23 Kasım 2024
  • Erzurum0°C
  • İstanbul18°C
  • Ankara10°C

ZALİMLERE BAŞ KALDIRININ ADIDIR; HZ. HÜSEYİN

Selman Soğukpınar

25 Ekim 2015 Pazar 09:25

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)'in '' O benim Reyhanım, çiçeğim. O Cennet gençlerinin en güzeli.'' dediği.

Fatma-tül Zehra’nın biriciği Şehitlerin en şereflisi Hz. Hüseyin ve onunla beraber olan İslam’ın kutlu yolcularını Rahmetle yâd ediyoruz.

Âlemlerin Efendisi Sevgililer Sevgilisi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)'in sevgili torunu olan Hz. Hüseyin soy-sop, aşiret veya asalet kaygısı gütmeksizin âlemlere son peygamber olarak teşrif eden Efendimiz ’in izinde kendi hayatını biçimlendirmiş ve şehadetle tamamlamıştır.

Muharrem ayı insanlık tarihi içerisinde Hz. Âdem'den günümüze kadar birçok önemli olaya şahitlik yapmış bir aydır.

Maneviyat olarak Şehrullah olması münasebetiyle aylar içerisinde Ramazandan sonra en mübarek aylardan biridir.

Peygamber Efendimiz (sav)'ın en çok oruç tuttuğu aylardan bir tanesidir.

Baktığınız zaman Muharrem ayınca çok sayıda mucizevi olaylar yaşanmıştır.

Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilişi, Hz. Nuh'un gemisinin tufandan kurtulup Cudi Dağına yerleşmesi, Hz. Musa'nın Firavun ‘un zulmünden kurtulması ve buna benzer birçok özel olaylar bu ayın içerisinde gerçekleşmiştir.

Bu olaylara baktığımız zaman hepsinin Müslümanların zaferiyle alakalı bir durum olduğunu görüyoruz.

Ancak Müslümanların zihninde muharrem ve aşure denilince hemen akıllara Kerbela geliyor, Hz. Hüseyin'in mazlumane ve vahşi bir şekilde Kerbela'da katledilişi geliyor.

Bizler Kerbela'yı düşünürken Hz. Hüseyin'i anlamaya çalışmalıyız.

Kerbela olayını incelediği zaman iki önemli faktör gözümüze çarpıyor.

Bunlardan bir tanesi menfaat, bir tanesi de korkudur.

Yezit bazı insanlara mükâfat vererek, bazı insanları da kılıçla korkutarak o Kerbela meydanına göndermiştir.

O dönemin Müslümanlarının kalbinde korku ve menfaat duyguları yerleşmesi Kerbela gibi bir vahşetin yaşanmasına sebebiyet vermiştir.

İkinci husus Hz. Hüseyin'in buradaki misyonudur.

Eğer bugün Hz. Hüseyin Yezid'e karşı başkaldırmamış olsaydı, canının gitmesi pahasına, ehli beytinin yok olması endişesiyle kıyam bayrağını kaldırmamış olsaydı, Hz. Hüseyin'den sonra zalimlere bir başkaldırı olmayacaktı.

Eğer bugün dünyada zalimlere karşı bir başkaldırı varsa buna vesile olan Hz. Hüseyin'dir.

Hz. Hüseyin kâfir bir yönetime karşı başkaldırmadı.

Bilakis namaz kılan, camide hutbe veren, Ramazan'da oruç tutan bir yönetime karşı kıyam etti. Hz. Hüseyin Yezide başkaldırmakla fasık bir insanın, günaha bulaşmış bir insanın Müslümanların halifesi olamayacağını kanıtladı.

Aslında günümüz açısından çıkaracağımız en önemli ders ve ibret de burasıdır.

Yani kıyamın kime karşı yapılacağı, Müslümanların kimi başlarına halife tayin edebileceklerinin en açık göstergesidir.

Bundan dolayı Kerbela olayını iyi anlamamız gerekiyor.

