SİYAH KUĞULAR PARKI
Vahdet Nafiz Aksu
Avustralya’nın keşfinden önce, Eski Dünya'da, bütün kuğuların beyaz olduğuna inanılırdı.
GÖRÜNÜŞE GÖRE bu şüphe götürmez kanaatin dayanağı deneysel delillerdi.
O zamana kadar kimse ‘siyah kuğu’ görmemiş, görüldüğüne ilişkin rivayet işitmemişti.
Avustralya’nın keşfi, siyah kuğunun da keşfi oldu.
İnsanlar simsiyah kuğuları görünce şaşırdılar.
Kuş bilimciler hayretler içinde kaldılar.
Olabilir miydi böyle bir şey?
Bilim ‘kuğu beyazdır’ diyor.
Avustralya kuğuları ‘biz siyahız’ diye göz kırpıyor.
Bunlar boya dolu bir küpe batmış olmasın?
Petrolün kirlettiği sularda yüzmüşlerdir belki de…
Amma velâkin bir değil, üç değil, beş değil siyah kuğular. Binlerce, on binlercesi süzülüyor göllerde…
Görülen ilk siyah kuğu bazı ornitologlar için herhalde ilginç bir sürpriz olmuştu, ama bu olgunun ortaya koyduğu daha temel bir şey vardı:
Gözlem ve deneylere dayalı öğrenmenin ciddi boyuttaki sınırlamaları ve bilgimizin kırılganlığı…
Tek bir gözlem, milyonlarca beyaz kuğunun binlerce yıldır teyit etmiş olduğu genel bir kanıyı geçersiz kılabilir.
Kıldı da…
Bunun için tek bir siyah (oldukça da çirkin) kuğu yeterlidir.
Yetti de…
Sonunda bilim de yeni gerçekler ışığında ‘siyah kuğu’nun kuş türünün saygın bir üyesi olduğunu kabul etti…
Birkaç yıl öncesine kadar ben de bütün kuğular beyaz sanıyordum.
Ankara kuğulu parka yolum düştüğünde onların nazlı, şiirsel süzülüşünü keyifle seyrediyordum.
Ta ki Nassim Nicholas Taleb’in ‘Siyah Kuğu’ adlı eserini okuyuncaya kadar…
Özel hayatımızda…
Toplumsal hayatta…
Ekonomik hayatta…
‘Olması ihtimal dışı’ görülen nice gelişmelere tanık olmuşuzdur.
Öngörmediğimiz bir gelişme, bakmışız ki hayatımızın olağan bir parçası oluvermiş.
Beyaz bildiğimiz bakmışız ki kahverengidir, siyahtır, sarıdır.
Ya da sadece siyah sandığımızın alı, yeşili, grisi de varmış.
Rastlantısal nice hadiseler hayatımızın yönünü değiştirmiş, yeni ufuklara yelken açtırmış bize…
Velhasıl hayat, adeta gözümüze sokarcasına bize göstermiştir ki; arkasında iz bırakan birçok hadise birer "Siyah Kuğu"dur.
Bazen;
Melek bildiklerimiz şeytandır aslında. Kıyafet değiştirerek gelmiştir baloya.
Bazen;
Karmaşanın, kargaşanın boğucu ikliminde bir umut eli uzanır dünyamıza.
Bazen;
Kişilikleri ve tabiatları itibarıyla tehlikeli insanlar çıkar karşımıza…
Kısa hayatımızın ‘beyaz kuğuları’, muhkem arkadaşlarımız, dostlarımız, kardeşlerimiz, eşlerimizin siyah bir küpe dalıp çıkmaları an meselesidir!
Fıkrada söylendiği gibi; hayat yolunun çoğu kavşağında şu levha asılıdır : ‘İş makinesi çıkabülü, daş düşebülü, ayı çıkabülü…’
Nedim, ikide bir fısıldar kulağımıza:
Yok bu şehr içre vasfettiğin dilber Nedim,
Bir peri suret görünmüş bir hayal olmuş sana…
Bazen de aklımıza şu sual takılır kalır:
Yoksa aslında hayat; bir ‘Siyah Kuğular’ parkı mıdır?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Erzurum Olay
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.