24 Kasım 2024
  • Erzurum6°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara2°C

SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ?

Vahdet Nafiz Aksu

Sezen AKSU, KÖK adını verdiği yeni bir albüm çıkaracak.

Albümde 'Sarı Gelin' türkümüz de yer alacak, ama türkçe değil, ermenice seslendirilecek.

Eğer bunu yapacak olan sıradan bir şarkıcı olsaydı gülüp geçerdim. Dikkate almaz, üzülmeye bile değer bulmazdım. Gelin görün ki;dillerden düşmeyen nice şarkıyı seslendirmiş değerli bir sanatçımızdır Sezen AKSU.

O yüzden bu iş çok canımı sıktı,asabımı fena halde bozdu.

Sezen AKSU, şimdiye kadar yüzlerce konserde yaptığı şekilde çıkıp ‘Sarı Gelin’i Ermenice söyleseydi…

Bu kadar önemsemezdim.

Müzik evrenseldir.

Ermeni’lerle asırlar boyu birlikte yaşamışız.

Kültürlerimiz karşılıklı etkilenmiş.

Onlar bizim ezgilerimizi mırıldanmışlar, biz onların şarkılarını söylemişiz…

Der geçerdim.

Ama Sezen Hanım…

Albümüne KÖK adını vermiş.

Neden ‘KÖK’ demiş albümüne, neden KÖK’ü aradığı yolculuğa çıkarken dağarcığına bizim canım türkümüzü de azık olarak yerleştirmiş?

‘ Farklı içeriği ve sound’u nedeniyle Kök’e ağırlık vermek isteyen ‘ Sezen Aksu’nun, yeni albümüne ilişkin açıklamasına bir göz atalım:

“Kök derken çok derinlere giden bir müzikal araştırmadan söz ediyorum. Sadece kültürümüzün değil, insanlığın köklerinden izler taşıyan eserler bulmaya ve bu paralelde eserler üretmeye gayret edeceğim bu albüm için. Konsantrasyonumu bir süre sadece bu çalışmaya odaklamak istiyorum. Eski, yeni, bilinen ya da kuytularda kalmış birçok eserin gün ışığına çıkacak olmasından heyecan duyuyorum. Meslek yaşamımın bu noktasında ihtiyaç duyulduğunu hissettiğim bir çalışma olarak değerlendiriyorum “Kök”ü.”

Gördüğünüz gibi sanatçı albümüne çok özel bir misyon ve anlam yüklüyor.

Bu tür kültürel manifesto taşıyan eserlere imza atmalı sanatçılar.

Şairler, romancılar, ressamlar gibi müzisyenler de birer kültür dalgıcı gibi derinlere dalmalı. Gıdasını, suyunu arayan ulu çınar kökleri gibi maziden beslenmeli…

Ama bu arayış vicdanlı, insaflı, bilgili bir arayış olmalı…

Kök, toprağın derinliklerinde kendi özünü emmeli.

Ülkemizde yaşayan Ermeni, Rum ve diğer etnik kökenli vatandaşlarımız…Köklerini özgürce arayabilmeli, kendi kültürel değerlerine sahip çıkmalı… Biz de onların değerlerini kendi değerimiz gibi benimseyip korumalıyız.

Ama ben müziğimizin ‘kök’lerini araştırıyorum gerekçesiyle bir başkasının olan değerler, hazineler bir başkasına mal edilmemeli, bir başkasınınmış gibi gösterilmemeli…

Bunun adı kültürel gasp olur; miras eşkıyalığı olur, değer hırsızlığı olur.

Yüzde yüz Erzurum’un olan bir güzelim türküyü…

Özensizce…

Pervasızca…

İnsafsızca…

İzansızca…

Götürüp Ermeni’ye tapularsanız…

İşte orada size ‘KARTALIN KANADINDAN TÜY KOPARMAK MİNİK SERÇEYE YAKIŞIR MI HİÇ? ’ deriz…

Ermenice de söyle bu has Erzurum Türküsünü… Ama bu Ermeni şarkısıdır deme… Diye bir ricada bulunuruz.

O yumuşak sanatçı yüreğinizle, hassas kalbinizle yanlışınızı fark edip bu ‘kültürel gasp’tan vazgeçmenizi bekliyoruz. En azından 'Bu güzel Erzurum türküsünü, Türk-Ermeni dostluğuna bir köprü olsun diye ermenice seslendiriyorum' deseniz...Hiç mesele kalmaz...

Sezen Hanım…

Adı üstünde bunun… TÜRKÜ… Başka tapuya gerek var mı?

‘Seni vermem yâdlara / Nice ki bu canım sağ ‘ sözünü, PALANDÖKEN gibi başını duman bağlamış bir dadaştan başka kim söyleyebilir?

Bir sevdalı Dadaş’tan başka kimin dudağından dökülebilir: ‘

‘Hop ninen ölsün Sarı Gelin aman’

***

Hatırlarsanız birkaç yıl önce…

Bir politikacı tarafından yazılan romanın, Ermeni bir vatandaşımız tarafından senaryo hâline getirilmesiyle…

Konu gündeme gelmiş ve Sarı Gelin türkümüz Ermeni’lere mal edilmeye çalışılmıştı.

Birçok Erzurumlu dostla birlikte ortalığı ayağa kaldırmış, türkümüzü ‘yadlara’ kaptırmamak için epey çabalamıştık. ( KÖK dolayısıyla sosyal medyada gerçekten bilinçli bir çaba göze çarptı. Erzurumlular Birleşim Derneği (ERBİRDER) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Toraman, güzel bir açıklamayla hislerimize tercüman oldu. Teşekkürü hak etti. Biz de birçok dostla birlikte ağırbaşlı bir tepki koymaya çalıştık.)

O günlerde kişisel internet sitemize ‘SARI GELİN KİMİN TÜRKÜSÜ’ diye ana bir bölüm açmış, Dr. Yunus ZEYREK ‘in güzel bir makalesini yayımlamıştık.http://www.vahdetnafizaksu.net/sarigelin.asp)

Adı geçen makalede yer alan şu cümleler benim kanaatimle yüzde yüz örtüşüyor.

'Sarı Gelin türküsünün, nerede söylenirse söylensin, hâkim toplum olan Türklerden alındığı kesin olarak anlaşılmaktadır.Bu türkünün hiçbir yerinde Ermeni unsuru yoktur. Ermeniler, bir gün oluyor, el dokumalarımızdaki motiflere, bir gün oluyor ünlü bir mimarımıza sahip çıkıyorlar. Şimdi de Sarı Gelin türkümüzün, kendilerine ait olduğunu söylüyorlar. Bu iddianın da, Anadolu toprakları üzerindeki hayallerinden farkı yoktur.'

****************

TAZİYE

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Davut YAYLALI ile Fazile, Nazile, Necla,Esra ve Güleser'in' muhterem pederleri; değerli büyüklerim Hanifi, Şakir, Necdet, Vahdettin, Enver Yaylalı'nın kardeşleri, sevgili anneciğimin amcasının oğlu, rahmetli halamın eşi, rahmetli babamın yakın arkaşlarından muhterem;

ZAKİR YAYLALI'nın

vefatını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum.

Cenab-ı hak gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Kederli ailesiyle yakınlarına taziyelerimi sunuyorum.

VAHDET NAFİZ AKSU

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.