizi bulacaktır.
Bu da DUA, DUA, DUA ile olacaktır.
İnşallah
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.