SANIRIM SENARİST HANIMIN DİLİ SÜRÇMÜŞ…
Esat Bindesen
Konuşmasına güzel başlamış..
İlk cümleler insanın hissiyatına tercüman oluyor vallahi.
Ama sonrası gelen cümleler öyle değil.
Nasıl peki?
İnsanları üzen,
Toplumu yaralayan,
Ve nasıl, ne amaca uygun söylenmiş ifadeler olarak nitelendirilebilir.
*
Bakın TRT’de yayınlanmak üzere ve çekimlerine başlanan ‘Dağ Kartalları Osmanlı Çocukları’ adlı dizinin yapımcısı senarist Gülsün Çetinkaya Erzurum’da Gençlik Merkezi’nde düzenlenen söyleşi programına katılmış.
Konuşmasında Çetinkaya günümüzde çekilen çoğu dizinin toplum ahlakını dejenere ettiğini söylemiş ve bu tür dizilere bir dur demek gerektiğini de vurgulamış.
Ve hatta Muhteşem Yüzyıl dizisine de haklı eleştiriler getirmiş.
Vallaha yanlış dememiş.
Bu cümleler kitabın ortasından..
Konuşmaya devam devem ediyor bayan senarist…
‘Dağ Kartalları Osmanlı Çocukları adlı dizinin Çanakkale’yi, milli mücadeleyi gerçek manasıyla anlatan bir eser olacak. O dönemde vatan uğruna hiçbir şey düşünmeden gidenler şehit oluyordu.
18 ay askerliğe karşıyım. Çocuklarımız bu zamanda askere küfrederek gidiyor. Ben şehit olduklarına inanmıyorum. Sadece ölüyorlar. Vatan ocağından Peygamber ocağı diye gidersen şehit olursun. Ben senin cenazeni taşırım. Onun dışında sadece ölmüş olursun’
*
Sön sözler açıklamanın baş tarafına hiç uymamış.
Sanki ilk açıklamayı başka biri, diğer açıklamaları ise bir diğer kişi yapmış.
Talihsiz ve haddini aşan açıklama olara niteliyorum.
Bu vatanı seven,
Vatan uğruna şehit olmayı isteyen milyonlarca insan var.
Bayrak uğruna,
Vatan toprağı için şahadet şerbeti içmeye hazır binlerce, on binlerce, milyonlarca insan var bu ülkede.
Asker ocağını peygamber ocağı olarak kabul eden,
Bu inanca cani gönülden inanan yüzde 90’ın üzerinde genç var.
Terminallerden davul zurnalarla uğurlanan nice aslanlar var.
Kimmiş o askere küfrederek giden?
Hangi ananın, hangi babanın çocukları bunlar?
Çanakkale’de,
Milli Mücadelede canlarını bu vatan için seve seve veren ataların çocukları, torunları yaşıyor bu ülkede Sayın senaristim.
O gün o ruh neyse, bugünde aynı ruh var düşmanla, Vatana göz dikenlerle göğüs göğüse mücadele eden…
*
Yıllardır PKK denilen terör örgütüyle dağlarda, şehirlerde savaşan günümüzün aslanları değil mi?
Hangi asker siperi terk etti?
Hangi asker vatan müdafaasından geri kaldı?
Hangi asker kışlasını terk etti?
Hani ana baba ‘Bizimde canımız vatana kurban olsun’ demedi.
Ben yüzlerce şehit anasının, şehit babasının yüreğine ateş düştüğü anlardaki vakur davranışlarına,
Vatan,
Millet,
Bayrak sevdasına, sevdalandıklarını gördüm.
Yüreğimiz yandı,
Gözlerimiz yaşardı..
Ama senarist hanım, hep birlikte dillendirdiğimiz bir cümle vardı ağızlarımızda.
‘Vatan sağ olsun’
*
Gelelim şehitlik meselesine…
Çok net bir şey sormak istiyorum bu hanımefendiye;
‘Elinizde şehit ölçer aletiniz mi var?
Kimin şehit olup olmayacağına nasıl karar verebiliyorsunuz?
Yoksa haşa size vahi mi geliyor?
*
Siz siz olunda büyük lokma yiyin ama büyük laflar etmeyin…
Hele haddini aşan ifadelerde hiç bulunmayın.
Yüce Mevlam’ın neyi nasıl kabul edeceğine dair hiçbir şekilde hüküm yürütmeyin ve karar da vermeyin.
Zat-ı aliniz söyleşinizin ilk cümlelerindeki gibi doğru tespitler yapın.
Aksi söylemleriniz,
Hem bu vatan evlatlarını,
Hem de şehit ana ve babalarının yüreğini acıtır…
Haberiniz olsun…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.