SAVUNMA İHTİYACIMIZ
İsmail Arslan
11 Temmuz 2019 Perşembe 10:00
Ülkemiz son derece hareketli ve düşmanlıklarla çevrili bir coğrafyada bulunmaktadır. Savunma alanında dışa olan bağımlılığımızın mümkün olan en az seviyeye indirilmesi öncelikli ve hayatı bir durumdur.Yani ihtiyacımız olan , savunma sanayi gereksinimlerini yerli ve milli kaynaklardan elde edebilmek Türkiye gibi aynı anda çoklu beka tehdidi ve bölgesel istikrarsızlıkla çevrili bir ülke için öncelikli ve esastır.Bugün gelinen noktada savunma sanayi alanında yerlilik oranının /65 lere yaklaşmış olması son derece önemlidir. Temennimiz bu oranın daha da artırılması ve dışa olan bağımlılığımızın mümkün olan en asgari seviyeye düşürülmesidir.
Tek bir kaynağa bağımlı kalmak günümüz şartlarında olası kriz halleri düşünüldüğünde en ölümcül ihlallerin başında gelir.Bu bağlamda altarnatif kaynağının çeşitliliğinin sağlanması ülkemiz açısından savunma sanayinde yerli ve milli sistemlerin geliştirilmesi kadar hayatıdır. Bu gerçeklerden sonra ülkemizin etrafında bulunan tehdit ve tehlikelerle birlikte olası riskler düşünüldüğünde aynı anda balistik füze tehditlerine karşı koyabilmekle birlikte uzun menzilli hava savunma olanağımızı sağlayacak sistemlere duyduğumuz acil ihtiyaç ortadadır.
Türkiye aynı anda çok sayıda ülkenin sahip olduğu balistik füzelerin menzili içerisinde yer alan bir ülkedir. Böylesine acil bir konuyla ilgili yapılan çalışmalarda ülkemiz haklı olarak kendi ihtiyaçlarının neler olduğu ve hangi konuların kapsadığını ilanıyla birlikte geride bıraktığımız yıllarda uzun menzilli hava savunma sistemini taçlandırmıştır.
ABD 'ye gelince Amerikalıların Sovyetlerden ödlerinin patladığı 1946- 1990 döneminde Türk Milleti eğitim ve kalkınmasına harcayacağı paraları savunmaya harcamış daha doğrusu Abdye aktararak komünizm ve Sovyetlere karşı Amerikalıların bekçiliğini yapmıştır.ABD hiç bir zaman Türkiye'yi Sovyet tehdidi ne karşı korumamış, tam tersi Türk Milleti ve onun ordusu sürekli nöbette tutulmuş, Amerika ise keyfine bakmıştır.Elbette burada kusur Türkiye'yi 1938 den beri idare edenlerdedir. Türkiye bağımsız ve egemen bir ülkedir. Ne yapacağına, neyi alıp alamayacağına kendisinin karar vermesi gerekir. Özellikle ABD nin bunca zaman boyunca bekleyip Suriyede iç savaşın bitirilmesine yönelik adımların arttığı İran'a yönelik tek taraflı ambargo girişimleri şartlarının yoğunlaştığı, Doğu Akdeniz deki askeri hareketliliğin şiddetlendiği, Karadenizde gerginliklerin nüksettiği hepsinden daha önemlisi Ortadoğuda İsrail merkezli olmak üzere Yüzyılın projesini hayata geçireceğiz türünden ifadelerin geldiği bir dönemde S 400 ler konusunda yaptırım tehdidinde bulunması manidardir.
Başta Yunanistan olmak üzere geride kalan yıllarda diğer bazı Nato ülkelerinin Rusyadan benzer silah almalarına ses çıkarmayıp hatta göz yumanların sıra Türkiye'ye geldiğinde ikili tutum dikkatlerimizden kaçmamaktadır. Bütün bunlar olurken Türkiye'yi diğer yandan ABD nin hasım ülkeler için uyguladığı yaptırımlara muhatap kılmaya yeltenmek hiç müttefiklik 'le bağdaşmayan bir durumdur.
Artık anlaşılmalıdır ki Türkiye birine karşı diğerini tercih eden basit bir anlayış yürütmemektedir. Türkiye kendi milli güvenliğini kendi bakış açısı ile tespit ve tayin etmelidir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.