23 Kasım 2024
  • Erzurum8°C
  • İstanbul8°C
  • Ankara15°C

SİYASETİN TEK LİMANI AHLAKTIR.

Selman Soğukpınar

Türkiye yeni bir seçim sürecine girmiş bulunmaktadır.

29 Mart 2014’de yapılacak olan yerel seçimlerde Belediye Başkanlığı için bütün partilerde aday adayları müracaatlarını yapmaya başladılar.

Bu seçim sürecinde özellikle aday adayı olan siyasilerin siyasi partisi, görüşü ne olursa olsun bir birlerine karşı hoşgörülü ve nezaketli davranmaları gerekmektedir.

Bu siyasetçilerden millet olarak bizim tek beklentimiz vardır.

Oda aday olacak ve seçileceklerin hakkı, hakikati bilmeleri, mazlumların yanında, zalimin karşısında olmaları, Vatanını, Bayrağını Milletini, Dinini, Kitabını, Peygamberini tanımaları cüzdanının değil, vicdanının sesini dinlemeleridir.

İşte bunları bilen bütün siyasetçileri bizler her zaman baş tacı yaparız.

Şu an ülkemizde barış ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir süreç vardır.

Her siyasi parti ve o partinin adayı ülkemizin gündemi ve yerel konularda fikirlerini elbette söyleyeceklerdir.

Demokrasinin gereği de budur.

Ama siyasetçilerimizden ricamız bu fikirlerini söylerken nezaketi elden bırakmamalarıdır.

En katı görüşlere sahip insanlar karşısında bile serinkanlı olup, dostane tavrınızı korumak zorundasınız.

Şu süreç de her bir siyasetçi yollara taş koyan değil.

Yoldaki taşı kaldıranlardan olmalıdır.

Partisi ve görüşü ne olursa olsun hiçbir adayın açıkladığı proje ve görüş hususunda alaycı olmayınız, sert konuşamayınız, sükûnetinizi koruyarak hoşgörülü ve mütevazi olunuz.

Milletimize bir şeyler vaat edince periler masalı anlatmayın gerçekçi olunuz.

Ve biliniz ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Bu yoldaki en ufak sapma toplumumuzu zehirler.

Milletimize ve ülkemize zarar verir.

Çünkü bu ülkenin her ferdi artık hiçbir şekilde gerginlik istemiyor.

Unutmayınız boş davulun sesi çok çıkar.

Bu milletinde boş davul sesi dinleme devri kapanmıştır.

Seçilmişlerin mumu yatsıyı bile beklemez.

Ama davulun yanında Neyde bir çalgı aletidir.

İnsan Ney dinleyince huzur bulur, sükûnete erer.

O yüzden boş davul misali sesinizi çıkarmanın bir manası yoktur.

Boş davul olmaktansa Ney gibi olmayı tercih ediniz.

Ülkemizde yeterince nifak tohumu ekenler varken.

Sizlerin konuştuğunuz her kelime, her cümle bu ülkede yeni nifak tohumları ekmesin.

Sizin göreviniz insanların fikri, zikri ne olursa olsun tevazulu bir şekilde hoş görülü davranarak onları dinlemek olmalıdır.

İnanın eğer hoşgörünüz yok ise bir şehrin kaldırımlarını altından da yapsanız insanlara yaranamazsınız.

Gönüllerine giremezsiniz.

Ama hiçbir iş yapmasanız bile hoşgörülü davranışlarınızla bu aziz milletin gönlünde çok güzel intibalar bırakabilirsiniz.

Bakın bu konuda bir hatırladığım ve geçmişte birçok makalemde yer verdiğim.

Geçmiş yıllarda şuan ismini hatırlamadığım bir İngiliz gazetesinde okuduğum İngiltere de vuku bulan bir olayı sizlerle paylaşmak isterim.

Bakınız İngiltere’de avam kamarasında konuşan başbakan sinirlenir ve yumruğunu kürsüye indiriverir.

Kürsüde bulunan bardak, sürahi v.b ne varsa yerlere saçılır.

Söz sırası muhalefet partisi lideri Benjamine gelince oturduğu yerden ayağı kalkarak her kesin meraklı bakışları önünde yere saçılan bardak, sürahi v.b. ne varsa hepsini toparlayarak güzelce kürsüye yerleştirir.

Kendisini merakla izleyen kamaraya dönerek şöyle der;

‘’İngiltere işte böyledir efendiler, siz kırıp, döküp savuracaksınız bizler göreve gelerek kırılan dökülen ne varsa toplayıp düzelteceğiz.’’

İngiltere başbakanı işte o an bütün siyasi kariyerini ve siyasi gücünü kaybeder.

İşte bu iki örnek olay, siyasette zekânın, nüktenin, hitabetin ve nezaketin nedenli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Bizim ülkemizde maalesef bunu göremiyoruz.

Dinlemeyi sevmeyen ve bilmeyen, farklı görüşlere tahammül edemeyen, fikrini savunurken kabul görmediğini görünce buna tahammülsüzlük gösteren bir siyaset hiçbir zaman başarılı olmamıştır, olamazda.

Herkes bilsin ki; Siyasetin tek limanı ahlaktır.’

Siyasetçilerimiz varlığın ve yokluğun makamın ve mevkiinin kendisini kişiliğinden, haysiyetinden, şerefinden, onurundan ödün vermeden bu milletin yararına olan her konuda elini kaldırması gerekmektedir.

Nasip kiminse elbette seçilecektir.

Önemli olan siyasetçilerimizin oturduğu makamda o koltukta 75 milyon insanın, tüyü bitmemiş yetimin, fakirin, fukaranın hakkı olduğunu bilerek oturmasıdır.

Siyasetçilerimiz bu fani dünyada belki hesap vermenin kolay ama ebedi hayatta hesap vermenin çok güç olacağını idrak etmelidirler.

Sizler attığınız her adımda dikenler arasında yürür gibi yürüyecek, yapacağı her yanlışta bir dikenin batacağını vicdanında, ruh dünyasında yaralar açacağını bilerek yürümelidirler.

Sonuçta dikenler bazen küçükte olsa onu küçük görmemelisiniz bilmelisiniz ki küçük yaraların büyük yaraları oluşturur.

Hz Lokmanın (a.s)’ın oğluna yapmış olduğu şu nasihati sizlere hatırlatarak bu seçim sürecinin bütün aday adaylarına ve siyasi partilere şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

 ‘Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme. Ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez’ Yürüyüşünde tabi, ol sesini alçalt.

Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir buyuruyor.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.