O KADAR LAYIK KİŞİ VAR Kİ, SEÇMESİNİ BİLİN YETER Kİ
Vahdet Nafiz Aksu
AK Parti Tüzüğünün İl başkanının görevlerini tanımlayan 36.Maddesi şöyle:
İl Başkanı il kongresi tarafından gizli oylama ile tek derecede seçilir. Partinin il düzeyindeki çalışma ve faaliyetlerinin koordinasyon ve yürütümünü sağlar, denetimini gerçekleştirir ve il teşkilatını temsil eder.
***
“Partinin il düzeyindeki çalışma ve faaliyetlerinin koordinasyon ve yürütümünü sağlar” cümlesinin altını çizelim.
Sözünü ettiğimiz parti, iktidar partisi.
Bu da şu demek;
Partinin il düzeyindeki çalışma ve faaliyetleri, sırf siyasi faaliyetler olmayacak.
İl başkanı; köydeki, mahalledeki, ilçedeki üye kayıt işlemlerini gözetmeyecek sadece.
Teşkilatların ihtiyaçlarıyla meşgul olmayacak sadece.
Milletvekili geliyor, karşılanacak; gidiyor, uğurlanacak gibi teşrifat işlerini ayarlayamayacak sadece…
Bunlara ilaveten ne yapacak peki?
Partisi iktidar olduğuna göre…
İlin projeleri, yatırımları, ödenekleri de ilgilendiriyor onu.
Belediyelerin, resmi kuruluşların merkezi hükümet nezdinde takip edilecek iş ve işlemleri var. Siyasi tavassutu gerektiren meseleler saymakla bitmez.
***
Bunlar işin bir tarafı…
Bir de aş peşinde, iş peşinde fakir fukara var.
Sabah kalkıp partinin yolunu tutan, iktidardan medet uman gariban taifesi var.
Hastası var, yoksulu var, yoksunu var.
Halka hizmet demiş, yola çıkmışsın.
Kapıya ‘İl Başkanlığı’ tabelasını asmışsın.
Bakanların Başkent’te işleri başlarından aşkın...
Milletvekillerinin bir ayakları illerinde olsa da ekseriyetle Ankara’dalar.
Her ihtiyaç sahibinin Başkent’i suyolu etmesi mümkün değil.
Demek ki, siyasetin çözeceği derdi olanın ilk müracaat edeceği merci burası.
Siyasetin çözmesi gereken irili ufaklı birçok meselede ilk mevki, ilk merci, ilk kapı burası…
***
Özetlediğimiz tablo şu gerçeğe bariz şekilde işaret ediyor;
Özellikle iktidar partisinin İl Başkanlığı görevi; büyük sorumluluk ve liyakat isteyen bir makam.
Adeta ateşten gömlek...
7 gün 24 Saat kesintisiz hizmeti gerektiren bir merci.
Bu göreve talip olan zatın gönlü ve eli cömert olacak.
Vatandaşa halim, selim; bürokrasiye tatlı sert olacak.
Dirayetli, liyakatli, gayretli olacak.
İş bitirici olacak; siyaseten salahiyetli olacak…
Vatandaşla milletvekili, vatandaşla bürokrasi, vatandaşla hükümet arasında köprü olacak...
Öyle bir köprü ki, beş Boğaziçi, on beş Fatih Sultan Mehmet kuvvetinde, kapasitesinde!
***
Bir yazımızda Milletvekilleri için ‘Kolaylaştıran adam’ demiştik.
İl Başkanları da öyle olmalı…
Kolaylaştıran, çözen, çözümleyen kişiler.
Vatandaşın her işi mühimdir.
Talebin büyüğü küçüğü olmaz.
Size basit bir mesele gibi gözüken bir istek, bir telefonla çözebileceğiniz bir sorun, talep sahibi için hayati önem taşıyabilir.
Siyaset, küçük küçük adımlarla büyük mesafeler alma sanatı değil midir?
İşte İl Başkanı, bu sanatın mahir sanatkârı olacak.
Milletvekillerinin sekretaryası, yaveri, teşrifatçısı gibi değil…
Altı milletvekili, iki bakan kudretinde, bu bilinçte bir siyasi figür olacak.
***
Bunları niye yazıyoruz?
İl Başkanlığı, fahri bir görev.
Kişinin hür iradesi, isteği, arzusu ile talip olduğu bir vazife.
O nedenle bu koşulları, zorlukları bile bile seçilen kişinin, daha sonra yoğunluktan bunalıp şikâyet etmeye hiç hakkı yok.
Gönül karartmaya, yüz dökmeye hakkı yok.
Zoru görünce arazi olmaya; tören görünce koşup, halkı görünce sıvışmaya hakkı yok.
“Yahu arkadaş, adam gece birde telefon ediyor…” şikâyeti atananlar için makul olabilir, seçilenlerin böyle bir lüksü yok.
Şimdiden düşünsün taşınsın dostlarımız.
Kimse kimseyi bu meşakkatli hizmet arenasına arkasından iterek çıkarmıyor.
Gönüllü olarak talip olduğumuz işlere, görevimiz bitinceye kadar gönlümüzü, yüreğimizi koymamız gerekir.
***
Öncelikle AK Parti Milletvekilleri önemli bir görev ve sorumlulukla karşı karşıyalar.
Başvuranları siyasi mizana elbette vuracaklar.
Ancak ondan da öte dürüstlük, liyakat ve tecrübe cihetinden de ciddi bir araştırma yapmaları gerekiyor.
“Kim olursa olsun benim ekibim, benim adayım olsun” ısrarı; ısrar sahibine yarar getirmiyor, şehre zarar veriyor.
Atanacak, seçilecek, önerilecek İl Başkanı için mümkünse geniş tabanlı bir mutabakat sağlanmalıdır.
Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve teşkilatların diğer unsurları “Erzurum’a layık” adaylar üzerinde uzlaşma zemini aramalılar.
Bu arayışta hizipleşme gibi eski siyasetin kötü alışkanlıklarına tevessül ve tenezzül edilmemeli…
Şu vekilin adayı, bu başkanın adamı anlayışından hayır gelmez.
Erzurum’a yakışır zatlar için lütfen gönül, fikir ve eylem birliği yapınız.
Adaylığını açıklayan birbirinden değerli hemşerileri; siyaset, sadakat ve liyakat eleğinden geçirmek en doğal hakkınız elbette…
Ancak ”Davet ve İkna” ile partinize kazandıracağınız yeni adlar üzerinde de durmanızda yarar olabilir...
Lütfen bu işlere harbiden, alenen karışınız…
Karışmaz görünüp örtülü kulis yapmayınız…
İsabetsiz isimlerin arkasında durmak kadar, müdahil olmamak da vebaldir, unutmayınız…
Tüm partiler için söylüyorum, şükür bu şehrin o kadar muazzam bir ‘insan kaynakları’ hazinesi var ki…
Her hangi bir göreve seçim yapmak istediğinizde ‘yoktan seçme’ sıkıntısı yaşamıyorsunuz, ‘çoktan seçme’ rahatlığı içindesiniz… Seçin o zaman!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.