25 Kasım 2024
  • Erzurum-6°C
  • İstanbul7°C
  • Ankara1°C

NURETTİN TOPÇU VE ERZURUM

Abdullah Nehir

26 Aralık 2018 Çarşamba 21:16

Erzurum’dan İstanbul’a göç etmiş olan celep (canlı hayvan) tüccarı Erzurumlu Topçuzâde Ahmet Efendi (1856-1922) ve Eğinli Fatma Hanımın (1876- 1979) ikinci çocukları olan Nurettin Topçu, 20 Kasım 1909 İstanbul’da doğdu.

Nurettin Topçu, (Osman Nuri) 1916 yılında Bezmialem Valide Sultan İlk Mektebi ûlâ kısmında başlamıştır.1918 yılında iki yıllık kısmı bitirdikten sonra Reşit Paşa Numune Mektebi’ne geçmiş ve 1922 yılında da bu okulu birincilikle bitirmiştir. Babası vefat ettiğinde, Topçu, ortaokul birinci sınıf talebesidir. 1924 yılında Vefa Ortaokulu’ndan, 1927-1928 ders yılında ise İstanbul Erkek Lisesi Edebiyat bölümünden pekiyi derece ile mezun olan Topçu 1928 yılında Fransa’ya yükseköğrenim için gitmiş 1934 ‘Conformisme et Revolte/İsyan Ahlâkı’ adlı tezi ile yurt dışında felsefe doktorası yapan ilk Türk talebe olmuştur.

Yurda döndükten sonra ilk görevi 1934 yılında Galatasaray Lisesi’nde felsefe muallimliği (felsefi stajyeri) olmuştur. Fransa’da doktora yapmış olan Nurettin Topçu, 1947-1948 yıllarında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Hilmi Ziya Ülken ’in kürsüsünde ‘Bergson’ konusunda doçentlik tezi hazırladı.

Nurettin Topçu 08 Ekim 1956 yılında tayin edildiği İstanbul Erkek Lisesinden 20 Eylül 1974 tarihinde emekli oldu. 40 yıl maarifin hizmetinde bulunan Nurettin Topçu emekliliğinden kısa bir süre sonra hastalandı. Yapılan ameliyatla pankreas kanseri olduğu anlaşıldı. 10 Temmuz 1975 günü vefat etti. İstanbul’da Kozlu Mezarlığı’na defnedildi.

Nurettin Topçu Erzurumlu ailenin çocuğu olmasına rağmen Erzurum’a hiç gelmemiştir. Bir fikir ve mücadele adamı olan Topçu’nun Erzurum’a olan ilgisi ve neden gelemediği hakkında ipuçlarını öğrencisi Orhan Okay[1] ile mektuplaşmalarında bulabiliriz.

Nurettin Topçu, Orhan Okay’ın Atatürk Üniversitesinde görev alma isteğine 11 Kasım 1958 tarihli mektubunda; “Erzurum Üniversitesi’ne girme teşebbüsün beni sevindirdi. Bilirsin ki memleketimi severim. Sen oraya mutlaka gitmelisin. İnsanını çok seveceksin.”[2] Cümleleri ile öğrencisine destek verirken memleket sevgisini ve aidiyet duygusunu kuvvetli bir şekilde dile getirmiştir.

Şaban Karataş 1968 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi dekanı olduğunda açmayı düşündüğü Felsefe Bölümü’ne Nurettin Topçu’yu getirmek istediğini Orhan Okay’a bildirmiş ve bu hususta kendisinden aracı olmasını istemiştir.

Nurettin Topçu Dekan Şaban Karataş’ın Orhan Okay vasıtası ile Atatürk Üniversitesine davetini mektup (15 Mayıs 1968) samimiyeti içerisinde cevaplandırırken artık İstanbul’dan ayrılmasının mümkün olmadığını dile getiriyordu. Nurettin Topçu mektubunda Orhan Okay’a hitaben: “Erzurum’a gelmemi istemeniz beni mütehassıs etti. Dekanın iyi niyeti de bana haz verdi. Gıyabi dostluğuna müteşekkirim. Teklifinizi vazifeye davet olarak karşıladım. Bu davete icabet edemeyişimle kendimdeki eksiği, bir bakıma idealdeki yorgunluğumu kabul ettim. Evet, ümitlerin azalması, belki de yaşın ilerlemiş olması, sana müspet cevap vermeme mani oluyor. Erzurum’a ve Erzurumlulara gönülden bağlılığım, içimde ki arzu. Sanki süresiz olarak arzu ve istek halinde kalmak suretiyle, bütün bu davete koşamıyorum. Beni mazur görün. Evet, zahiri sebeplerin hepsi itibaridir, belki bir bahane olabilir. Asıl gönül kararı veriyor. Hayatım, ruh dünyasının imarına hasretmekten zevk aldığım gençliğime bir bakıma eskisinden daha az ümitlerle bağlıyım. Dekan Şaban Bey’e de hürmetlerimi ve şimdilik böyle bir naklin mümkün olmadığını söyle. Galibe nispeten geniş bir faaliyet sahnesinin içinde oyalanmaya ihtiyacım var. Belki de buralarda ölmem mukadderdir.”[3]

