MEDYADAN BARIŞ ORGANİZATÖRÜ OLUR MU?
Selman Soğukpınar
Ülkemizde medyanın gerek siyaset, gerek bürokrasi ve gerekse toplum üzerinde çok büyük etkinliği olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Medya kendinde bulduğu veya gördüğü bu gücü sonsuz özgürlük olarak benimseyerek büyük bir yanlış içerisine girmiştir.
Bu güç maalesef bu güne kadar ülke ve millet menfaati noktasında kullanılmamıştır.
Benim bu kanaate varmamın nedeni ise yakın tarihimizde meydana gelen olaylar ve medyanın kimin yâda kimlerin tarafında olduğudur.
Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oyun oynamak isteyenlere bir kısım medya adeta maşalık yapmıştır.
Bunu görmek için çok uzak tarihlere gitmeye de gerek yoktur.
On yıl öncesinde ülkede karanlık güçlerin yaşattığı karanlık günler meseleye açık bir delildir.
28 Şubat sürecinde ülkemiz üzerinde ameliyat yapmak isteyenlerin en büyük destekçisi bir kısım medya ve arkasındaki karanlık güçlerdir.
Cumhuriyet tarihinde ilk defa gelir-gider dengesini eşitlemiş memura, işçiye, çiftçiye kısacası toplumun bütün katmanlarına verilen %100 zam oranları ülke insanın yaşam standartlarını artırmıştı.
Ama bunu kabullenemeyen, hazmedemeyen hazımsız ve kursaksızlar ülkemizi karanlığa itmek için arkalarına aldıkları bir kısım medya desteği ile o günün Başbakanı Merhum Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocayı ve Refah Yol hükümetini iktidardan uzaklaştırmak için ellerinden gelen bütün kirli oyunları oynamışlardır.
Bu kirli ellerin ellerindeki tek maşa ise o günkü bir kısım medya idi.
Verilen görevi tam olarak yerine getirmişlerdi.
Bu olayların yakın gözlemcisi olan birisi olarak benim kalkıp medya bu ülkede barışın organizatörü olur.
Demem kendimi ve yaşananları inkâr etmem demektir.
O günkü medya siyasi iktidarı yoksullukla, yolsuzlukla suçlayacak delil bulamamış bunun yerine Cumhuriyet elden gidiyor, Şeriat geliyor.
Diye gece gündüz bangır, bangır bağırarak topluma ve ülkeme korkunun hâkim olmasına insanların ayrıştırılmasına yol açmıştır.
Tekrar ediyorum 28 Şubat sürecinde bu ülkeyi karanlığa boğmak isteyenlerin en büyük gücü ülkemizdeki bir kısım medya ve arkalarındaki Siyonist uşaklardır.
Bunun aksini söyleyen varsa çıksın karşıma.
Başbakanın ağzından çıkan cümlelerden iki kelimeyi cımbızlayıp,
AZ SONRA !!!
AZ ÖNCE !!!
Diye adeta ülke insanının damarlarına korku, karamsarlık pompaladılar.
Bir kısım medyanın yaptığı bu kara kampanya bu ülkeye ihanet değil de nedir?
Daha birkaç gün önce ülkede birlik, beraberlik sağlansın akan kan dursun.
Bir olalım…
İri olalım…
Güçlü olalım…
Diye toplumun herkesimi fedakârlık yaparken süreci baltalamak, karanlığa sürüklemek, sekteye uğratmak için çabalayanlar 28 Şubat sürecindeki aktörlerin ta kendileridir.
Çünkü bunlar ülkemiz de ekonomi iyileşmişken dünyaya borçlu bir ülke iken borç verecek duruma gelmişken huzur ve refah sağlanmışken yataklarında rahat uyuyamazlar.
Çünkü onlar bunu istemezler…
İşlerine gelmez…
Onların tek derdi ülke iyiye gitmesin.
Toplumda kardeşkanı dökülmeye devam etsin.
Bu ülke Siyonistlerin karşısında el açıp yalvarsın..
