30 Kasım 2024
  • Erzurum-22°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara0°C

SABRİ TOPDAĞI YAZDI...

ERZURUM’DA BİR GREBENELİ

Sabri Topdağı Yazdı...

24 Şubat 2016 Çarşamba 19:37

Grebeneli, 1903 yılında Harbiye’den mezun oldu.

Göreve başladığı kıtasıyla birlikte Yemen Harbi’ne katıldı. Gösterdiği üstün başarı ve fedakârlıkları nedeniyle 3 sene gibi kısa bir sürede yüzbaşılığa terfi ettirildi.

Balkan hükümetlerinin ve o bölgedeki bazı çetelerin Müslüman Türk halkına şiddetli baskı ve zulüm yaptıkları 1907 yılında; bölgedeki halkın dillerini, örf ve adetlerini bilmesi nedeniyle kendi memleketi olan Grebene kazasındaki Nizamiye Taburu’na tayin edilerek eşkıya çeteleri takip ve ele geçirmekle görevlendirildi. Cesaret ve kararlılıkla aldığı tedbirlerin kısa sürede etkili olması sonucu Türk halkı rahat nefes almaya başladı. Bu durum Balkan hükümetlerini rahatsız ettiğinden, casus ve temsilcileriyle Osmanlı hükümeti üzerinde etkili olarak O’nu Alasonya’ya tayin ettirdiler.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, Grebene Bölgesine geri dönüp teşkilat kurmasını istedi. 5 Temmuz 1908’de bütün kasaba ve köylerin ileri gelenlerini Grebene dışında toplayarak bir miting düzenledi. Amacını ve yapacakları harekâtın maksadını izah ederek 400 kişilik bir gönüllü kuvveti kurdu. Türk köyleri arasında haberleşmenin sağlanması için telefon hatları çektirdi. Birçok köyde, subay ve memur ailelerinin öğretmenlik yaptığı okullar açtırarak halkın eğitim düzeyini yükseltmeye çalıştı.

Grebeneli’nin 1911 yılında Grebene Jandarma Komutanlığı’na tayin edilmesiyle bu çalışmalar daha iyi ve etkili şekilde sürdürülmeye başlandı.

Bu umulmadık kalkınma gayret ve bilinci, kısa sürede diğer Balkanlı unsurları telaşlandırdı. O’nun bu bölgeden uzaklaştırılması için her türlü baskıyı yapmaya başladılar ve bunda da başarılı oldular.

Grebeneli, henüz yüzbaşı rütbesindeyken çıkartılan bu tayin emrine karşı İstanbul’a şu telgrafı çekti:

“Hükümeti nazımiyenizin beni Grebene’den kaldırmaya gayrı kadir olduğu maruzdur.”

Bölgedeki Türk halkının ileri gelenleri de benzer anlamlarda telgraflar çekince, hükümet önemli işleri bir yana bırakıp, mutlaka O’nun oradan uzaklaştırılması gerektiğine karar verdi.

26 Eylül 1912’de Karadağ harp ilan edince, Kozana’daki 13’üncü Kolordu Komutanlığı’nın yazı ile durumu hükümete bildirmesi üzerine, Grebene ve Havalisi Jandarma ve Gönüllü Tabur Komutanlığı’na atandı. Asker sivil herkesin güvenini kazanmış olan bu genç subay, depolardaki bütün silahları teşkilatlandırdığı halka dağıttı. Sıkı bir eğitim ile küçük çaplı tatbikatlar yaptırdı.

Bu hazırlık ve moral yüksekliği sonucu, o topraklara girmek isteyen düşman başını sert kayalara çarpmış oldu. Koca bir düşman tümeninin bir kasaba halkı önünde ezilişini, perişan oluşunu tarih hayretlerle kaydetti. Koca batı ordumuz hazırlıksızlık ve gaflet yüzünden çöker ve Yanya düşerken bu kuvvetler Atina’ya sekiz saatlik yürüyüş mesafesindeki Miçova yakınlarına kadar inerek düşman gerilerinde panik ve korku yarattı.

17 Aralık 1912’de Binbaşı olan Grebeneli, 600 kişilik kahraman birliğinin başında düşman tümen ve alaylarını perişan ediyordu. Bu başarılarının etkisi korkunç ve uydurma efsanelerin etrafa yayılmasına neden oldu. Düşman halkı ve askerleri arasında “hunhar, kurşun işlemez cahil bir ihtiyar” olduğu söylentileri kulaktan kulağa dolaşırken bazı gazeteler de aynı yönde haberler yazarak bu düşünceleri gerçekmiş gibi dünyaya duyuruyordu. Hâlbuki bu kahraman subay; üç dil bilen, 28 yaşında, ateşli, korkusuz, okuyan, aydın bir Türk genciydi.

Arnavutluk’a çekildikten sonra Romanya’ya giderek orada yaşayan Ulahları teşkilatlandırarak; Romanya hükümetini Osmanlı’ya yardıma zorlama konusunda baskı yaptırmaya çalıştı. Yaptığı konuşmalar ve verdiği konferanslar ile etkili olmaya başlayınca Romanya hükümeti tarafından ülkeyi terke davet edildi. İstanbul’a döner dönmez Edirne’nin muhasaradan kurtarılması harekâtına katıldı.

Bir aralık fedaileriyle birlikte Arnavutluk’a gidip, oradan düşman gerilerine bir harekâtla askerî bir destek oluşturma fikri hükümetçe de uygun görülerek Arnavutluk’a gönderildi. Fakat Osmanlı Meclisindeki bazı Arnavut asıllı mebusların ihanetine uğradı ve orada yakalanarak idama mahkûm edildi. Bu durumdan hükümetin müdahalesiyle kurtarıldı ve İstanbul’a döndü.

1914 Yılında I.Dünya Savaşı başlayınca cephe hizmeti istedi, Kafkas Cephesi’nin açılması üzerine 34’üncü Tümen’e Komutan olarak atandı. 16 Ekim 1914’de Yarbaylığa terfi ettirildi.

Sarıkamış Harekâtı’nda en ileri hatlarda erleri arasında kahramanca dövüşürken 21 Aralık 1914 tarihinde Yerköy’de bir düşman kurşunu ile bel kemiğinden yaralandı, kurtarılamayarak şehit düştü.

Balkan savaşlarında bozguna uğramamıza rağmen, küçük birliklerle günümüzdeki gerilla savaşı taktiğinin örneklerini oluşturan uygulamaları ile çok çetin mücadeleler vererek şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmayan; o bozgun koşullarında destanlar yazan kahraman Grebeneli, henüz 32 yaşında, Tümen Komutanlığı yaparken vatanı uğruna şehit düşmüş, çok aziz ve değerli komutan, seçkin Türk evladı; Grebeneli Yarbay Bekir Fikri’ydi.

Allah gani gani rahmet eylesin.

Erzurum ile ilgisine gelince:

O büyük kahraman, şehit düştüğü günden beri Erzurum’da; Karskapı Şehitliği’nde.

-----------------------------------------------------------------------------------

KAYNAK: Yarbay Bekir Fikri; Balkanlarda Tedhiş ve Gerilla “Grebene”, Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı Yayını, 2.Baskı, İstanbul, 2007.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.