MENFAATİ BİTENLERİN, DOSTLUĞU ÇABUK BİTTİ.
Selman Soğukpınar
Son zamanlarda bir kısım insanların veya bir grubun tüm hesaplarının menfaat üzerine olduğunu açıkça gözlemlemekteyiz.
Düne kadar Menfaatlerine dokunulmadığı için hükümet ile dosttular.
Bu grup menfaatleri zedelenince daha önce samimi olduğu, kardeşim diye bağrına bastığı hükümet yetkililerine düşman kesildiler.
Şimdilerde bu grup hükûmete ve yetkililerine hakaretler savuruyor, onları yerden yere vuruyorlar.
Bazen bunu o kadar ileri götürüyorlar ki ellerindeki tüm imkânları seferber ederek menfaatlerine dokunan kişilerin aleyhinde insanlığa yakışmayan tavır takınmaya başladılar.
Onlara göre düne kadar Müslüman Müslümanın kardeş idi şimdi ise düşmanlıkta sınır tanımıyorlar.
Bunlar bana göre İslam kardeşliğini dünyevi menfaatlerine kurban etmişlerdir.
Aslında bunlar yaptıkları ile ne kadar dost olduklarını ispat etmiş oldular.
İmanlarının ne kadar sağlam olduğunu da bu şekilde ortaya koymuş olurlar.
Hâlbuki insanın ufak menfaatleri için kardeşlerine düşman kesilmesi ne kadar doğrudur?
Bir Müslüman’ın düşmanlığında ileri gitmesinin İslam’daki yeri nedir?
Bu durum, insanın imanının kuvvet veya zayıflığına bağlı bir haldir.
İmanı kuvvetli ve yaptıklarında ihlaslı olan kişiler, hiçbir zaman basit çıkar peşinde koşmazlar.
İmanı sağlam bir Müslümanın Ayı bir eline, Güneşi diğer eline verseler de her daim doğru söylemeli ve doğrunun yanında olmalıdır.
İhlaslı bir Müslüman nimetin sahibinin Allah olduğunu, her şeyin ondan gelmiş ve yine ona döneceğini, yalnızca O’nun rızası için çalışılması gerektiğini, sadece O’ndan istemek ve sadece O’ndan korkmak gerektiğini, basit ve küçük bazı hesaplar peşinde koşmanın doğru olmayacağını bilir.
Hakkı ve ahireti kavramış olan bir Müslüman, basit çıkar hesaplarına itibar etmez.
Hakkı ve Hakikati kavrayamamış insanların basit ve ufak menfaatler peşinde koşması da doğaldır.
Bizim Dinimiz İslam ve Kur’an, müminlerin üstlendikleri iman görevinden hiçbir çıkar ummamaları gerektiğini sık sık hatırlatır.
Müslüman olarak bizlerin yaptıkları bir hizmet karşılığında makam ve mevki beklentisinde olmamız ve çıkar peşinde koşmamız Müslüman olarak bizlere yakışmaz.
Çok önemli bir nokta vardır:
İnsan dine yaklaşırken, “yapının içinde nasıl bir çıkar elde ederim?”
Gibi sapkın bir mantık içerisinde olmamalıdır.
İhlaslı bir Müslüman nasıl olurum?
Allah’a hakkıyla nasıl ibadet ve kulluk edebilirim?
Rabbimin bu yol benim yolum.
Bu yoldan gidenler huzura erer.
Rabbimin emrettiği istikametten ayrılmadan gidip, Rabbimin rızasını nasıl kazanabilirim?
Nasıl bir imana sahip olursam, Rabbimin emirlerine uyar menettiklerinden sakınırım?
Gibi sorulara cevap vermeli, düşünmeli ve ona göre hareket etmelidir.
Açık net söylüyorum.
Bu gün birilerinin yâda bir grubun takındığı tavır, samimiyetsizliğin işaretidir.
Benim şahsen okuduğum anladığım ve öğrendiğim Müminin hedefi, Allah’ın rızası, rahmeti ve cennetidir.
Gerçek Mümin bunun dışında hiçbir dünyevî çıkar peşinde koşmamalıdır.
Bakınız Rabbimiz Sad Süresinin 46. Ayetinde müminleri tarif ederken buyuruyor ki; ‘’Muhakkak ki Biz, onları (ahiret) yurdunu zikreden halis (kullar) olarak ihlâs sahibi kıldık.’’
Burada hem "ihlâs sahibi" hem de "halis kullar" beraberce geçiyor.
Halis, ihlâsa ulaşmış demektir.
İhlâs, nefsin kalbinin halis olduğu noktadır.
Yani afetlerin hepsinin yok olduğu, nefsin kalbinin Allah'ın nurlarıyla %100 dolduğu noktadadır.
Gerçekten de ihlâs, mümini mümin yapan en önemli özelliktir.
Bu gün ki ülke meselesine veya meselede gelinen iğren noktaya baktığımızda bunu yapanların dinle, İslam’la, kitapla ve sünnetle uzaktan yakından alakası yoktur.
Benim saf yüreği, gönlü temiz imanlı ve ihlaslı kardeşlerimin bir an evvel gaflet yolunda giden bu ne olduğu belli olmayan gemiyi terk etmeleri gerekmektedir.
Bir insan dün başına tac ettiğini, bu gün iftira, yalan ve hıyanetle ayaklar altına almaya çalışıyorsa sonunda ayaklar altına pas, pas olacak ihanet ettiği kişi değil kendisi olacaktır.
Dün size selam verince selamından misk kokuyor dediklerinizin, bu gün birden bire hisi kendiniz oluşturup bunların selamından is kokuyor demenizle bu millet o insanlarla selamı kesmez.
Çünkü bu millet artık gafletten uyandı.
Çünkü bu millet artık Siyonist Emperyalist ve faiz lobilerinin bu ülkede at oynatmalarına fırsat vermeyecektir.
Bu böyle biline.
Sizler dün bu ülkede dün bu kadının burada ne işi var.
Atın bu kadını dışarı diyerek avazı çıktığı kadar bağıran zihniyetlerle kol kola oldunuz ama sonunda kaybeden yine o zihniyet kazanan elhamdülillah zafere inananlar oldu.
Bu günde sizler açık ve net söylüyorum;
Menfaatiniz elinizden gidiyor diye geçmiş zamanda bu ülkede Camilerimizi ahırlara çevirip, Kuran Kurslarımıza kilit vurup, Cennet vatanımın her köşesinde benim Başörtülü bacımı yerlerde sürükleyerek bu milletin öz evlatlarına Cehennemi yaşatanlarla berabersiniz.
Neydi bizim suçumu. Rabbimiz emrettiği için o emir doğrultusunda yaşamaya çalışıyorduk. Ama bu zihniyet üstadın dediği gibi öz yurdumuzda garip eyledi. Şimdi sizler işte bu elleri kirli olan zihniyetle kol kolasınız.
Ama biliniz ki Rabbimin inayeti ile inşallah yine kaybeden kol kola olduğunuz zihniyet olacaktır.
Sonuç mu bu Aziz Millet artık sizlere olan inancını çoktan kaybetti.
Maddi kaybınızı bilmem amma; En büyük kaybınız milletin size olan inancı idi.
Onu da kaybettiniz.
Son Söz; İşte size bir vefa örneği ‘’Mekke de bir taş biliyorum. Peygamber olarak gönderilmeden önce bana selam verirdi. Ben hala o taşı biliyorum.’’ Hadisi Şerif
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.