28 Kasım 2024
  • Erzurum-10°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara2°C

PEYGAMBER ŞEHRİNE YAKIŞAN YÜRÜYÜŞ

Vahdet Nafiz Aksu

Erzurum Sivil Toplum Platformu tarafından tertiplenen "Peygambere Saygı ve Zulme Lanet" yürüyüşüne katılan binlerce Erzurum evladını yürekten kutluyorum. Tabii ki böyle güzel bir faaliyete öncülük edenleri, destek olanları da…

Güzel şehrimizi birçok sıfatla tarif ediyoruz. Bence en yakışanını Efe’miz söylemiştir: İslam Mülkünün kilidi… Öyle olduğu için de bu kilidi açmak için çok çabalar gösterildi, çok maymun kılıklı çilingirler seferber edildi, tarih boyunca. Şükür ki Erzurum,  İslam ve Türk düşmanlarına karşı her zaman asil şahlanışların merkezi oldu. Hep ‘Kur’an şehri’ olarak kaldı. Muhammedî ahlakı bihakkın içselleştirdiği için de hep ‘Peygamber Şehri’ manevi unvanını muhafaza etti.

Ne zaman İslam dünyasının serçe parmağına bir diken batacak olsa Erzurumlunun yüreği kanar; derununda hisseder acıyı, sancıyı. Hissetmekle kalmaz, gereğini yapar. Dün, vakur bir asaletle tekbir getiren kalabalıklar karşısında bunları düşündüm. Yüce Peygamberimiz için atılan adımları, coşkulu iftihar hisleri ile alkışladım.

Program kapsamında zulüm altındaki Müslümanlara da dikkat çekildi.  İslam coğrafyası maalesef kan revan içinde. Zulüm kol geziyor. Açlık, sefalet diz boyu. Doğu Türkistan'daki Uygurlar yıllardır ‘Çin işkencesi’ altında. Kendi unsurlarına toplu iğne batsa velveleyi basan sözde medeni dünya, Müslümanların canhıraş feryatlarına tıkamış kulaklarını.  

Bu acıların dinmesi, bu sancıların şifa bulması İslam dünyasının silkinmesine, ayağa kalkmasına bağlı.

Milyarlarca Müslüman önce kendine dönecek, kendine gelecek. Arızayı tespit edip giderecek, yaralarını saracak. 21. Yüzyılı, medeniyetini yeniden inşa süreci olarak görecek. Ancak o zaman ‘kutsal saydığı değerleri’ müdafaa ve muhafaza muktedir olabilir. Aksi takdirde; batıldan, batıdan himmet bekleyen Ümmet’in vay haline!

Dünkü yürüyüş gibi… Vakur, kararlı, haklı, ölçülü bir başkaldırış, hiddet... Ama asla şiddet, terör anarşi yok… Kalabalıklar haksızlığa karşı tepki verecek, yürüyecek... Zulme asla rıza göstermeyecek. Pasif, edilgen olmayacak. Yanağına bir tokat yiyince, değerini çevirmeyecek. En azından yürüyecek.

Üniversite; bilim üretimine, ileri teknolojiye, keşfe, patente yürüyecek.
Sanayici; fabrika kurmaya, ARGE’ye, inovasyona yürüyecek.
Öğrenci; küresel ölçekte bilimle donanmaya, yeni şeyler icat etmeye, ilim devşirip, işçi arılar gibi kendi peteğine taşımaya yürüyecek…
Devlet; hakka, hukuka, adalete, eşitliğe yürüyecek.
Millet; maziden aldığı güçle istikbale yürüyecek.
Velhasıl, durmak yok; durmak, düşmek demek.

Küfrün; ucundan idrar damlayan kalemi ne ifade eder? Çizsin dursun, yazsın dursun.  Kalası, topu, güllesi ne yazar! Atsın, dursun. Yeter ki biz; derin uykulardan uyanalım,  kendimize gelelim… Hep böyle, erkekçe, dadaşça yürüyelim!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.