23 Kasım 2024
  • Erzurum-1°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara10°C

FARZI BİLMEYENE, RİVAYET ANLATMAYINIZ

Selman Soğukpınar

10 Mayıs 2015 Pazar 10:01

Rabbimiz Kuranı Kerimin Zariyat Suresi 56. Ayetinde mealen buyuruyor ki;''Ben insanları ve Cinleri (başka bir şey için değil, sadece) bana kul olsunlar diye yarattım.

Bu ayeti kerime ile Rabbimiz insanlar ve cinler için bir vazifeyi hatırlatıyor.

Cin ve insanların yaratılmasının hikmeti Allah'ı tanıyıp ona ibadet ve kulluk etmektir.

Bunun dışında başka şeylere tüketilen ömürlerin ameller zayi edilmiş olur.

Zayi edilen ömürler de azabı hak eder.

Bu ayet ile ilgili şunu da söyleyebiliriz.

Mabudu tanımaktır.

Mabudu tanımanın yolu da onun emir ve yasaklarına uymaktan geçer.

Kısaca Rabbimiz ayetin mealinde biz insanları ve cinleri yarattık onları bir görev ile mükellef kıldık.

Buyurmaktadır.

İnsanlar olarak Rabbimizin üzerimize farz kıldığı  imanın şartlarından biriside Namaz kılmaktır.

Namaz dinimizin en çok üzerin de durduğu ibadettir.

Bir binayı ayakta tutan teknik terimle kolon ne ise.

İnsanın imanını ayakta tutan ibadette Namazdır.

Bu yüzden 5 vakit namazı kılmak çok önemli

Namazı kılmak ne kadar önemli ise Namazı tadili erkan ve ihlas ile kılmakta o kadar önemlidir.

Namazı ihlas ile tadili erkan ile kılmanın yolu da bilerek namaz kılmak, ne söylediğinin manasını öğrenerek tatbik etmek yani anlamak, namazın içindeki ve dışındaki farzlarını iyi bilmekten geçer.

Kısaca Namazın farzlarını tam manası ile uygulayarak kılabilirsek işte o zaman hem kıldığımız namazdan dahada bir feyiz almış  olacağız.

Bu konuda açık söylemek  gerekirse hepimizin çok büyük eksikliklerimiz vardır.

Bizler Müslümanlar olarak atamızdan babamızdan ve çevremizden gördüklerimiz ile ibadetlerimizi yapıyoruz.

Paki Ya Rabbimizin Kuranı Kerimin Maide Suresinin 104. Ayetinde Mealen buyurur ki;'' Onlara gelin Allah'ın indirdiğine ve Peygambere dendi mi bize yeter atalarımızın yapageldikleri şeyler, böyle bulduk biz derler. Fakat ya ataları da bir şey bilmiyorlardı ve doğru yolda gitmiyorlardıysa.''

Bu ayetten anladığımız uzatmaya gerek yok net bir şekilde Rabbimiz buyuruyor ki ya atalarınız yanlış biliyor, iseler sizde yanlışa devam edersiniz.

Bu yüzden kıymetli Müslümanlar öğrenmek ve öğretmek lazımdır.

Eksiklikleri gidermenin yolu da daha çok okumak ve okuduğunu anlayarak tatbik etmekten geçmektedir.

Ama maalesef ki okuyan bir millet değiliz.

O zaman tek yol kalıyor öğrenmek.

Kim öğretecek?

Din görevlilerimiz bu millete gerçek manada ibadetin nasıl yapılacağını,

Namazın nasıl kılınacağını,

Namaz kılarken hangi kural ve kaidelerin yerine getirilmesinin farz olduğunu,

Mutlaka yapılması gereken farzların yapılmadığı takdirde o namazın yarın hesap gününde bizden davacı olacağını öğretmeleri gerekir.

İşte bütün sıkıntı ve mesele burada.

Millet olarak vakit namazlarına gitmeyen sadece Cumadan Cumaya ve Bayram namazlarında camileri doldurmaktayız.

Buda açıkça hoş olmayan itikadi noktada eksiğimiz olan bir durumdur.

Rabbim cümlemizi vakit namazlarında camide saf tutanlardan eylesin.

Bu konuda Rabbim cümlemize hidayet versin inşallah.

Açıkça ifade etmek gerekirse vakit namazlarında Camiye gitmemek Müslümanlar açısından büyük bir eksiklik.

Cuma günleri Elhamdülillah vakit namazlarına nazaran camilerimiz doluyor.

İşte bu noktada İmam efendilere ve vaizlere benim sitemim var.

Kimseyle kişisel bir problemim olmadı olamaz.

Yalnız kıymetli Hocalarıma seslenmek istiyorum.

Muhterem Hocalarım!!!

Allah rızası için artık bu milleti Cuma günleri namazdan önce yaptığınız sohbetler ile uyutmayın.

Yaptığınız sohbetler ile millet uyuyor ve abdestsiz namaz kılıyor.

Bu insanlara namazın farzlarını, Besmelenin, Fatihanın, ihlasın ve en azından namaz surelerinin  manasını öğretin.

Bırakın bir gün diye başlayıp rivayet anlatmayı.

Fatihanın anlamını bilmeyen, rükuya ve secdeye karga misali eğilip kalkan, secdeye gidince ayakları af edersiniz taa kıçına değen, Kıyamdan  ve Kıraatten haberi olmayan insanlara rivayet anlatmanızın bir manası ehemmiyeti yoktur.

İnsanlara önce Farzı ve Sünneti öğretiniz.

Kelime-i Şehadetin manasını bilmeyen insana kıssa anlatmanızda bir fayda yoktur.

Ezan okunuyor.

Hoca efendi rivayete devam ediyor.

Düşünmüyor bu camide olan cemaatin içinde kamuda çalışan insanlar var.

Mesai saati denen bir kural var.

Ben açıkça belirtmek istiyorum.

İnsanlara rivayet anlatarak sevap kazandıracak yerde günaha sokuyorsunuz.

Millet Camiden geç çıkıp , bu milletin vaktinden, devletten ve beytulmaldan çalıyor.

Harama giriyor.

Sebebi sizlersiniz.

Bazı Hoca efendiler.

Yılardır bu millete Cumada Hoca hutbe okurken bağdaş dahi oturamazsınız dediler.

Amma bu Hoca Efendiler hutbede

İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).

Mealen ;''Şübhesiz ki Allah ve melekleri o peygambere çok salât (ve tekrîm) ederler. Ey îman edenler, siz de ona salât edin, tam bir teslîmiyyetle de selâm verin. dendiğinde 

Hz. Resulullahın ismi geçtiğinde kendimizin işitebileceği şekilde selatu selam getirileceğini hatibin duasına yine gizlice kendimizin işitebileceği bir sesle amin denilebileceğini öğretmediler.

Sonuç olarak milleti bıktırmak uygun değildir.

Onları Camide fazla tutmak cuma namazlarına devamlarına engel olacağından yersiz bir iş olur.

Hatip olan şahsın bunları düşünmesi lazımdır.

İş uzayınca sözün başı ile sonu arasında bağlantı kopuyor ve cemaat bundan hiç bir şey anlamıyor insanlar resmen uykuya dalıyorlar.

Hutbenin veya vaazın kısa ve cemaate faydalı bir tarzda hazırlanması gerekir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Namazın uzun, hutbenin kısa olması bir kimsenin anlayışlı bir din alimi olduğunun alametidir. Artık namazı (cemaate ağır gelmeyecek şekilde) uzatınız, hutbeyi kısa okuyunuz. Bazı sözler kalpleri anında etkiler.'' buyurmuştur.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.