KAMİL AYDIN: TÜRKİYE CUMHURİYETİ AĞAÇ KOVUĞUNDAN ÇIKMIŞ BİR DEVLET DEĞİLDİR.
MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın: Türkiye Cumhuriyeti ağaç kovuğundan çıkmış bir devlet değildir.
23 Haziran 2016 Perşembe 16:41
MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde MHP Grubu adına söz aldığı konuşmasına, “Amerika'daki Ulusal Güvenlik Ajansı eski çalışanlarından Edward Snowden'ın ortaya attığı bir iddiaya göre İngiliz, Amerikan ve İsrail istihbarat örgütleri Irak-Suriye İslam Devleti yani IŞİD'in oluşmasında birlikte çalıştıklarını belirtmektedirler. Snowden tarafından sızdırılan belgelere göre, bölgedeki Yahudi devletinin korunmasının tek yolu sınırlarına yakın bir yerde bir düşman yaratmaktır.” şeklinde başlamıştır.
Uluslararası rekabette artık açıktan ve doğrudan savaşların söz konusu olmadığını, bunun yerine taşeron olarak terör örgütlerinin kullanıldığını ifade eden Aydın, “Bunun en tipik örneklerinin ETA, IRA terör örgütü ya da Almanların Baader-Meinhof'udur. Bu 3 terör örgütü de güçlü devletler tarafından herhangi bir büyümeye ya da siyaseten gelişmeye izin verilmeden çıktıkları yerlerde yok edilmişlerdir. Terör bağlamında şimdi bütün bu tarihî ve siyasi gerçekleri bir tarafa bırakarak bu yüce Meclisi, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletini ve yüce milletimizi birtakım Marksist Leninist propaganda kaynaklarıyla meşgul etmek akla, irfana, vicdana ve sağduyuya hakarettir.” açıklamasında bulunmuş ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin ağaç kovuğundan çıkmış bir devlet olmadığını belirterek, “Kökleri binlerce yıllık, geçmişleriyle mazide yerini almış ve güçlü bir devlet geleneği olan bir yapıdan gelmektedir. Yani, bin yılı aşan birlikte yaşama azim ve kararlılığının bir ifadesidir. Bu azim ve kararlılığın varlığını en son Sevr'i bir yok hükmünde sayıp "Ya istiklal ya ölüm!" diyerek küllerinden tekrar dirilip ve onu da Lozan'da uluslararası bir teminat altına alarak bir kez daha göstermiştir. Bu da bütün renkleri ve unsurlarıyla yüce Türk milletinin aynı zamanda ordu milleti olduğunun bir ifadesidir yani söz konusu vatan olduğunda resmî üniformaya ihtiyaç duymak söz konusu değildir.” açıklamasını yapmıştır.
Son yüzyılda, rekabet hâlinde olduğumuz devletlerin savaşlarla elde edemediklerini başkaldırılar, ayaklanmalar ve terörist girişimlerle denediklerini ve ülkemize özellikle 1984 yılından bu yana ayrılıkçı bir terörist örgütü musallat edildiğini ifade eden Aydın, konuşmasına şöyle devam etmiştir: “Zaman zaman kararlı mücadeleler sonucu yok olma noktasına getirilen PKK terör belası, zaman zaman da siyasi hesaplar ve mülahazalar sonucu gözden kaçırılarak can suyu verilmiştir. Bunun en somut tezahürü 2009-2015 yılları arasında romantize edilen bir Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi ve demokratik açılım rüyasıyla yaşatılmıştır. Bu süreçte, Türk devlet geleneğinin en güvenilir ve stratejik ayağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri zaafa uğratılıp itibarsızlaştırılmaya çalışılıp bunda da kısmen başarı sağlanmıştır maalesef. Çünkü Türkiye'nin stratejik kara kutuları açılmış, önemli bilgiler ve belgeler ortalığa düşmüş, askerî başarılar hafife alınmış, sahte ve düzmece dosyalarla soruşturmalar düzenlenmiş, hatta yüzlerce vatandaşın katili teröristler gizli tanık yapılarak, her rütbeden asker hapse atılarak büyük aile dramları yaşatılmıştır. Öyle ki ordumuzu komuta edecek yüksek rütbeli asker bırakılmamıştır.”
Habur'da çadır mahkemelerinin kurulduğunu ve böylece teröristlerin pişman olmadıklarını beyan etmelerine rağmen şehirlere taşındığını ifade eden Aydın, “eli kanlı bölücübaşının mesajları meydanlarda ve medya aracılığıyla okunmuş ve mitik bir kahraman gibi Mandelalaştırmaya çalışılmıştır. Bu da yetmezmiş gibi, Oslo'da gizli görüşmeler sonunda verilen Mahallî İdareler Yasası başta olmak üzere, birlik ve beraberliğimiz yok edecek tavizler ve nihayet, Dolmabahçe'de var olan mutabakat gündeme gelmiştir.” açıklamasında bulunmuş ve bu tavizler sonucu muhatap alınan terör örgütünün bölgede silahlanma, mayınlama, mahkemeleşme gibi gölge bir devlet havasına girdiğini belirterek, “Bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Eylül 2015 tarihli Hürriyet gazetesine verdiği beyanatta çok açık bir şekilde kabullenmekte ve ifade etmektedir. Aynen okuyorum: "Çözüm süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm sürecini bunlar âdeta güneydoğuda, kısmen doğuda kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler, çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar." diyerek beyanatını noktalamış.” açıklamasını yapmıştır.
MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın; parti olarak 1 Kasım seçim beyannamelerine koydukları terörle mücadele maddesinin bugün yasa olarak önlerine geldiğini belirterek, “bu kanuna Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlendirilmesinin hukuki altyapısını oluşturmak, belirsizlikleri ortadan kaldırmak ve yaptıkları işlerde güven içerisinde hareket edebilmeleri ve bu işlerden dolayı ileride haksız ve mesnetsiz ithamlara maruz kalmamaları maksadıyla terörle mücadelede görevini yürüten kamu görevlilerine hukuki koruma getirme amacıyla hazırlanan bu yasaya biz de kendi programımız çerçevesinde "evet" diyeceğiz." diyerek beyanatını noktalamış.” Açıklamasını yaparak konuşmasını tamamlamıştır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.