23 Kasım 2024
  • Erzurum10°C
  • İstanbul4°C
  • Ankara18°C

KENTSEL DÖNÜŞÜM.

Selman Soğukpınar

Ülkemizde bu iki kelime son yıllarda hemen, hemen her gün gerek yazılı, gerek görsel basında seçilmişler tarafından dillendirildiğinden gündemden düşmemektedir.

Ak parti iktidarından önceki iktidarlarda bu sorunun çözümü için çalışmış ancak istenilen seviye yakalanamamıştır.

Bu meselenin son yıllarda ülke gündemini bu kadar işgal etmesindeki en büyük etken ise son yirmi yılda ki bunun başında İzmit ve yakın tarihimizdeki Van depremlerinde yaşanan can ve mal kayıplarıdır.

Çünkü yaşanan depremler yüzlerce, binlerce insanın can ve mal kaybına neden olmuştur.

Bu yıkımların ana sebebi ise çarpık, imarsız, denetimsiz ve kontrolsüz yapılaşmadır.

Maalesef bazı siyasetçilerin geçmişten gelen oy hastalığı yüzünden depremlerde ülke genelinde onlarca can kaybına ve maddi zarara yol açmıştır.

Her 5 yılda yapılan yerel seçimlerde siyasi adayların en büyük seçim propaganda malzemesi olarak kullandıkları ‘’Seçilirsek imar planlarını değişip, kentsel dönüşüm yapacağız.’’

Cümleleri ile doludur.

İşte bazı yerel yöneticilerin bu plan değişiklik takıntıları ve her ay belediye meclislerinde 30-40 tadilat dosyaları maalesef bu ülkenin yapılaşma planlarını paçavraya döndürmüştür.

Bazen de birilerine rant sağlamak adına insan hayatı hiç sayılmaktadır.

Diğer taraftan da belediyede bu işin kontrolünü ve denetimini yapan bazı şahıslar şahsi çıkar ve menfaatleri uğruna inşaatın yakınına dahi gitmeden masa başında demiri, betonu kontrol ederek inşaat temel vizelerini imzalamışlardır.

Peki, meselenin vatandaş ayağında suç yok mu?

Sorusunu kendi kendimize sorduğumuz zaman ise vereceğimiz cevap açıktır.

Evet, vatandaşta suçludur.

Üç beş tuğla yâda kiremit, dereden çekilen bir kamyon toprak karışımlı kum, 3-5 kullanım süresi geçmiş özelliğini yitirmiş eskiciden alınmış demir ile yaptığımız binalarımız ufacık bir sarsıntıda başımıza yıkılıyor.

Yâda adı müteahhit olan bazı malzeme hırsızlarına kendimizi teslim ediyor.

 Onların malzemeden çaldıkları 2-3 torba çimento ile 1-2 ton demiri kar zannediyoruz.

Sonrada gitti canımız malımız diye diz dövüyoruz.

İşte bütün bu etkenler sonucunda ortaya çıkan çarpık, plansız, kontrolsüz ve denetimsizlik sonucu ortaya çıkan sorunları yok etmek için iki kelime kullanıyoruz.

Kentsel dönüşüm..

Açıklaması; Kentsel gelişmenin toplumsal ekonomik ve mekânsal olarak yeniden ele alındığı ve kentteki sorunlu alanların sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi için yıkıp yeniden yapma, canlandırma, sağlıklaştırma veya yeniden yapılandırma için proje üretilmesi ve uygulama yapılmasıdır.

Amacı; Kent içinde kaçak yapılaşma alanları ile ekonomik ömrünü doldurmuş bulunan çöküntü alanlarının gerekli tüm kentsel ve sosyal donatı hizmetleri getirilerek olası tüm doğal afet riskleri de bertaraf edilecek şekilde yeniden fenni ve sıhhi standartlara haiz bir şekilde yapılandırılmasıdır.

Yerel yönetimler önceleri maddi sıkıntılar içinde oldukları için bu konuda fazla bir ilerleme gösterememişlerdir.

Ancak Ak parti iktidarının yerel yönetimler konusunda yapmış olduğu köklü reformlar sayesinde belediyelerin kasaları dolmuştur.

Diğer taraftan da çevre ve şehircilik bakanlığı bu meseleye el atınca bu hastalığın muayenesi yapılarak teşhis konulup tedaviye başlanmıştır.

Ancak burada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim özellikle bazı belediyeler hükümetin verdiği maddi kaynakları akıllı ve israf etmeden kullanmak yerine ‘’ Har vurup harman savrulmaktadırlar.’’

Ay sürmeden tatil beldelerindeki 5 yıldızlı otellerde seminer adı altında sefa sürülmekte, havuz başlarında çekilen keyif masalları resmedilerek sanal âlemde paylaşılmaktadır.

İktidarın iyi niyeti de bu sayede su istimal edilmektedir.

Bu kısmı da belirttikten sonra asıl meselemize devam edecek olursak.

Kentsel dönüşüm yapılırken özellikle kamulaştırmalarda bazen sıkıntı yaşanmaktadır.

Bu sıkıntının ana kaynağı ya vatandaş 30 metrekarelik gecekonduya aklın almadığı kamulaştırma bedelini istiyor, yâda belediye vatandaşı mağdur edecek birim fiyat veriyor.

Bu defada iş yargıya intikal ediyor.

Yargı sürecide aylarca bazen de yıllarca sürdüğü için o bölgede yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları tıkanıp kalıyor.

Mahallede yürürken bir tarafta lüks binalar az ilerde akşam hava kararınca geçmeye korktuğunuz bir kısmı yıkılmış bir kısmı yıkılmak için mahkeme kararını bekleyen sarhoş ve tinercilere mekân olmuş metruk bölgeleri görüyorsunuz.

Özellikle memleketim şehri Erzurum da bu gibi sıkıntılar belediyelerin elini kolunu bağlıyor ve kentsel dönüşüm konusunda sürecin çok ağır ilerlemesine neden oluyor.

Aslında bu sadece Erzurum’da da değil ülke genelinde bu ve benzeri sorunlar nedeni ile birçok yerel yönetim tıkanmış durumdadır.

Bu meselede bir diğer sorun ise özellikle Erzurum ilimizde yıkılan bina sayısı ile yerine yapılan bina sayısı arasında denge olmadığından kira ve konut fiyatlarını %100 artırmış durumda.

İşsizliğin çok fazla olduğu şehrimizde insanlar aldıkları asgari ücretin 650-700 TL sinide ev kirasına verirse varın o insanın ve ailesinin nasıl bir sefalet yaşadığını da siz düşünün.

Sonuç olarak kentsel dönüşüm çarpık, plansız ve kontrolsüz yapılaşmayı ortadan kaldırırken kültürel, sosyal ve ekonomik çöküntüye yol açmamalıdır.

Bu sorun insanları kültürel değerlerinden uzaklaştırıp ekonomik yokluğa sürüklemez dengeli ve düzenli bir şekilde yürütülür ise ortadan kalkacaktır.

Son olarak şunu da yazmadan geçemeyeceğim.

Şu yapı denetim firmaları da asıl denetleyiciler tarafından iyice bir denetlenmelidir.

Bu ülkede zaten yeterince külhanbeyi var.

Kimse yeni, yeni külhanbeyliği kurmaya kalkmasın.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.