Kerbela kıyamete kadar Müslümanların önünü açacak bir mesajdır.

Hz. Peygamber’in risaletinin bitiminden sonra Müslümanları en çok etkileyen olaylardan biri olan Kerbela olayı bizler için ayrılığın kaynağı olmamalıdır.

Kerbela olayı, rahmet olarak görülmesi gereken mezhebi farklılıkların bir ölçütü değildir.

Ne Kerbela’da şehit olanlar Şiiliğin temsilcisidir.

Ne de Kerbela faciasını yaşatan zalimler Sünniliğin referansını temsil ederler.

Zalimin de mazlumun da ne mezhebine, nede meşrebine bakılır.

Mümin insan her nerede olursa olsun zalime karşı mazlumun yanında duran insandır.

Kerbela’da yaşanan felaketin karşısında Sünni olan da Şii olan da aynı duyarlılığı göstermek zorundadır.

Maalesef günümüzde üzülerek belirtmek isterim ki her iki tarafın aşırı uçları bu siyaset mühendisliğine alet olmaktadırlar.

Hiç kuşkusuz onun acımasız bir şekilde canına kıyılması karşısında İslam milletinin gözyaşları asırlardır kurumamıştır.

Feryatlara yansıyan matemlerimiz bugün kimi mezhep ve meşreplerimizin kurucu birer söylemine dönüşmüştür.

Bugün başta Irak, Suriye başta olmak üzere birçok İslam beldesinde katliamlar yaşanmaktadır.

Öyle ki artık bir siyasi cinayet olarak tahlil etmemiz gereken Kerbela, pek çoklarımız için adeta birer dini tören ve erkândan ibaret olmuştur

Müslümanlar olarak mezhepler ve ayrılıklar üzerinde durmaksızın İslam ümmetinin vahdetini ve kardeşliğini savunmak görevimiz olmalıdır.

Hüseynî olanların yolu bellidir.

Günümüzde düştüğümüz Kerbaladan kurtulmanın yolu aramızda ki kardeşlik harcının yeniden karılarak, kırmadan ve dökmeden kardeşliğimizi yeniden pekiştirmektir.

Gün, “Her gün Aşure, her yer Kerbela” demenin günüdür.  

Hüseyin’in kıyam ve şehadeti her günümüzde, her anımızda olmalıdır.

Onu törensel bir güne sıkıştırmamalı, onun hayatından ibretlik sonuçlar çıkarmada daha sebatkâr adımlar atmalıyız.

Yapılması gereken; Sünnisi ve Şiisiyle mezhebi, meşrebi ne olursa olsun bütün Müslümanlar olarak Hüseyin’i hayata katmaktır.

O zaman kimin Hüseyin’i takip ettiğini, kimin Yezitleştiğini anlamak için elimizde daha fazla done olacaktır.

Esasen bize yakışan Kur’ân’ın emrine uyarak her türlü ifrat ve tefritten uzak bir şekilde orta yolu tutmaktır.

 Zulmü asla tasdik etmemek ve Müminleri asla yalnız bırakmamaktır.

Hz. Hüseyin her şeyden önce ümmetin ortak mirasıdır.

Onun dava ve söylemleri üzerinde konuşurken Asr-ı Saadet'in tamamlayıcı bir kahramanı üzerinde konuştuğumuzu asla unutmamamız gerekir.

Diğer taraftan bugünkü Yezidler birlik olmuş günümüzün Hasan’larını ve Hüseyin’lerini Kerbelalar da katletmek istiyorlar.

Bu yüzden Müslümanlar dünkü Kerbela’dan iyi dersler çıkarmalı, oradaki mesajı iyi algılamalıdırlar.

Şimdi biz Müslümanlara bir görev düşüyor.

O görevde günümüzün Hasan’larını ve Hüseyin’lerini Yezitlere karşı yalnız bırakmamaktır.

Rabbimden günümüzün Kerbela’sına dönüşen İslam Coğrafyasında yapılan katliamların sona ermesini niyaz ediyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.