28 Kasım 2024
  • Erzurum-7°C
  • İstanbul9°C
  • Ankara0°C

SAYIN VALİMİZE HOŞ GELDİNİZ YAZISI

Vahdet Nafiz Aksu

03 Temmuz 2016 Pazar 13:18

Yeni Valimiz Seyfettin Azizoğlu’nun basına yansıyan ilk açıklamaları umut verici.
Başarılı bir idarecilik geçmişi bulunan Vali Bey’in, geleceğe yürüyen Erzurum’a köklü hizmet mühürleri vurmasını yürekten temenni ediyorum.
Bugüne kadar birçok değerli yönetici ‘Erzurum’u marka şehir yapma’ amacından söz etti. 
Bir ara ‘marka şehir’ havalı kavramının büyüsüne biz de kapıldık. 
Yazdık, çizdik, açıklamalar yaptık.
Bir daha yazayım ve bu kıymetsiz yazımızı kıymetli valimiz, ‘hoş geldiniz’ çiçeği olarak kabul buyursun.

***
‘Bir şehir var yaylada, tey yücelerde’  diye başlayabilir, bir çırpıda bu şehrin en az on yüksek vasfını sayabiliriz. 
Milli mücadele destanının besmelesi burada çekildi diyebiliriz. 
Hele şu nazlı Çifteminareye bak, hele şu tarihten ses veren görkemli Yakutiye’ye nazar kıl diye gururlanabiliriz. 
Kümbetlere, tarihi camilere, tabyalara bakarak ‘burası vatanın en zengin açık hava müzesi’ diye övünebiliriz. 
Kadayıf dolmasıyla, su böreği ile, ayran aşıyla süslü zengin mutfak kültürümüzü üstünlük hanemize yazabiliriz.
Başını göğe dikmiş Palandöken’e sırtımızı yaslayabilir, kış turizminden dem vurabiliriz.
Nefi, İbrahim Hakkı, Sümmanî, Emrah der; göğsümüzü kabartabiliriz.
‘Adeta dede korkut hikâyelerinden çıkıp gelerek cumhuriyet caddesinde tur atan yiğit dadaşlarız’ iftihar cümlesine bir milyon imza atsak, kimse itiraz etmez, edemez. 
***
Bu şehri büyük yapan dinamikler tarihe hapsoldu, kitapların tozlu raflarında kaldı sanmayınız. 
Akıp gelen zaman nehri, dadaşın birçok üstün vasfını özenle günümüze taşıdı. 
Ve güzel olan ne biliyor musunuz? 
Bu tarihi, kültürel, manevi üstün vasıflarla da sınırlı değil ‘Erzurum gerçeği.’
Şehir; altyapı, eğitim, sağlık, ulaşım alanlarında önemli mesafeler aldı, almaya devam ediyor.
Türkiye ölçeğine göre ‘kentsel dönüşümde’ geç kaldık, ancak genel olarak şehirleşmede mesafe kat ettik. 
Değerlendirebilirsek önümüzde büyük fırsatlar, önemli imkânlar var. 
Mülk-i İslam’ın kilidi; Türk âleminin kapısı, Anadolu’nun penceresi olmak kolay mı? 
Tarihin, coğrafyanın omzuna yüklediği ödevlerin farkında olmalı öncelikle ‘kent entelektüeli’, ‘kent yönetimi’, ‘siyasi eliti.’…Sonra da ahali, tabii ki…
***
Evet, tarihi, kültürel açıdan marka olan Erzurum…
Stratejik bakımdan marka üstü marka olan Erzurum…
Kavramın çerçevelediği manada marka şehir olabilir mi? 
El cevap olur!
Bir şartı var bunun.
Marka ürünlerin varsa markasın!

***
Turizmde marka olacaksın.
Eğitimde marka olacaksın.
Sağlıkta kent ölçeğinde marka olacaksın.
Bilimde, bilim üretiminde, bilimi teknolojiye dönüştürmede, küresel teknolojiyi uygulamada marka olacaksın!
Yaratıcı girişimci sınıfı destekleyeceksin, halkın üretime katkı yüzdesini artıracaksın. 
Kent ekonomisini bu şekilde yapılandıracaksın. 
Katma değer üreten alanlara yöneleceksin. 
Hizmet sektörünü önemseyeceksin, ama kalkınma manifestonu bununla sınırlamayacaksın. 
Dericilik, hayvansal ürünler yan sanayii gibi birçok sektörün yatırım yapmasına elverişli ortamı yaratacaksın.
Mesela ‘Hayvancılık organize sanayi bölgen’ olacak…
Burada gıdaya bağlı sanayi ürünlerine yönelmiş KOBİ’LERİN faaliyet gösterecek. 
Sağlık Organize Sanayi Bölgesi kuracaksın. Medikal ürün pazarlayacaksın iç ve dış pazarlara…
İç ve dış piyasalara açılma çabaların, sadece yerel mutfak ürünleriyle sınırlı kalmayıp, imalat sektörünü de kapsayacak kapasiteye ulaşacak…
Ankara’da büyük bir markete giren tüketici, rafta senin markanı taşıyan gıda ürününe elini uzatacak.
Bölge hastanesinin ameliyathane raflarında senin ürettiğin alet/adavet de olacak. 
Araştırma hastanesinin hemşiresi, senin üretimin olan enjektörü kullanacak. 
Şu yer altında ne var ne yok, kömür ocaklarına bir bakacaksın.
Geçen hafta yazdık, yatırımcılara yön veren kuruluşlar, seni bu alanda yok sayıyor, ama yılmayacaksın, şu Pasinler’den, Ilıca’dan, Köprüköy’den fışkıran yedi derde deva fıkır fıkır su da neyin nesi, diyeceksin.
Termal destekli sağlık turizmine merhaba diyeceksin.

Kesen kadar, köşen kadar, neşen kadar… İkbalin kadar, istikbalin kadar… Riyasetin, siyasetin, riyazetin kadar Erzurum için çalışacaksın!
***

Daha önce de yazmıştık.
Bununla da yetinmeyip ENER adına açıklama yapmıştık.
Demiştik ki; “Yerel kalkınma, yerel imkânlarla gerçekleşemez, nihayetinde hükümet işidir. FABRİKAYI devlet yapıp, anahtarı milletin cebine koyacak, yetmez, sermayeyi de verecek. Şiirsel de bir slogan üretmiştik: FABRİKASI DEVLETTEN, İŞLETMESİ MİLLETEN”
Sayın Başbakanın Doğu ve Güneydoğu için açıkladığı cazibe merkezleri projesi işte tam da bu esasa göre formüle edilmiş. Yap işlet devret ve KÖİ temelli bir büyük vizyon. 
Erzurum’un kalkınma reçetesi de bundan başkası değil.

***
Manen marka şehir olan Erzurum…
Madden de marka şehir olacaksa, işte böyle olacak. 
Ve mutlaka olacak!
Ya olacak, ya olacak!
Ve ‘Bu şehirde bu işler olmaz, zaten bu şehirde yaşanmaz’ diyenlere rağmen olacak!

 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.