ŞEHRİ TAŞIYAN ÜNİVERSİTE!

Atatürk Üniversitesi, şehir ve bölge sınırını aşan bir bilim yuvası haline geldi.

Atatürk Üniversitesi denilince akıllara artık ‘Büyük üniversite’  geliyor.

Sakın abarttığımı düşünmeyin.

Üniversitemizin büyüklüğü somut temellere dayanıyor.

Atatürk Üniversitesi, üniversite kuran üniversitedir.

Birçok üniversitelerin Rektör ve öğretim kadrosu Atatürk üniversitesi kökenlidir.

Bu güne kadar 200 bin mezun vermiştir.

Bu mezunlar, devletin her kademesinde, özel sektörün en önemli birimlerinde başarılı çalışmalar yapmışlardır.

Sadece bu yıl 32 bin öğrenci Atatürk Üniversitesini tercih etmiş bulunuyor.

Toplam öğrenci sayısı 81 bine çıkmış durumda.

Öğrenci sayısı bakımından Türkiye’de ön sıralarda yer alıyor.

Bu sayı; birçok il nüfusundan daha yüksek.

Üniversite adeta, şehir içerisinde şehir olmuş.

*

Birikim, yerleşke imkânları, öğrenci sayısı bakımından önde gelen üniversiteler arasında yer almak elbette önemli.

Ama bilimsel kapasitedir üniversiteyi asıl önemli kılan.

Bu açından da önemli bir seviyede üniversitemiz.

Bilme katkısı tartışılmaz,

Deneyimli,

Bilgili,

Akademisyenleri göz kamaştırıcı başarılara imza atıyorlar.

*

Atatürk Üniversitesi, özellikle son yıllarda dünya üniversitesi olma çabalarına ivme kazandırmıştır.

390 profesör, 305 doçent, 602 yardımcı doçent ve diğer yeni akademik kadroların katılımıyla üniversitenin gücüne güç katan ve sayıları 2 bin 500’e yaklaşan akademisyenle yoluna emin adımlarla yürümektedir.

Kısacası,

Her geçen gün büyüyen, gelişen bir bilim yuvası olarak Ülkenin göz bebeği haline gelmiştir.

Huzurlu bir eğitim, öğretim ortamı sağlanması, başarının diğer bir cephesidir.

*

Özellikle son dönemde,

Daha açık ve seçik yazacak olursak Rektör Hikmet Koçak hoca döneminde üniversite yatırımları

birkaç misli artmış,

Orta Asya ve dünyanın kapılarını araladığı “I. ve II. Avrasya İpek Yolu Üniversiteleri Toplantısı Atatürk Üniversitesi’nde yapılmıştır.

Uluslararası arenada da yüklendiği misyonlarla her geçen gün farklı, etkin projelere imza atmıştır.

Yerel ve küresel konulara duyarlıdır.

Dünya gündemini takip eden, ülkenin ve insanlığın kültürel bilgi birikimine katkıda bulunan bir anlayış içersindedir.

Bilimsel, teknolojik, evrensel düşünce ve değerleri destekleyen bir misyonun temsilcisidir.

*

Atatürk Üniversitesi’nin açılışını Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yaptı.

Kılıç’ın konuşmasını dinledim.

Atatürk Üniversitesi ve Erzurum için kurduğu cümleler gerçekten şapka çıkarılacak cinstendi.

Haşim Kılıç, “Bir ülkenin beyni sahip olduğu üniversitelerdir” dedi.
Erzurum’a 34 yıl önce Sayıştay Denetçisi olarak geldiğini hatırlattı, bu şehrin onurlu ve has insanlarını tanımış olmaktan hep mutluluk duyduğunu söyledi.
“Erzurum, birliğimizin ve bütünlüğümüzün temeli olan bir şehrimizdir. Bunu ifade etmek bir namus borcudur. Benim için, birinin ‘Erzurumlu olması’ tek başına bir referanstır” cümleleri yürekten gelen ifadelerdi.  

*

Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk’ün konuşması da, Kılıç ve Koçak’ın konuşmaların destekliyordu. “Dadaşlar diyarı Erzurum, bin yıllık Türk ve İslam yurdudur.”dedi.

Sadece bu cümleyle de kalmadı,

“Erzurum’da bin yıldan beri üniversite var” diyerek Yakutiye, Çifti Minareli Medreselerini  hatırlattı. Atatürk Üniversitesi’nin ise Türkiye Cumhuriyeti’nin Anadolu’da üç büyük şehirden sonra kurduğu ilk üniversite olarak 56 yıldan beri yöresine, ülkeye ve insanlığa büyük hizmetlerde bulunmaya devam ettiğini de söyleyerek, Atatürk Üniversitesinin dünya üniversitesi olma yolundaki çalışmalarına işaret etmiş oldu.

*

Şimdi şöyle bir an düşündüm.

Ve kendi kendime de mırıldandım.

Erzurum’da Atatürk Üniversitesi olmasaydı,

Şu anda şehir hangi konum da olacaktı?

İnanın düşünmek bile insanı huzursuz ediyor.

Atatürk Üniversitesi’nin yanında kuruluşunu ustaca ve emin adımlarla yürüten Teknik Üniversite ve arkadan gelecek olan özel üniversiteleri düşününce yeniden bir moral buldum.

*

İnanın bu şehir bu üniversiteleri hak ediyor!

Onların başarılarını takdir ediyor, alkışlıyor.