23 Kasım 2024
  • Erzurum10°C
  • İstanbul4°C
  • Ankara18°C

HANGİ SENDİKACI?

Selman Soğukpınar

Sendikalar İşverenlere karşı işçi haklarını korumak, işçi ve işveren arasında olası problemleri ortadan kaldırmak, üyesinin acı ve sevincini paylaşmak için kurulmuş sivil toplum örgütleridir.

Ama ülkemizde yıllarca sendikacılık siyasi parti ve görüşlerin adeta sözcülüğünü yapmaktan başka bir iş görmemiştir.

Zamanla halkın oyuyla seçilmişler, sendikacılık kimliğine bürünmüş ama aslında sendikacılıkla alakası olmayanların elinden çok çekmiştir.

Sendika yâda sendika yöneticileri işçilerin oyu ile seçilmiş işçi maaşından yapılan kesintilerle maaşını alıp işçilere hizmet vermek sorunlarına çözüm bulmak için vardır.

Elbette ki bu görevi gerçek manada ifa edenlere sözümüz yoktur.

Şu da bir gerçek ki bazı sendika ve sendikacılar birilerinin görüşleri konusunda taşeronluk yapmıştır.

Özüne bakacak olursak sendika siyasetin üstünde olmalı siyasete bulaşmamalıdır.

Yani duracağı yeri iyi ayarlamalıdırlar.

Maalesef birileri bu ülkede yeri geldi deyim yerinde ise seçilmişlere hatta başbakanlara bile nerdeyse kan yutturdular.

Yıllardır çalışan sendikalı birisi olarak ne sendikanın yolunu bilirim nede sendikayla işim olmuştur.

Ama her ay maaşımdan mutlaka belli bir miktar sendikacıların cebine girer.

İnsan para ödediği kimseyi bilmek tanımak ister değil mi?

Maalesef ödediğimiz aidatların kimlerin cebine gittiğini çoğu zaman bilmeyiz.

Çünkü benim yâda başka bir sendikalı üyenin parası ile maaş alıp üyesine kabadayı gömleği giymek kimsenin haddi de değildir hakkı da değildir.

Yıllar içerisinde tanıdığım yâda üyesi olduğum birçok sendikacı gördüm.

Ama inanın tam anlamıyla sendikacılık yapanların sayısı bir elin parmak sayısını geçmedi.

O yüzden ben bu sendikacıları ikiye ayırdım.

Birincisi; Yıllarca oturduğu koltuklara yapışmış işçiden kesilen paralarla son model arabalara binip lüks tatil beldelerinde gününü gün eden, üyesinden haberi olmayan,  üyenin sorunlarına sıra gelince ha bugün çözemedik, yarın yarında olmadı sen işine bak biz hallederiz gibi yuvarlak cümlelerle geçiştiren, işçinin ölüsünden de dirisinden de  bir haber olan sendika başkanlarını gördüm.

Hatta Erzurum da Belediyeleri kapandı diye haklarını aramak isteyen iki yüzün üzerindeki işçiyi bilmem kimlere satanları gördüm.

Örnek mi?

Her emekçiye sorun mutlaka bir isim verir.

İkincisi; Sendikada ki görevlerini diğer çalışanların üzerine yıkan kendileri varmış gibi kenarda gezip ortada görünen başkanları gördüm.

Bunların görevlerini sendika sekreteri yâda sendikadaki başka bir görevli yerine getirir.

Ama inanın işte bunlar gerçek işçi dostudurlar.

Üyelerin her zaman kederli gününde de, sevinçli gününde de yanında olan gerçek dostlardır.

Bunlar işçinin abisidir, kardeşidir, dostudur, yoldaşıdır.

İki eli kanda olsa bile üyesinin dar gününde yanında olan sendikacılardır.

Ben işte bu insanlara sendikacı değil gerçek dostlar diyorum.

Örnek mi?

Şehri Erzurum da Hizmet iş sendikasında gerçekten canla başla görev yapan Erol Aksakal,

Örnek mi?

Erzurum Tes-İş sendikasında yıllardır görev yapan dostluğuna doymadığım Kenan Kılıç gibi.

İsim verdim.

Kimse darılmasın, kimse kırılmasın.

Kimseye de yağdanlık yapmayacağımı bilenler bilir.

Ama biz hak edene hakkını vermek için bu yola çıktık.

Biz haklının yanında olup, haksızın karşısında dik durmak için kalemi, kâğıdı elimize aldık.

Büyükler ne buyurmuş ‘’Yiğidi öldür ama hakkını ver’’.

Biz değer verilmesi gerekenlere gereken değerleri vermeliyiz ki onların çalışma azimleri daha da artsın.

Teşekkürü hak edene teşekkür etmek, özür dilenmesi gereken yerde de özür dilemek erdemliktir.

Çünkü bu ülkede yıllarca sendikacılık birilerin elinde korku salan değnek gibiydi.

Ak parti son zamanlarda sendikacılığa yeni düzenlemeler getiriyor.

Elbette ki bu düzenlemeler bazı hamam ağalarının hoşuna gitmiyor.

Ama inanın işçiler açısından yeni düzenlemeler sorun teşkil etmiyor.

Bu düzenlemeler sonucunda umuyorum ki ülkemiz de gerçek anlamda hakkın, hukukun, adaletin ve paylaşımın eşit olduğu üyesinin ölüsünden de, dirisinden de haberdar olan gerçek sendikacıların sayısı çoğalır.

Aksi takdirde sözüm ona birilerinin üyeden aldığı paralar Erzurum deyimiyle ‘’Zıkkım’’ olup boğazlarına düğümlenir.

Hesap gününde de mutlaka hesabı sorulur.

Şimdi bu yazıdan rahatsız olanlar olacaktır.

Umurum da değil.

Herkes kendine düşeni alsın.

Bakın iki aydır güzel memleketim Erzurum’dan başka bir vatan toprağına görev ifa etmek için gelmiş bulunmaktayım.

Ama gelin görün ki benim üyesi olduğum sendika benden aidatı alıyor,

Ancak bu gelen kimdir bilmiyorlar,  öğrenmek için de zahmet etmiyorlar.

Ne sendika başkanını,

Ne sekreterini tanımıyorum.

Onlar da tanıma zahmetinde bile bulunmuyorlar.

Kaldı ki bizimkisi üye sorunları içerisinde sorundan ziyade tanışmak, hoş sohbet etmek kısacası,  ‘’Devede kulak hesabı ‘’dır.

İşte ben bu sendika anlayışını kabul etmiyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.