RESUL TOSUN 'EZAN' KONUSUNU YAZDI
16 Mayıs 2012 Çarşamba 23:36
Ezan sesine suç duyurusuGeçenlerde gazetelerde 'Ezan sesine suç duyurusu' başlıklı bir haber yer aldı. Erzurum'da bir akademisyen Erzurum'daki camilerin birçoğunda yapılan ezan yayınındaki ses şiddetinin yasal ve tıbbi limitin üzerinde olduğunu tespit etmiş.
Yapılan ölçümlerde yasal sınır olan 65 desibel yerine cami hoparlörlerinden 104 desibele varan şiddette ses yayınlandığı belirlemiş ve Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.
Suç duyurusunu inceleyen Cumhuriyet Savcısı,'Ezanın gürültü olarak nitelendirilmesi mümkün değildir' görüşü ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş.
Yanlış üstüne yanlış.
İlk yanlış 104 desibelle ezan okunmasıdır. İkinci yanlış müftülük yerine savcılığa müracaat edilmesidir. Üçüncü yanlış savcının 'Ezanın gürültü olarak nitelendirilmesi mümkün değildir' görüşünü serdetmesidir.
104 desibelle ezan okunması demek kulakların tıkanması gereken yüksek ses demektir. Dinleyene zevk ve keyif vermek yerine dinleyeni rahatsız eden ses demektir. Hele hele günümüzün çarpık yapılaşmasının eseri olan bitişik nizamdaki evlerin arasında bulunan camilerin 104 desibel ile ezan okuması, camların titremesi, kulakların zonklaması, küçük çocukların korkması, büyüklerin de aslında rahatsız olması ama ezan diyerek sesini çıkarmaması demektir. Sevdirmekten ziyade içten içe nefret duygusu yerleştirmektir.
Hemen hemen her büyük yerleşim biriminde aynı sorun vardır.
Teknolojinin kullanılmasına karşı değilim. Ama teknolojinin hoyratça ve ölçüsüzce kullanılması, kullanan imam da olsa müezzin de olsa çirkindir. Çünkü ezan rahatsız etmez ama yükses ses rahatsız eder, insan sağlığına da zarardır.
'Kur'anı sesinizle güzelleştirin.' buyuran Hz. Peygamberin dinine mensub müminler olarak ezanın hoparlörle çirkinleştirilmesine rıza gösteremeyiz.
Erzurumlu akademisyenin maksadını bilemem ama şikayetinde yerden göğe kadar haklıdır.
Maalesef camilerimizdeki ses düzenleri bilimsel ölçülürden ziyade cami cemiyetinin ya da görevlilerinin doğru/yanlış arzularına göre kurulmaktadır. Onlar da bunu kötü niyetle değil ezan sesinin daha uzaklara ulaşması gibi iyi niyetlerle yapıyorlar. Hem cami dışına yapılan ezan yayınında hem de cami içindeki yayında bu hatayı farkına varmadan işliyorlar.
İnsanlar ezan sesini duyunca irkilmemeli, kulakları zonklamamalı, aksine iç dünyası huzurla dolmalı ve ezanı saygıyla dinleyebilmeli. Sonuna kadar açılmış hoparlörden gelen ses dinlemek bir yana bir an önce bitmesi arzu edilmektedir. Kötü sesli insanın okuduğu ezan insanı ne kadar sıkarsa yüksek volümlü ezan da dinleyeni öyle sıkar. Sıkıntı ezandan değil sesin ayarındandır.
Cami içlerinde de aynı sorun vardır. Fısıldasan duyulacak küçüklükteki camilerin içinde bile mikrofon ve hoparlör kullanılmakta hele de bir cızırtı yaptığında insanda ne namaz ne de ihlas bırakmaktadır.
Bunun adı teknolojiyi kötü kullanmaktır, ezana da namaza da haksızlık etmektir.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın camiye giden Müslüman'ı da rahatsız eden bu kullanım biçimine bir çeki düzen vermesinin zamanı gelmiştir ve geçmektedir.
Yapılması gereken çok basittir. Sony gibi herhangi bir şirketle anlaşarak Türkiye'deki bütün camilerin ses düzenini insan sağlığına uygun biçimde ayarlatmaktır. Ne ezan sesi dinleyeni, ne de cami içindeki ses ibadet edeni rahatsız etmeli. (Bunu büyük şirketlerin reklam karşılığında ücretsiz bile yapabileceğini tahmin ediyorum.)
Yazının tamamı için tıklayınız...
http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=16.05.2012&y=ResulTosun&fb_source=message
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.