24 Kasım 2024
  • Erzurum6°C
  • İstanbul5°C
  • Ankara2°C

ŞEHRİN GELECEĞİ, NASIL OLACAK?

Vahdet Nafiz Aksu

Namık Kemal Abdulhak Hami’de yazdığı bir mektupta şöyle der: 

‘İnsanı bir fikir istila ederse, başka bir mütalaaya meydan bırakmıyor. Zihnimde başka bir şey yok. Ne düşünsem karşıma kanlı kefeniyle vatan çıkıyor.'

Bazı konular üzerinde ısrarla yazıyoruz ya. 

Kimi okuyucularımız bunu ‘kendimizi tekrar’ olarak görüyor. 

Haksız da sayılmazlar. Sabah Erzurum, akşam Erzurum… 

Farklı bir açıdan bakarsak şöyle diyebiliriz: 

Köşe yazısının tabiatında bu var. Önem verdiğimiz konularda kamuoyu oluşsun, toplumsal talep meydana gelsin istiyoruz.

Evet, itiraf edeyim ki, Erzurum’un kalkınma meselesi, birçok siyasetçi, aydın, sivil teşkilat mensubu gibi bizde de ‘sabit fikir’ haline geldi. 

Dönüp dönüp ‘Erzurum’un kalkınması’ diyoruz. Namık Kemal’in söylediği gibi ‘insanı bir fikir istila edince, başka bir mütalaaya meydan bırakmıyor.’

O nedenle ha babam Erzurum düşünüyor, Erzurum yazıyoruz!

Son zamanlarda Erzurum hakkında ne düşünsem zihnimde ‘bilgisayar ekranları, DNA laboratuarları, patent sertifikaları, teknokent ofisleri’ canlanıyor. 

Yerel medyayı tararken ilkönce üniversitelere ilişkin haberler dikkatimi çekiyor. 

Acaba Atatürk Üniversitesinden ne gibi bilimsel müjdeler var?

Teknik Üniversite, yeni koyulduğu ince ve uzun bilim yolunda emeklerken hangi güçlüklerle karşılaşıyor? 

Ayağı hangi tümseklere takılıyor? 

Dağarcığına koyduğu yiyecekler sağlıklı mı? Temiz mi? Doyurucu mu? 

Arabanın ön tekerini nereye koyacağımız önemli. 

İstikameti isabetli belirlememiz lazım. 

Yol haritaları güncel ve doğru olmalı. Kaptan ve kılavuz ne kadar mahir olursa olsun, yanlış haritayla doğru menzile ulaşmak mümkün değil. 

Navigasyon cihazını doğru programlamak lazım ki, yoldan sapmayalım. 

Bu nedenle ETÜ çok hassas bir dönemi idrak ediyor, önemli bir dönemeçten geçiyor. 

Bu süreçte hepimiz onun yanında olmalıyız; sınırsız, şartsız destek vermeliyiz yönetim kadrosuna.

İyi bölümlerin açılmasına çabalamalıyız el birliği ile, yüksek bilimsel düzeydeki laboratuarlarla, araştıma merkezleriyle  donatılmasını sağlamalıyız üniversitemizin.

El birliği ile, gönül birliği ile, eylem birliği ile diyorum, üzerine basarak. 

Tohumu ekerken haset içinde olursak, hasat zamanı avucumuzu yalarız.

ETÜ yapılanırken kendini geleceğe kök salacak ‘bilim merkezi’ olarak mı görüyor, yoksa pek çok üniversite gibi ‘işsiz adam, ya da sıradan meslek elemanı’ yetiştirecek yüksek okul gibi mi? 

ETÜ, önümüzdeki 20 yıl içinde ne kadar bilim üretecek? 

Ürettiği bu bilimin ne kadarı teknolojiye dönüşecek? 

Üniversitenin bu konulara ilişkin somut hedefleri nelerdir? 

Kampus, bina gibi gerekli fiziki koşullar için yoğun çaba gösterilirken, bu konularda şimdiden çalışan proje gurupları var mıdır? 

Üniversite, yüksek bilim için uygun bir yapılanma çabasında mıdır, yoksa kariyer dağıtan bir okul olarak mı kalacaktır? 

Temel sorular bunlardır. 

Ben, üniversite yönetiminin yüksek hedefler ve çağdaş vizyonlar çizecek kapasitede olduğuna inanıyorum. 

Büyük hedefler için gece gündüz ter döktüklerini uzaktan takip ediyorum. 

Bu emeklerin boşa gitmeyeceğini yakın bir gelecekte inşallah hep birlikte göreceğiz. 

Yöneticisi, ahalisi, yazarı çizeri “ne düşünsem karşıma Erzurum çıkıyor, ne hayal etsem karşımda Erzurum canlanıyor” dediği müddetçe… Aşılamayacak hangi zorluk olabilir ki? 


Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.