Partisi, siyaseti, görüşü ne olursa olsun.
İyinin, doğru olanın yanında durmayı, yanlışın yanlış yapanın karşısında ise dik durmayı maalesef bir kısım medya becerememiş, becermek istememiştir.
Onların sevdiği haz duydukları ihanet, Kaos ve karanlıktır.
ABD de ikiz kuleler vurulduğunda ABD medyası bu haberi kaç gün yayınladı sorarım?
Avrupa da olumsuz bir olay olduğunda Avrupa basını kaç gün yayınlıyor sorarım?
Adamalar olumsuzluğu kapatmak, göstermemek için yayınlamıyor.
İşin güzel tarafını iyi tarafını göstermek için çaba gösteriyorlar.
İşte milliyetçilik,
İşte vatanseverlik,
İşte Milletini sevmek
İşte Ülkesini sevmek böyle olur.
Ya bizim bir kısım medyamız durmadan, sıkılmadan, utanmadan, günlerce, aylarca ve yıllarca ülkemi, ülke insanımı küçük düşürmek için gece gündüz yayın yapmaktan vazgeçmiyor.
Şimdi Avrupalı, ABD’li medyamı milliyetçi yoksa emperyalist ve Siyonistlerin uşaklığını yapan bu ülkede ki bir kısım medyamı milliyetçi?
Buyurun cevabını hepimiz kendimize verelim.
Ama şunu iyi bilsinler bunlar tarihe tek, tek not düşülmektedir.
Çünkü biz bunların Cemaziyelevvelini iyi biliriz.
Bunlar bankalardaki çuvallarla paraları boşaltıp, o çuvallardan da kendilerine don dikip giyen zihniyetlilerdendir.
Haberi duygusallık üzerine kuranlar.
Haberi ihanet üzerine kurgulayanlar.
Haberi çirkeflik üzerine kuranlar.
Haberi ikiyüzlülük üzerine kuranlar.
Haberi gammazlamak üzerine kuranlar.
Haberi memleketi ve milleti satmak üzerine kuranlar.
Bu ülkede barışı, kardeşliği, birliği, beraberliği, saygıyı, sevgiyi, hoş görüyü, bir olmayı, iri olmayı ve diri olmayı istemezler.
Bunlar kandan,
Bunlar gözyaşından,
Bunlar adam satmaktan,
Bunlar ihanetten,
Bunlar karanlıktan başka bir şey bilmezler.
Bunlar dün vardırlar
Bugünde varlar
Yarında var olacaklar.
O yüzden ülkemizde bir kısım medyadan barışın organizatörlüğünü beklemek gaflete düşmek geçmişi bilmemek demektir.
Çünkü İşidir kişinin aynası lafa bakılmaz.
Yaptıkları yapacakların aynasıdır.
Bu arada geçtiğimiz hafta malum medyada İsrail Başbakanının eski danışmanı Mihael Freund’a
Başbakanımızın Siyonizm ile ilgili yaptığı açıklama dokunmuş olacak ki;
‘’Türkiye’ye ders verme zamanı geldi’’
Türkiye Başbakanı Sokak kabadayısı gibi,
Diye bir iki cümle zırvalamış.
Sözde ağa babalarını da göreve çağırarak Türkiye’ye karşı tutumunuzu değiştirin diye çağrı yapmış.
İşte bu zavallının açıklamasını veren medya gurubu bu adamın ağzının cevabını verecek bir haber yapamamıştır.
Ben vereyim o zaman;
Evet, Başbakanımızın dediği gibi İsrail terörist devlettir.
Terörist olduğunu da 8 Mart 2013 günü Mescidi AKASADA Cuma namazı kılan Filistinli kardeşlerimi öldürerek bir kez daha ispat etmiştir.
Artık sizler karşısında susan bir Türkiye yok.
Sizin anladığınız dilden konuşan bir Türkiye var diye paniklediğinizin farkındayız.
Merak etmeyin.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.