Nurettin Topçu’nun Atatürk Üniversitesine daveti hususunda yaşananların tanığı Orhan Okay şöyle naklediyordu. “1968’de Erzurum’da Şaban Karataş Fen-Edebiyat Fakültesi’nin dekanı olmuştu. Fakültede açmayı düşündüğü Felsefe Bölümü’ne Nurettin Topçu’yu getirmek istediğini ve bunu kendisine teklif etmem için bana söyledi. Ben de mektubumda durumu hocama anlattım. Sorbonne’dan doktorasını başarıyla vermiş olarak dönen Topçu, İstanbul Üniversitesi’ne kabul edilmez ve uzun yıllar lise öğretmeni olarak çalışır.1948’de Bergson üzerine hazırladığı bir tezle doçent unvanını alır ve bir süre Felsefe Bölümü’nde “eylemsiz doçent” sıfatıyla ders verir. O tarihten sonra fakültedeki bazı arkadaşlarının (Mümtaz Turhan, Mehmet Kaplan gibi) tavsiyeleriyle bir veya birkaç defa doçentlik için başvurmuşsa da üniversitelerimizde her zaman oynanan ayak oyunlarıyla her defasında reddedilmiştir. Şaban Karataş’ın teklifi hocayı tanıyanlar arasında memnuniyetle telakki edildiyse de mektubunda ileri sürdüğü sebeplerle kabule yanaşmadı. Bunlara belki ilave edilecek bir diğer bir sebep de yıllardır beraber yaşadıkları yaşlı annesinden ayrılmak istememiş olmasıdır.”[4]

 

Topçu’nun mektuplarından ve talebesi Orhan Okay’ın anlattıklarından anlaşılıyor ki;

Nurettin Topçu annesini yalnız bırakmak istememiştir.

Yine yaşının ilerlemiş olması artık bu tür görevleri kabul etmesine engeldir.

Kültürel faaliyetlerini daha geniş sahada devam ettirme arzusunu açıkça belirtmiştir.

Bazı öğrencilerinin ve arkadaşlarının[5] anlatımlarıyla “Hocam[6] bana burada görev verdi.” Şeklinde ifade ettiği görev şuuru ve hocasına bağlılığı ve belki geçmiş yıllarda birçok kez istemiş olmasına rağmen üniversiteye kabul edilmemesinin küskünlüğü ile Atatürk Üniversitesine görev alma teklifine olumlu cevap verememiştir. 

 

Nurettin Topçu’nun yaşamında önemli yer tutan Eğin’e birçok defa gittiği ve orada kaldığı bilinmektedir. Aslında Erzurum’a seyahat Eğin’e seyahatten daha meşakkatsiz ve rahat iken birçok öğrencisinin de bulunduğu baba ocağını ziyaret etmemesi muammadır.

Sonuç olarak Anadolucuların önemli bir düşünce adamı Nurettin Topçu Anadolu’nun Önsözüne hiç girmemiştir.

                                     

KAYNAKLAR

[1] https://www.turkedebiyati.org/yazarlar/orhan-okay.html

[2] Nurettin Topçu’nun Mektupları, M. Orhan Okay, Cümle Yayınları 2015, S 132

[3] Nurettin Topçu’nun Mektupları, M. Orhan Okay, Cümle Yayınları 2015, S 162

[4] Nurettin Topçu’nun Mektupları, M. Orhan Okay, Cümle Yayınları 2015, S 161

[5] Sırrı Tüzeer/Nurettin Topçu’nun çocukluktan arkadaşı (Erzurumlu Öğrencisi Necati Fazlıoğlu ifadesidir.)

[6] Abdülaziz Bekkine Hz.