30 Nisan 2024
  • Erzurum15°C
  • İstanbul15°C
  • Ankara21°C

KİM DEMİŞ ERZURUM SAHİPSİZ ŞEHİR

Vahdet Nafiz Aksu

30 Aralık 2018 Pazar 17:29

Geçen hafta birkaç gün süren seyahatim oldu. 
Şehirler aslında ne kadar da birbirine benziyor; şikâyetler, eleştiriler, temenniler benzer kaynaktan fışkırıp farklı şişelere doldurulan suya benziyor. 
Hani biz üç Erzurumlu bir araya gelince bir çırpıda on, on beş sorunu sıralayıp “Sahapsız memleket birader!” diye sızlanırız ya… Diğer şehirlerin ilgisizlik zannıyla yürekleri daralmış evlatları da aynı güfteyle kasvetli şarkılar besteliyor. 
Sivil toplum örgütlerimiz etkili olamıyor, diyorlar. 
Belediyelerimiz çok daha iyi olabilir, diyorlar. 
Ah bizim vekillerimiz de sizinkiler gibi hemşeri canlısı olsalar, vurdular mı yumruklarını ses getirseler, diyorlar. 
Tüm iller aldı başını gitti, biz yaya kaldık, diyorlar. 
Velhasılıkelam, diyorlar da diyorlar. 
Şekvanın, şikâyetin bini bir para.
Bu mevzuyu dost sohbetlerimizde de çok tartıştık, nedenleri üzerinde durduk. 
Sosyolojik tahliller yaptık kendimizce.
“Bu şehirde yaşanmaz, arkadaş!” hükmünün derununda ne gibi sebepler var? 
Ve bu keskin, iç acıtıcı kabulün gerçeklik payı ne kadar? 
“Kişi başına düşen gelir arttıkça bu değerlendirme biçimi olumluya evrilir.” Diyenlere katılamıyorum, çünkü “Bu şehri zamanında terk eden sermaye holding oldu, biz başladığımız yerdeyiz.” Diyen iş insanına çok tesadüf ettim. 
“Hem ağlarım, hem giderim.” Nazlanması, birçokları için ‘Hem şikâyet ederim, hem beğenmem, hem de bu şehirden başka yerde de yaşamam.” Fiili durumuna dönüşüyor. 
Artık çaresizlikten mi, yoksa mecburiyetten mi tam kestiremiyorum, “Bu sahapsız şehirde yaşanmaz.” Diye diye bu şehirde ihtiyarlayan dostların kulaklarını çınlatıyorum burada. 
Elbette eleştiri herkesin hakkı. 
Daha iyiyi, daha güzeli aramak; daha iyiyi ve daha güzeli bulmanın besmelesi. 
Ölçülü, yapıcı, çare aramaya yönelik  eleştiriler yöneticiler için bulunmaz nimettir. 
Söz buraya gelmişken samimi kanaatimi söyleyeyim.
Erzurum iklimiyle, coğrafyasıyla, meşakkatli tarihinin etkilediği travmatik sosyolojisiyle zor şehir.
Ama asla  sahipsiz bir şehir değil. 
Sahipsiz kaldığında vatana sahip çıkmış bir mübarek belde hiç sahipsiz olur mu,  yalnız kalır mı?
Bir kere bu şehre hak sahip,  halk sahip, dadaş sahip. 
Arılar gibi gayretli yasetçisimiz, aydınımız, girişimcimiz, şehrinin üzerine arslanlar gibi titreyen medyamız var çok şükür. 
Birlikte darlığı varlığa, zorluğu kolaylığa dönüştürmek için çabalayıp duruyoruz. 
Başka şehirlere, bize gıpta edecekleri güzel tablolar çiziyoruz.
Hâlâ ülke çapında, muhatap olduğu  hakiki dadaşlara evliya görmüş gibi derin sevgi gösteren yüz binler var.
Biraz da kendimize ellerin gözünden bakalım, aynaya bakarken mübarek gözlerimiz pek bir şefkat cimrisi oluyor çünkü.
Bu inanç ve bilinçle...
Gelin 2019’da hemşerilik enerjimizi büyük hedeflere varmada nükleer yakıt gibi kullanalım, karamsarlık çukurunda heba etmeyelim. 
Parolamız tanıdık gelecek size: Gönülde, fikirde, eylemde biriz; şehrimiz için varız… Formülümüz de çok kısa: Az laf, çok iş!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.